*Akutagawa'nın Gözünden*
Sonunda eve girdik ve oturma odasına girip koltukta oturdum. Atsushi gidip montlarımızı astı ve kırmızı bir battaniye ile içeri girdi. Yanıma oturup battaniyeyi üstümüze sardı.
"Ne yapıyorsun?!"
"Üşüdük ya hani ısınıyoruz."
"Tamam da iki tane battaniye getirebilirdin."
"Beğenmemezlik mi ediyorsun?!"
"Hayır. Neyse anlatacağım..."
"Dinliyorum."
"Sonuna kadar dinle ve kes çeneni. Zaten çok zaman almayacağım. Senin başka insanlarla olmana dayanamıyorum. Ya onları da beni sevdiğin gibi seversen diye düşünmeden duramıyorum. Seni kendimden uzaklaştırmak istiyorum fakat yapamıyorum. Sen bana bile kibar olabiliyorsun. Ne zaman bana yazsan hemen cevap veriyorum. Bu çok sinir bozucu. Senin o herkese gülümseyen yüzünü görmeye tahammül edemiyorum. Ağladığını görmek istemiyorum."
"N-ne..."
"Kendine acıyıp durmanı görmek istemiyorum. Sana bunları söylemediğim için her zaman uzaktan izledim. Uzaktan izlemeye devam edecektim fakat şu an fikrimi değiştirdim. Sana aşık olmuştum. Gerçekten duygularımı kabullendim. Her ne kadar kabul etmek istemesem de seni gerçekten seviyorum. Birine bağlanmak veya aşık olmak güçsüzlüktür. Mutlu olman için özen göstereceğim. Çünkü senin beni sevmen imkansız. Senin kadar hayat dolu biri benim gibi soğuk, duygularını göstermeyen biri ile beraber olmaz. Seni istemeden öptüğüm için özür dilerim. Duygularını önemsemeden seni öptüm. Kendimi senden uzaklaştırmam gerekiyor ama bir şekilde beni kendine çekiyorsun. Benim gibi bir "canavarı" bile kendine sevdirdin. Fakat bundan asla pişman değilim..."
"Akutagawa... sen cidden böyle mi hissediyorsun? Dalga geçmiyorsun değil mi?"
"Oldukça ciddiyim... Her neyse benimle arana mesafe koyabilirsin. Gidiyorum."
Tam kalkacaktım ki benim elimi tuttu ve kendine çekti. Gözleri dolmuş gibiydi. Yine neden ağlayacaktı? O kadar mı kötüydü? Neyse zaten alışkınım her zaman ikinci bir seçenek olmaya. İfadesiz bir yüz ile onu izliyordum.
"BEN DE... BEN DE SENDEN HOŞLANIYORUM FAKAT BUNU SÖYLEYEMEYECEK KADAR ÇEKİNGENDİM!"
"Tam da beklediğim gibi... Bir dakika ne?! Benimle dalga geçiyorsan seni şu an rashoumonla parçalara ayırıp yerim."
"DALGA GEÇMİYORUM O-OLDUKÇA CİDDİYİM?!?!"
Ağzımı tutup öksürdüm. Oldukça şaşkındım bu duruma bu yüzden yüzümü ondan sakladım. Fakat o hala elimi tutarken beni kendine çekti ve sarıldı. ŞU APTAL?! Çok düşüncesiz... İsteksiz bir şekilde ben de bir kolumla sırtını okşadım.
"Tamam yılışma hemen."
"Yoo~"
"Sevdiğim kişi şu an kollarımın arasında hiç mi korkun yok?"
"Neden olsun k- AAAA HAYIR YİNE OLMAZ!!"
Hemen benden uzaklaştı ve battaniyeyi üstüne çekti. Şaka mısın...
"Hey hani paylaşacaktık??!"
Battaniyenin altından sesi boğuk geliyordu.
"Senin gibi emolara battaniye yok!"
"HA?!?! ÖLDÜRÜRÜM SENİ JİNKO!"
Battaniyeyi onun üstünden çektim ve altımda kalan gri saçlı kediye baktım. Evet, şu an oldukça bir kediye benziyordu. Elleri birbirine kilitlenmiş bir şekilde bana bakıyordu. Ayağı ile karnıma bastırdı.
"AY GİT BE SAPIK?!"
"HAA?!?! SEN SAPIK GÖRMEMİŞSİN SALAK SENİ DEDİĞİ ŞEYE BAK!!!"
Aradan zaman geçince ikimiz de yorulmuştuk bu yüzden artık birbirimizle uğraşmıyorduk. Tüm gün dışarıdaydık neredeyse bu yüzden uyumaya karar verdik. Koltuğa uzandım ve o da hemen önüme uzandı. Bu cidden benimle uğraşıyor ha? İyi ben asla kaybetmem. Onun belini sardım ve sarıldım. Boynuna yaslanmıştım bunu yaptıktan hemen sonra Atsushi boynunu eğdi. Gerçekten komik-
"Sadece uyu aptal."
"Kes zaten uyuyacağım?!"
--
--
Bu bölüm benden bana mors alfabesiyle seni seviyorum yazan geri zekalıya FMRNJWEBHGFOHWERNJĞFREWVGBH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek kusurun, kusursuzsun | Shin Soukoku/Soukoku
RandomAçıklama ne yazsam bilmiyorum ama ful dalgasına yazılı bu kitap- Shin Soukoku/Soukoku için yazılmış bir kitap -AKUTAGAWA SENİ DOMUZ?!?! +Ölmek mi istiyorsun jinko?