"Saçmalığa bakar mısınız? Kim olduğunu bilmediğimiz kız, operasyona katılacak. Bu kızın kendine hayrı yok. Her şeyi mahvedecek."
İrem sinirle bana döndüğünde kaşlarımı çattım.
"İrem bunları gidip müdüre söylesene. Kendine gel." dedi Umut umursamazca. İrem acı bir kahkaha atıp bana döndü.
"Muhammed de hâlinden memnun-"
"Başkaları yerine karar vermekten vazgeç, İrem. Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum. Sen de beni anlamaya çalış-"
"Neden ya neden!"
İçime çektiğim kısa bir nefesle dudağımı araladım.
"Bu dünyada yaşamak istemiyorum."
Ortamda oluşan sessizlikle tepkisiz kalmıştı. Yerimden kalktım. Kapıya doğru ilerlerken duyduğum sesle adımlarım yavaşladı.
"Muhammed, bir yere mi gidiyordun?"
Arkamı döndüm. Müdürüm ciddiyetle bana bakıyordu. Yanında o vardı. Gözlerimi ona dokundurmamaya çalışarak müdürüme sabitledim gözlerimi.
"Burdayım müdürüm."
Ona küçük bir bakış atıp bana döndü. İkaz barındıran bakışları canımı sıkıyordu.
"Akşam operasyona başlıyoruz. Kabul etti. Kolay gelsin."
Başımı salladım. Müdürüm odasına geçtiğinde onun sesini duydum.
"Sizinle konuşabilir miyim?"
Hafif çatılı kaşlarımla ona döndüm. Mahcup halde bana bakıyordu. Kahvelerinde kaybolurken sesiyle duraksadım.
"Müdürünüz operasyondan bahsedince ilk başta kabul etmedim. Ben nasıl desem... Sizin gibi değilim. Elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyorum. Söz konusu vatan olunca kabul ettim. Elimden gelen her şeyin en iyisini yapacağım." deyip gülümsedi. Hissettiğim kalp atışlarımla başımı eğip kaldırdım. Sanki dünyadaki bütün papatyalar açmıştı. Burnuma papatya kokusu geliyordu. Allahım o güzel bakışlarını saklamak istiyorum.
Yerimde dikleşip boğazımı temizledim.
"Söz konusu vatan olunca yapmak zorundayız."
Gözlerinden hüzün geçti. Yüzünde beliren ufak gülümseme ile hareketsiz kaldım. Bu ifade neden bana tanıdık geliyor?
Başımı çevirip yanından geçtim. Allahım yardım et...
...
Üzerime siyah takım elbisemi giydikten sonra saçımı düzelttim. Mavi lensleri taktım ve aynadaki yansımama baktım. Bakma Muhammed...
"Dikkat çekici olması için bu iyi oldu."
Zülal'in sesiyle yanıma döndüm. Onun saçıyla ilgileniyordu. Arkası bana dönük olduğu için onu göremiyordum. Siyah uzun elbise vardı üzerinde.
"Saçlarının uçlarından biraz aldım. Kimisi uzun kimisi kısaydı." dedi mahcupça. Ve onun cılız gelen sesini duydum.
"Saçımı kendim kesmiştim. Teşekkür ederim."
"Rica ederim. Ben de bi keresinde saçımı kısacık etmiştim. Hep şapkayla gezdim." deyip güldü Zülal. Bunun üzerine onun ürkekçe gülüşünü duydum.
"Neyse ben gidiyorum. Orda görüşürüz."
Zülal bana dönüp ekledi.
"Görüşürüz Muhammed abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
SpiritualSırtımı üşüten soğuklukla gözlerimi aralamaya çabaladım. Gözlerimi açtığımda perdenin uzayan hareketine takılı kaldı gözlerim. Açık olan pencereden soğukluk sızıyordu. Sırtımı yatağın başlığına yaslamış, gözlerimi zifiri karanlığa doğrultmuştum. Vak...