Selamün Aleyküm🌼
Uzun bir aradan sonra biz geldik :)
İsterseniz önceki bölümü tekrar okuyup bu bölümden devam edebilirsiniz. Unutmuş olabilsiniz, zira ben de bölümlerde gidip geldim kurguyu hatırlamak için. Aksattım burayı. Umarım sevdiğiniz bir bölüm olur ve öyle devam ederiz yolumuza *-*
İyi okumalar, buyurun bölüme :)
(Edibe)
"Edibe, bir kız seni soruyor."
Zülal telefonu salladı. Aklıma gelenle koşar adım yanına gittim. Gülümsüyordum.
"Teşekkür ederim."
Memnun hâlde başını salladı ve yanımdan ayrıldı. Telefonu kulağıma götürdüm.
"Ablacım orda mısın?"
Tahmin ettiğim gibi, Nil'di. Muhammed aracılığıyla tanışmıştım onunla. Hemen kaynaşmıştık. Beni abla gibi sahiplenmesi öyle mutlu ediyordu ki beni, yalnızlığımı unutuyordum. Ailem büyüyordu. Mavişim.
"Evet burdayım, mavişim. Bir sıkıntı yok değil mi?"
Sandalyeye oturdum. Heyecanla konuşmaya başladı.
"Yok be güzellik. Koca yüreklimi soracaktım. Özledim abimi."
Hissettiğim kalp atışlarımla yutkundum. Muhammed'i soruyordu. Operasyonda oldukları için görmüyordum onu. Onu çok özledim. Sağ salim operasyonu atlatıp gelmeleri için dua ediyordum. Allahım yardım et.
"Yoğun bu aralar. Onu göremiyorum bile. Gördüğümde söylerim. Anlaştık mı?"
"Evet, evinin ışıkları da hiç yanmıyor. Tamam. Annemin telefonunu hep yanımda taşıyacağım. Bekliyeceğim. Seni tutmayayım. Allah'a emanet ol. Öptüm yanaklarından."
Kıkırdadım. Gülüşleri geliyordu kulağıma. Canım benim.
"Sen de Allah'a emanet ol. Ben de öpüyorum, mavişim."
Kulaklarıma dolan öpücük sesleriyle güldüm. Kocaman bir öpücük atıp telefonu kapattım. Başımı kaldırdığımda gördüğüm kişiyle ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Müdürüm yüzündeki manidar gülümsemesi ile bana bakıyordu. Sertçe yutkundum ve ayağa kalktım.
"Müdürüm bir isteğiniz mi var?"
Oturmam için bana işaret verdi. Müdürüm karşımdaki sandalyeye oturduğunda yerime oturdum. Gözlerinin altındaki kırışıklıklar fedakarlığı hatırlıyordu bana. Vatan için feda edilmeye hazır bir ömür. Çok saygı duyuyordum ona. Baba gibiydi benim için. Allah başımızdan eksik etmesin.
"Nasılsın kızım, her şey yolunda mı?"
"İyiyim, müdürüm. Çok şükür. Siz nasılsınız?"
Keyifle güldü. Gülümsüyordum.
"Ben de iyiyim kızım. Bugün operasyonun son günü. İnşallah operasyonu başarıyla tamamlayıp sağ salim gelecekler."
Başımı sallayıp gülümsedim. Bugün son gündü demek. Allah nasip ederse bugün geleceklerdi. Bu durum beni heyecanlandırsa da korkuyordum. Başlarına bir şey gelmesinden çok korkuyordum. Allahım yardım et.
"Edibe, kızım."
Başımı kaldırdım usulca. Müdürüm merhametle bana bakıyordu. Baba sıcaklığı alıyordum ondan. İçten ve samimi. Babalar öyle olurdu değil mi?
"Ben seni kızım olarak görüyorum. Saygın ve vatanına olan bağlılığın... Sen çok güçlüsün, kızım. Ben hiç evlenmedim. Hep kızım olsun istedim hayatım boyunca. Kötülüklerden koruyabileceğim, mutluluğuyla sevineceğim bir kızım olsun istedim. İyi ki aramıza katıldın, canım kızım."
