4

182 13 10
                                    

^Siriusun ağzından

Remus'un anlattıkları üçümüzü de şaşırtmıştı. Remus'a üzülmüştüm ama acımak gibi değildi. Bu yaşta babasının günahını tek başına herkesten saklayarak, saklamaya çalışarak yaşamak çok zor olmalıydı. Sarılmamızın ardından birkaç destek cümlesinden sonra Remus'un teşekkürüyle kapanışı yaptık ve herkes yatağına geçti. Örtümün altına girdim ve yatağına girer girmez uyumuş olan Remus'u seyretmeye başladım. Aklımda sürekli onu nasıl koruyabileceğim(iz)e ve ona nasıl yardım edebileceğim(iz)e dair sorular dolanıyordu. Remus'un yüzünün her detayını incelemeye başladığımda aklımdaki düşüncelerin teker teker silinmeye başladığını fark ettim. İçime bir sıcaklık yayılıyordu aynı zamanda yüzüme de bir tebessüm yayılmaya başlamıştı. Remus trende bizim kabine girdiği andan beri gözüm üzerinde olmuştu. İlgi çekici bir çocuktu ama kendisi bunun farkında değil gibi. Eğer o utangaç ve yakışıklı yüzünü bir kez olsun kaldırıp baksaydı sapık gibi onu süzüp durduğumu fark ederdi. Gerçi Seçmen Şapka binamı haykırdıktan sonra masaya ilerlerken göz göze geldik ama ciddiye aldığını düşünmüyorum. Bu çocuğu koruyabilmemizin bir yolu olmalı diye düşündüm. İnsan formunda iken bir kurtadama faydadan çok yem olacağımızı biliyordum. Peki başka bir formda? Başka bir forma girmemizin mutlaka bir yolu olmalıydı. Eğer Remus'un karşı çıkmayacağından emin olsam zeki bir çocuk olduğu için ona danışırdım. Ama Remus'un bizim hayatımızı tehlikeye atacak bir fikri destekleyeceğini pek düşünmüyorum. Yardım alabileceğim biri olmalıydı.

~1 hafta sonra~

"Ona ne diyeceksin ki? Hem aynı binadayız böyle bir ödevin olmadığını öğrenirse nasıl açıklayacaksın?". Remus'un dönüşümünü öğrendiğimiz hafta aynı zamanda güvenebileceğimiz zeki bir öğrenci arayışına girmiştim. Derslerde yaptığım derin araştırmalar sonucunda o kişinin Lily Evans -James'in kızılı- olduğuna karar verdim. Planıma göre yaptığım haylazlıklar sonucunda McGonagall bana biçim değiştirme ile ilgili bir araştırma ödevi vermişti. Ödevin konusu ise bir insanın başka bir forma girip insan formundan daha güçlü olması idi. Şu an da James ve Peter'a bu planımdan bahsediyordum. "Bilmiyorum. Yardım gerektiğini ve binadaki en zeki büyücünün onun olduğunu söylerim.". Peter buna karşılık "Üçümüz aynı anda gidersek biraz garipsemez mi?". "Yalnız gideceğim zaten. Ben ders çıkışında Lily'nin yanına giderken siz de Remus'u idare edin. Mesela Pete, Remus ile ortak noktanız olan çikolatayı kullanabilirsin."
Ders bitmek üzere olduğundan Lily'yi gözüme kestirmiştim. Profesör dersin bittiğini haber verir vermez öğrencileri yararak Lily'nin yanına adeta uçtum.

S: Hey, Evans! Naber?
L: İyidir Black, senden naber?
S: Aslına bakarsan iyi olup olmamam sana bağlı ~sırıtarak~
L: Anlamadım. Ne yapabilirim senin için?
S: Bazı haylazlıklarım sebebiyle McGonagall ceza olarak araştırma konusu verdi. Konu, bir insanın başka bir forma girerek insan formundan daha güçlü olması.
L: Yani, söylediğin şey animagus kavramıyla uyuşuyor. Ama bir solucan formuna dönüşürsen insan formundan daha güçlü olabileceğini sanmam. Kütüphanede bununla ilgili kitaplar var ama pek ayrıntılı olduğunu söyleyemem. Yasaklı bölümde ayrıntılıları da vardır fakat araştırma için profesörün yasaklı bölüme girmenden pek hoşlanacağını sanmam. Zaten animagus olmayacaksan yasaklı bölüme bakmanın manası yok.
S: Ah, evet! Profesör amimaguslukla ilgili bir şeyler söylemişti. Teşekkürler, Evans!
L: "amimagus" değil, aNimagus. Rica ederim, Black.

