Uyandığımda kendi yatağımdaydım ve hava henüz aydınlanmamıştı. En son hatırladığım şey Sirius ile koltukta olduğumuzdu. Herhalde uyku sersemiyken yatağa gelmiştim. Saate baktığımda saatin 2 olduğunu gördüm. Uyanma sebebim olan Bilinmeyen Numaranın mesajlarını okumaya başladım.
.BN: Hey! Sanırım beni çoktan unutup kendine bir sevgili yaptın.
R: Anlamadım?
BN: Bir saat önce en yakın arkadaşının (!) seni kucağında yatakhaneye taşıdığını gördüm.
R: O zaten benim en yakın arkadaşım, ahmak! Neden bahsettiğini bilmiyorum bile. Muhtemelen uyuyakaldım.
BN: Şu an benim için açıklama yaptığının farkında mısın güzelim?
R: Ne? Saçmalama! Ben sadece yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırıyorum.
BN: Eh.. o zaman pek başarılı olabilmiş değilsin. Black ile birbirinize bakışlarınız çok belli.
R: Sirius beni en yakın arkadaşı olarak bile görmüyor. İlgi alanı da kızlar. Yani Sirius için öncelikli olabileceğim herhangi bir kategori yok.
BN: Ama kendini inkar etmedin?
R: Lütfen şu saçma imalarına son ver. Benden mi hoşlanıyorsun yoksa izdivaç programına mı niyetlendin?
BN: Hâlâ inkâr etmedin?
Görüldü ✔︎Gerçekten bu kadar belli mi ediyordum yoksa karşımdaki bir sapık mı? Kalbim Sirius'un beni kucağında yatakhaneye çıkarmış olması gerçeği ve Sirius'un ondan hoşlandığımı öğrenme ihtimali yüzünden deli gibi çarpıyordu. Dediğim gibi; Sirius'un en yakın arkadaşı James, ilgili duyduğu ise kızlar. Yani ben onun için hiçbir zaman öncelikli olamayacağım. Bu yüzden de ondan hoşlandığımı öğrendiğinde benden vazgeçmesinin pek zor olacağını sanmıyorum. Bunun farkındalığıyla kalbime bir ağrı girdi ve yatağa uzandım. Sirius'u görebilmek için onun olduğu yöne döndüm fakat Sirius yine başına kadar yorgan çekmişti. Gözlerimden yavaş yavaş yaşlar akmaya başlamıştı fakat boğazımda en ufak bir hıçkırık belirtisi yoktu. Onun yerine bir yumru vardı.
~ertesi sabah~
Ertesi sabah uyandığımda gözlerim kıpkırmızı ve acıyordu. Arkadaşlarım bana endişeyle bakıyordu ama ben "gece uyuyamadım" bahanesiyle geçiştirdim. Kahvaltı için büyük salona indiğimizde Sirius'un yanına Hufflepufflı dikkat çekici bir kız yaklaştı. Kız tam olarak Sirius'un tipiydi; koyu kahve kıvırcık saçları, siyah deri montu, siyah botları, pek de uzun olmayan tırnaklarında siyah ojesi vardı. Önünden bir tutam saç bırakmış arkadan saçını yarım topuz yapmıştı. Koyu kahve gözlerine de siyah sürme sürmüştü. Yani tam olarak Sirius'un tipiydi. Sonradan öğrendim ki kızın adı Eve Allen'mış. Daha yeni oturmuş ve kahvaltı edecektik ki kız Sirius'a gözüyle işaret yaparak masadan kaldırdı. Anladık. Black kendine layık bir kız bulmuş ve daha kargalar kahvaltısını yapmadan işi pişirecekti. Sirius bize çapkın bir şekilde gülümsedi ve sanki çok umrundaymışız gibi "beni mazur görün" bakışı atıp kızın peşinden gitti. Ben de son derece güleç (!) bir şekilde kahvaltıma döndüm. Kahvaltıda çikolatalı çörek vardı ama benim şu an onu bile yiyesim yoktu. James ve Peter'a "Size afiyet olsun, ben biçim değiştirme sınıfındayım." diyip kalktım.
