Hediye

23 5 0
                                    


Günler geçmiş ve hediye alınacak gün gelmişti. Bugün Buse ile Bahar'a olan ''aşkını'' taşıyacak hediyeyi alacaklardı. Yaptıkları planı tekrar gözden geçirmeyi de ihmal etmeyeceklerdi. Bugün Cumartesiydi ve Bahar'ın doğum gününe iki haftadan daha az bir süre kalmıştı. Sonuç olarak bu doğum günü, planın gidişatı için kesin bir yol ayrımıydı. Öyle ki hediyeyi ve içindeki asıl önemli olan şeyi yani yazıyı vermek için bir yıl daha bekleyecek olmak, Ege için korkunç bir durumdu. Bu sebeple planın her ayrıntısını kafasında tekrar tekrar kurguluyor ve iyice ölçüp tartıyordu. Eğer hediyeyi Bahar'ın abisinin yanında açmasını Buse sağlayabilirse işin büyük bir kısmı bitmiş olacaktı. Burada kilik nokta, Bahar'ın üzerinden çıkan yazının Buse tarafından ''yanlışlıkla'' okunduğu sırada Tuna'nın orada olmasıydı. Ayrıca bugün Buse'ye 20 bin liralık ödemesini de yapacaktı. Para hazırdı ve elden verecekti. Eğer plan tutarsa kalan 30 bin lirayı da doğum gününün ertesi gününde ödeyecek ve sözünü tutmuş olacaktı. Para meselesi kolaydı ama Buse'ye bu konuda güvenmeli miydi? Ya başaramazsa? Ya bir şekilde Bahar'ın bundan haberi olursa? Rezil olurum diye düşündü. Bu meselenin kendisine uzanması, Bahar'ın abisi Tuna ile direkt olarak karşı karşıya gelmelerine sebep olurdu. Saat sabahın sekiziydi. Bugün öğlen bir gibi buluşacaklar ve alışveriş merkezine gideceklerdi. Önlem olsun diye de uzaktaki bir yerdeki alışveriş merkezine gideceklerdi. 

Bahar, hiçbir şeyden pek tabii ki de habersiz bir şekilde güne her zamanki gibi başlamıştı. Yine erkenden kalkmış, kahvaltıyı hazırlamış ve evdekileri uyandırmıştı. Tuna, hafta sonu da çalışıyordu ama Bahar'ın bugün boş günüydü. Aslında eğer annesini razı edebilirse biraz dolaşmak için dışarıya çıkmak istediğini söyleyecekti. Belki de yanımda birisi olursa izin verir diye düşünüyordu. Küçük abisi Kerem de bugün evdeydi. Belki onunla biraz gezebilirim diye düşündü. Herkes kalkmıştı. Kahvaltılar yapıldı ve Tuna, evden çıktı. Kerem, annesi ve Bahar ise balkonda sohbet ediyorlardı.


-Anne aslında diyorum ki bugün hava güzelken dışarı çıksak?

-Ben yorgunum kızım. Şimdi olmaz ama yarın çıkabiliriz.

-Sen gelme ama ben abimle çıkayım. Tek izin vermezsin zaten.

-Kerem'e sor ama bilgisayarın başındadır şimdi o.


Genç kız içeriye giderek Küçük abisi Kerem'e dışarıya çıkıp biraz hava alması için kendisiyle gelmesini söyleyecekti.


-Abi, gel biraz gezelim. Annem tek bırakmıyor ama sen olursan izin veriyor.

-İşim var. Bak ne yapıyorum?

-Oyun oynuyorsun işte ne yapıyorsun başka?

-Oyun değil bu. Para kazanıyorum bundan.

-Eee? Bu kartlar ne o zaman. Yani bu üzerlerindeki semboller filan?


Kerem, kalkıp kapıyı kilitledi ve Bahar'ın sandalyesini yanına çekti. İçeride aslında olan şey şuydu ki Kerem, kumar oynamaktaydı. Annesi duysaydı kalpten giderdi. O sebeple dikkatli ve sessizce söyleyecekti.


-Bu oyun, kağıt oyunu ama bilgisayar üzerinden. Bunun için bir kart alıyorsun yurt dışından. 

-Sonra?

-Bu karta para yüklüyorsun ve bu parayı, sanal bir para olarak burada görüyorsun. Kontör gibi diyelim.

-Bu sanal paranın karşılığı ile kağıt oynuyorsun ve eğer kazanırsan, kazandığın kişinin sanal birimleri sana geçiyor.

-Kaybedersen?

Kaçak Kız (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin