"Ah sevgilim bu işlerin ne zaman bitecek? Alışverişe gidecektik hani?"
Zülal bıkkınca nefes verip önüne döndü. Gözlerimi karşımda oturan Oya Uzun'a çevirdim. Ortaklık için dışarıdan nasıl göründüğünü önemsemeyip ortak olmaya gelen kişileri süzüyordu. Zülal'i önemsemediği kesindi.
Siyah boyunlu kazağımı bıkkınca çekiştirip dudağımı araladım.
"Hayatım, Oya Hanım'ın yanında ayıp oluyor. Tamam gideceğiz. Hem akşam yemeği için fazla güzel olmanı istemiyorum." deyip inandırıcı bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.
"Yaa Volkan!"
Zülal'ın abartılı tepkisiyle gülümsememi büyütüp gözlerimi Oya Uzun'a çevirdim. Rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı. Tırnaklarıyla avuç içine eziyet etmeye başlamıştı bile. Boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
"Oya Hanım kahve içer miyiz? Ortaklık hakkında konuşacağımız epey konular olduğunu düşünüyorum. Ya da yemek?"
Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip yerinde dikleşti. Zülal'e küçük bir bakış atıp gözlerini gözlerime kilitledi.
"Kahve içelim. Hem sevgilinizin yemeğe kalacak sabrı yok diye düşünüyorum."
Kısaca güldüm.
"Sevgilim, bu dünyada gördüğüm en sabırlı insandır." deyip baş selamı verdikten sonra sipariş vermek için elimi kaldırdım. Zülal öldürücü bakışlar atmaya başlamıştı. Çok güzel gidiyorsun kardeşim, patlamanın sırası daha gelmedi.
"Volkan Bey nerde oturuyorsunuz? Buraya yakın mı?"
Dudağımı aralayacağım vakit duyduğum sesle duraksadım.
"Hoş geldiniz..."
Başımı kaldırdığımda şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Kalbimde hissettiğim sızıyla hareket edemedim. Hüzünle bana bakıyordu. Beni tanımış mıydı? Mavi lensler ona duyduğum hislerimdeki bakışımı gizleyemez mi?
Ayağımda hissettiğim ağrıyla irkildim. Zülal çatılmış kaşlarıyla bana bakıyordu. Kendine gel Muhammed!
"Ben özür dilerim. Sizi birine benzettim. Tekrardan hoş geldiniz."
Cılız çıkan sesiyle başımı kaldırdım. Yine hüzünle bakıyordu bana. Sözlerine inanmamıştı bile.
"İnsanlar birbirine benzer, haklısın. Biz üç kahve alalım. Oya Hanım yemek yemek istemediğinizden eminsiniz değil mi?"
Kahkaha atıp saçını elinin tersiyle geriye attı. Oltaya geldi.
"Sevgiliniz hakkında size inanmak istiyorum."
Zülal'e küçük bir bakış atıp yüzüme gülümseme yerleştirdim.
"Yemek yiyoruz o zaman. Ne yiyelim hayatım?"
Zülal yerinde dikleşip başını ona çevirdi. Allahım yardım et, nefes almakta zorlanıyorum. Görevimiz için kendimi belli etmemeliyim.
"Balık menünüzden lütfen."
"Üç balık o zaman. Biraz sonra geliyorum."
Sesindeki ciddilikle üşüdüğümü hissettim. Yanımızdan gittiğinde Zülal'e küçük bir bakış attım. Heyecanlı gelen sesiyle konuşmaya başladı.
"Ayy Oya Hanımcım balık severdiniz değil mi? Böyle de emrivaki gibi oldu."
Kendi aralarında konuşmaya başladıklarında kazağımın boyun kısmına yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
SpiritualSırtımı üşüten soğuklukla gözlerimi aralamaya çabaladım. Gözlerimi açtığımda perdenin uzayan hareketine takılı kaldı gözlerim. Açık olan pencereden soğukluk sızıyordu. Sırtımı yatağın başlığına yaslamış, gözlerimi zifiri karanlığa doğrultmuştum. Vak...