R: Görebileceğin üzere Black ile birbirimize bakışlarımızın çok belli olmadığı gayet açık. Çünkü Black, son derece havalı ve kendine uygun Hufflepufflı bir kızı bulmuş peşinden gidiyordu.
BN: Oh! Tahminim yanlış demek. Peki, kızın gerçekten Black'in sevgilisi olduğunu sana düşündüren ne?
R: Yani neden kahvaltısını yapmadan gitsin ki? Hem sen niye Sirius'un sevgilisi olmadığına beni inandırmaya çalışıyorsun, benden hoşlanmıyor musun sen?
BN: Black'in sevgilisi olmadığına inandırmaya çalışmıyorum. Hem eğer ondan hoşlanıyorsan sevgilisi olup olmaması bir şeyi değiştirmez. Yine bana gelmeyeceksin. Ve tabii ki senden hoşlanıyorum.
R: Gerçekten yeter artık. Ya gelip bana kimliğini açıklarsın ya da seni engellerim.
BN: Sirius'tan hoşlanıyorsun. Onu kıskandığın için ortaya çıkan sinirini de benden çıkarıyorsun balım.
R: Sirius'u kıskanıyorum. Fakat sandığın manada değil. O benim en yakın arkadaşım ve salak bir kızın onu yanımdan götürmesine tahammül edemiyorum.
BN: Tam olarak sandığım manada. Aksi hâlde Sirius'a kızı kapmışsın bakışı atıp sırıtırdın.
Görüldü ✔︎
BN: Yeter ama! Hep görüldü atıp beni üzüyorsun günışığım!
Görüldü ✔︎Bilinmeyen Numaraya yazmak saçma bir fikirdi. Sinirle telefonu kapatıp cebime koyarken kafamı kaldırdığım anda biriyle çarpıştım. Sirius. Sirius ve güzel, havalı sevgilisi. Beyefendi sevgilisinin güzelliğine kapıldığından önüne bakmaya gerek duymamış bile. "Ah, Rem! Sizi tanıştırayım; arkadaşım, Eve. Eve; bu Remus." Vay alçak! Kızı "arkadaşım" diye tanıtıyor beni "bu" diye. Bahse girerim benden bahsetmemiştir bile! Kız yüzünde gülümsemeyle öne atılıp elini uzattı. "Selam Rem! Tanıştığıma memnun oldum!". Cidden o sahte gülümsemeye kanacağımı mı sanıyordu? Elini boşta bırakarak memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle yüzüne baktım. "Adım 'Rem' değil, Remus.". Bakışlarımı değiştirmeden Sirius'a baktım. "Biçim değiştirme dersi başlayacak. Gelmeyeceksen mazeretini söyle, Gryffindor yirmi puan kaybetmesin.". Sirius bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Umursamadım ve az ileride olan sınıfa girdim. Yüzüm umursamazdı ama içimde yangın vardı sanki. Hayır, Remus. Seni önemsemeyen biri için ağlayamazsın. İçimden defalarca bunu söylesem de gözlerim daha fazla dayanamadı. Yaşlar hızla yanaklarımdan süzülmeye başladı. Derse bu şekilde giremezdim. Telefonumu çıkartıp James'e mesaj attım. "Karnım ağrıyor, derse giremeyeceğim. McGonnagall'a söyle lütfen <3". Etraf iyice bulanıklaşmıştı. Gözyaşlarımdan çevremi göremeyecek hâle gelmiştim. Nereye gideceğime karar vermeden hızla sınıftan çıktım. Omzum birisine çarptı fakat umursamadım. "Remus! Nereye gidiyorsun?". Sirius'un endişeli sesini tanımıştım ama cevap vermedim. Kimse fark etmesin diye başımı öne eğmeme rağmen Sirius'un fark ettiğini anladım. Bu yüzden daha hızlı davrandım. Artık hızlı yürümekten çok koşuyordum. Ders başladığı için etrafta kimsenin olmamasını da fırsat bildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Were Children ☾ Wolfstar
Randomİlginizi cekecekse 6. bölümden itibaren bilinmeyen numara var yani hikayemiz texting içeriyor