Bir hafta olmuştu evlenmelerinin üstüne. Günler, rutin bir şekilde geçiyordu. Sabahları Ege kalkıyor, şirkete gidiyor ve Bahar da ondan sonra kalkarak evdeki ufak tefek işlerle ilgileniyordu. Yemeği ise Bahar, dışarıdan bir şeyler alıyor ve yapıyordu. Yani aslında kendisine epey güvenirdi bu yemek işlerinde. Gerçi Ege'nin ondan yemek istediği de yoktu. Bahar, nasıl olsa geçici bir durumdu bu diye düşündüğündendir bu diyordu, ailesine geri döneceği günü de iple çekiyordu, onları çok ama çok özlemişti. Bir an önce ailesinin onu aramasını ve affettiklerini söylemesini bekliyordu. Belki de eskisi kadar sinirli değillerdir diye de geçirmiyor değildi aklından ara ara. Aslında ailesi için de zordu bu durum çünkü ilk kez kızlarından ayrı kalıyorlardı. Tuna hariç herkes, onun nerede olduğunu merak ediyordu ama Tuna'dan çekindiklerinden dolayı ses edemiyorlardı.
Gece epey geç yattığından yine öğlende uyanmıştı genç kız. Gerçi dün akşamdan söylemişti Ege'ye. Giderken beni de kaldır diye ama Ege, bunu yine unutmuş ya da umursamamış olmalıydı. Birden eli telefona uzandı. Tahmin ettiği gibiydi yani yine epey geç uyanmıştı. Saat öğlen iki civarıydı. Mesajları inceledi, öyle dolaşıyordu ki sabahtan kendine gelen birkaç mesaj olduğunu gördü. Büşra'dan gelmişti bunlar. Mesajları açtı ve çok şaşırdı. Bu mesajlardan birisinde, ''Tuğba ile yanına geliyoruz'' yazıyordu. Tuğba kimdi? Hafızasını yokladı ama pek de bir şey hatırlayamadı. Zaten bunca olayın üzerine buna da şaşırmamıştı. Hakikaten de sanki depresyonda gibiydi genç kız. Gerçi Ege, Bahar'a oldukça sıcak davranıyordu ama işte aralarında aşk yoktu. En azından Bahar'ın Ege'ye bir aşkı yoktu. Yoksa Ege'nin ona ilgi duyduğu çok belliydi. İçten içe de keyif alıyordu bundan Bahar ama karşılık vermiyordu. Neticede bugün yarın ailesiyle barışıp da gidecekti. Ya da öyle düşünüyordu en azından.
Ege'nin günleri ise Bahar'a oranla çok daha zor geçiyordu. Bahar'ı çok seviyordu ve onun bu kadar yakınındayken bile ona dokunamamak, o kadar zor geliyordu ki ona... Her gece hatta ne gecesi, her an Bahar'ın hayalini kuruyordu. Onunla seviştiklerini, tek vücut olduklarını, inlemelerini ve çığlıklarını... Öylesine arzuluyordu ki Bahar'la ilişkiye girmeyi. Tahammül edilemeyecek düzeydeydi. Ama Bahar'dan herhangi bir işaret göremediği için maalesef herhangi bir yakınlaşma olmuyordu fakat bu yine de hayal kurmasının önünde engel değildi. Onun o daracık kadınlığına girmek, bekaretini almak, oraya bütün gücüyle kasıla kasıla tüm erkeklik sıvılarını bırakmak, ağzına vermek, memelerinin arasında gidip gelmek... Bunları düşünmekten gece yarılarına kadar uyuyamıyordu. Bir kabul ettirebilseydi onunla tek vücut olmayı... Öylesine büyük bir zevkin içerisinde olacaklardı ki bunun düzeyi onu bile korkutuyordu. Bahar'ı ve onunla yattığını düşünmediği tek bir an yok gibiydi. Bazen rahatsız oluyordu bu düşüncelerden ama yine de kendisini engellemeyi başaramıyordu. Acaba Bahar da bunun farkında mıydı? Gerçi onu arzuladığımı bilmesi, aslında gayet normal bir durumdu. Ona karşı duyduğum hislerin farkındaydı çünkü.
Bahar, düşüncelere dalmış ve ailesinin ne zaman onu arayıp da orta yolu bulacaklarını düşünürken birden aklına bir şey geldi: Mesaj ne zaman atılmıştı. Yani eğer önceden atılmışsa buraya yaklaşmış olmaları lazımdı diye düşündü kafeden buraya geldiklerini varsayarsak. Telefonun mesajlar bölümünü açtı tekrar ve gördüğü üzere bir saatten biraz daha fazla olmuştu. Mesaja cevap yazacak ve Tuğba'nın kim olduğunu soracaktı. Gerçi şimdi hatırlıyordu ki okuldan iki üst sınıftan bir Tuğba vardı ama pek de samimi değillerdi. Yani acaba o muydu? Ara ara gelip gidiyordu kafeye ama zaten Bahar, oraya gidemediği için onunla da herhangi bir iletişimi yoktu. ''Tuğba kim ve ne zaman geliyorsunuz?'' diye mesaj çekti. Buna cevap beklerken telefonu çaldı, arayan Büşra'ydı.
-Mesaj atmışsın.
-Evet attım. Okudun mu mesajımı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak Kız (+18)
RomansaAşk ile başlamayan fakat aşkı başlatan bir ilişkinin hikayesi...