Dolan gözlerimi kırpıştırmaya kalmadan yanaklarımdan süzülmeye başladı gözyaşlarım. Alel acele gözyaşlarımı silip başımı kaldırdım. Yaşaran gözleriyle bana bakıyordu.
"B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Ben bu ekipte olduğum için çok mutluyum. Aile oldunuz bana. Aile nedir, sizden gördüm. Baba gibi ayakta tuttunuz bizi. Baba oldunuz bize. Hakkınızı nasıl öderim, bilmiyorum."
Manidar gülümsemesi ile bana bakıyordu. Sonra yerinde dikleşti. Dikkatimi müdürüme verdim.
"Kızım, seninle konuşmak istiyorum."
...
(Muhammed)
Operasyon başarıyla tamamlandı. Rahat nefes vermiştik. Zorlu bir süreci çok şükür atlattık, her şey yolunda. Şimdi emniyete geldik.
Başımdaki şapkayı çıkartıp Umut'un başına taktım. Güldü.
"Bunu hak ettin sen." dedim gülerek. Gülümsüyordu.
"Eyvallah kardeşim."
Koridorda ilerlerken müdürümün karşımıza çıkmasıyla Umut'un başındaki şapkayı aldım. Umut sırıtıyordu.
"Hoş geldiniz. Tebrik ederim, sizinle gurur duyuyorum."
"Hoş bulduk, müdürüm." dedim memnun hâlde. Ekip arkadaşlarımızla tebrikleşirken gözlerim onu aradı. Edibe yoktu. Onu çok özledim. Bir kere de olsa onu görmek istiyordum. Kendine gel Muhammed!
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Evime gitsem iyi olacak.
"Muhammed..."
Duyduğum sesle alel acele başımı kaldırdım. Pembeleşmiş yanaklarıyla bana bakıyordu. Gülümsüyor. Hissettiğim kalp atışlarımla yutkundum. Seni çok özledim.
"Tebrik ederim. Çok şükür, sağ salim geldiniz."
Başımı sallayıp gülümsedim. Gözlerindeki ışıltı tatlı esenlik bırakıyordu yüreğime.
"Teşekkür ederim."
Bir şey hatırlamış gibi heyecanla konuşmaya başladı.
"Bugün Nil aradı. Seni sordu. Yoğun olduğunu söyledim."
Kendime engel olamayıp kısaca güldüm. Her yerden çıkıyordu.
"Ben onu ararım." dedim memnun hâlde. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Kahvelerinde kaybolurken ışıltısını süpüren hüzünle sertçe yutkundum. Gözlerini kaçırdı. Ben kendimi çok kötü hissediyorum. Rahatsız mı ettim onu?
"Muhammed... Odama gel."
Müdürümün komutuyla başımı çevirdim. Odasına doğru ilerliyordu. Aklım Edibe'de kalsa da gözlerimi ona dokundurmaktan haya ettim. Düşüncesizlik ediyor ve onun yanında ne yapacağımı şaşırıyordum.
Müdürümün odasına geçtiğimde yerimi aldım. Dikkatle bana bakıyordu. Ne diyeceğine dair hiçbir fikrim yok.
"Seninle konuşmam gereken bir mesele var." dedi ciddi hâlde. Yerimde dikleştim.
"Bugün Edibe ile konuştum."
Sertçe yutkundum. Parmaklarımı güç almak istercesine birbirine kilitledim. Gözlerimin önüne Edibe'nin hüzünlü hâli geliyordu. Yine bir uyarı ile mi karşı karşıyayım?
Gözlerimi müdürüme çevirdiğimde hiç raslamadığım bir gülümseme vardı yüzünde. Heyecanlanmamı tetiklemişti bu hâli. Konuşmasını bekliyordum. Huzur sarmıştı içimi.
"Bu hafta nişanınızı yapmayı uygun gördüm."
|Bölüm sonu
Bölüm nasıldı?
19. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Kendinize iyi bakın. Gecenin Rabbine emanetsiniz🌼

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
SpiritualitéSırtımı üşüten soğuklukla gözlerimi aralamaya çabaladım. Gözlerimi açtığımda perdenin uzayan hareketine takılı kaldı gözlerim. Açık olan pencereden soğukluk sızıyordu. Sırtımı yatağın başlığına yaslamış, gözlerimi zifiri karanlığa doğrultmuştum. Vak...