Lily'ye sırıtıp koşarak bizimkilerin yanına gittim. Onları bir sonraki dersimiz olan iksir için zindan yolunda bulabileceğimizi tahmin ettim. Bir dersimiz daha kaldığı için henüz kütüphaneye gidemezdim. "Neredeydin Sirius?" Remus'un sorusuyla beynimin bahane üretme lobu harekete geçti. "Ee şey.. ben şeydeydim.. saçlarım! Sabah saçlarımı taramayı unuttuğumu fark ettim. Yatakhaneye koşup saçlarımı tarayıp geri geldim. Bilirsin, saçlarımın kötü görünmesinden nefret ederim.". Cümlenin sonunda samimi sırıtışımla Remus'u inandırdığımı düşünüyordum. "Aslında saçların mükemmel görünüyordu- e yani şey hâlâ mükemmel- daha doğrusu her zaman mükemmel AA GELMİŞİZ BİLE ZİNDANA NİYE SÖYLEMİYORSUNUZ ÇOK AYIP!". Remus'un ne dediğini veya ne demek istediğini anlamadım ama sanırım iltifat etti. Üçümüz de Remus'a mal mal bakarken Remus hızla içeri girdi.

~ertesi gün~

"Nasıl yani, bütün gece Remus için araştırma mı yaptın?". James'in sorusuna sırıtarak cevap verdim. James'in görünmezlik pelerini sayesinde yasaklı bölüme de bakabilmiştim. Gerçekten de Evans'ın dediği gibi yasaklı bölümde animagus olmak istemeyenlerin bir işi yok. "Söylesene Siri, nasıl bakıyor? Makro mimikleri nasıl? Ses tonu rüyada gibi hissettiriyor mu? Söylesene Siri, söylesene! SİRİUS SÖYLESENE!". James'in manasız bağırışıyla bahçedeki kafalar bize döndü. Neyse ki Remus bizi kütüphaneden duyamazdı. "James biraz daha bağır da problemi dört bina toplanıp çözelim. Lily'nin sesi nasıl nerde hissettiriyor bilmem ama senin sesin kabusta hissettiriyor. Yapmamız gereken işler var, Lily'yi düşünmeye -en azından bize de düşündürmeye- ara vermen gerek. İlk dönüşüm iki hafta sonra olduğu için yapabileceğimiz maksimum yardım profesörlere atacağımız palavralar olabilir ama çok çalışırsak dört hafta içinde animagus olabiliriz.". "Siri, hevesini kırmak istemem. Remus'u biz de çok önemsiyoruz fakat anlattığına göre bir yıl bile sürebilen bir çalışmayı bir ayda nasıl tamamlayacağız?". Peter da sessizliğini bozup konuşmaya katılmıştı. "Sizi de zorlamak istemiyorum. Ben geceleri de çalışabilirim ama sizin insani ölçülerde çalışmanızı isterim. Sadece kendiniz için düşünmeyin. Bizim Remus'u önemsediğimiz kadar o da bizi önemsiyor. Hepimizde bir anda çöküş olursa anlamayacak kadar aptal olduğunu sanmıyorum.". "Sirius saçmalama-" "Sirius haklı James, anormalliği olabildiği kadar aza indirmeliyiz.".

~2 hafta sonra~

Remus dün buradaki ilk dönüşümünü geçirmişti ve şu an revirdeydik. Kelimenin tam anlamıyla berbat görünüyordu. Yüzü dahil her yerinde yaralar oluşmuştu. Burnunun üstünde üç tane alt alta yatay uzun çizgi şeklinde yaralar olmuştu. Ben sandalye yerine hemen başucunda, James ile Peter ise yatağın diğer tarafında sandalyelerde oturuyorlardı.

S: Yüzün ufacık kalmış..
J: Evet lan nasıl akıl edemedik! Peter koş yemek almaya gidiyoruz.

James, Peter'ı çekiştirerek dahiyane (!) fikrini icraata geçirmeye gidiyordu. Ben ise ağlamak üzere bir şekilde Remus'u süzüyordum. İçimden daha fazla çalışıp onu yalnız acı çekmekten kurtaracağımı on beş kez tekrarlamıştım. Remus zar zor ağzını araladı, "Siri, henüz ölmedim. Bana öyle bakmayı kes.". "Sen bu hâldeyken ben hiçbir şey yapamadım, Rem. Sadece oturup dönmeni bekledim.". Gerçekten de gece boyunca bir dakika uyumamıştım. Remus'un ne hâlde olduğunu bilemezken ben nasıl uyuyabilirdim? Üstelik hâlâ çalışmalarımızın karşılığını alamadık. Bende biraz tüylenme vardı biraz da dişlerim sivrileşiyordu. Tahminimce animagus hâlim köpekti. James'te de tüylenme vardı ama benim aksime onun başında değişik bir şeyler çıkmaya başlamıştı. Geyik mi acaba lan bu çocuk? Peter'da da bizde olduğu gibi tüylenme vardı onun bir de poposundan ince bir kuyruk çıkıyordu. Bu yüzden onunla sıçan diye dalga geçiyorduk.

—————————
Farkındayım HÂLÂ SIKICI! Bir de birlikte geçirecekleri ilk dönüşümden sonra altıncı sınıfa geçirmeyi düşünüyorum çünkü ne Lily ve James'in ne de Remus ve Sirius'un ilişkilerinin 11 yaşında başlamasını istemiyorum. Normalde direkt altıncı sınıfa geçirecektim ama birlikte geçirecekleri ilk dönüşüm gibi bir ayrımtıyı atlamak istemedim.

We Were Children ☾ Wolfstar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin