Çok kaybetmişti genç kadın hayatı boyunca... Arkadaşlarını,kardeşini ve bir çok kişiyi kaybetmişti. Ama onu en çok kıran bu olmalıydı galiba. Yeşilin en güzel hali olan gözlerini cama dikti genç kadın
Yeşil bir düzlüğün içine karışmış gölleri gördü Natasha. Göllerin o berrak renginin kimi hatırlatığı barizdi
"Görüyorsun değil mi Kızıl? Ağaçların o yeşiliği bile bana seni hatırlatıyor. Senin sadece bedenini istediğimi sanman beni yıkıyor emin ol. Doğadan nefret etmeye başlıyorum ha ne dersin? Ama bir rüzgarın esişi, güneşin doğup batması bile bana seni hatırlatıyor. Galiba tüm dünyanın yok olması gerekiyor senden vazgeçmem için"
Genç kadının sabrı kalmamıştı. Bakışlarını bulutlara rağmen ışıldayan güneşe dikti. Genç kadın sesizce bir küfür savurdu. Bu güneş bile onu hatırlatıyordu.
"Senin yakınında olmak istiyorum. Sadece kalp atışlarını dinlemek için"
Kadının bir zamanlar umrunda bile olmayan adam artık yakınında değildi. Kalp atışlarını dinlemek isteyen bu sefer adam değildi. Evet, kadın imkansızı istiyordu.
Adam haklıydı. Zaman onların derecelendireceğı bir şey değildi. Yerden göğe kadar haklıydı. Genç kadın gözünü her nereye dikerse diksin onu hatırlıyordu. Ve artık bu sinir bozucu bir hale gelmişti.
"Bana öyle geliyor ki sende beni seviyorsun ya da bana öyle geliyor"
Evet,kadın pes edip gözlerini camdaki herşeyden soyulaştırdı. Gördüğü tek şey tanrının kusursuzca yaratığı biçimli yüzüydü
Kendi yansımasından ilk defa bu denli nefret ediyor,tiksiniyordu. Gözlerini izledi bir süre Natasha
"Biliyor musun Tasha tanrı canımı almak üzere olduğunda görmek istediğim tek şey senin beni içine çeken gözlerin..."
Gözleri yavaşca dudaklarına doğru gitti. Tutkuyla öpmüştü bu dudaklarla adamı 5 ya da 6 yıl önce. İstediği bedeni değil kendisiydi. Adamın da bunu istediğini fark ettiği ilk günkü sevincini anımsadı. Tabii oldukça geç olmuştu.
"Hey tanrı denilen şey eğer ordaysan ve gerçekten gücün varsa şu an canımı alman için harika bir zaman."
Tanrıdan ölmeyi dilediği ilk gündü o gün. Her ne kadar tanrının varlığına inanmasa da en mutlu olduğu gün ölmek istemişti. Kimi insanlar öylesine önemli bir günü doyasıya yaşamak isterken Natasha Romanoff ölmek istemişti. İlk defa-çoğu erkek bedeni isterdi tabii bu işine de yarıyordu- birı onu istemişti. Sadece onunun aşkına sevgisine inanmasını güvenmeseni istemişti Steven Rogers.
Tabii genç kadın adamın kendisine olan güvenini kaybetmişti. İlişkileri sarpasalmıştı. Yanında sık soluklar alıp veren Sam'in varlığını hatırladığında gözyaşlarını geri itirdi. Şu an kendisinden harap bir şekilde arabayı acemi hızıyla sürüyordu.
"Sam iyi görünmüyorsun lütfen-"
"Benden hiçbir şey isteme Natasha nolur! Benim en yakınım-- o öldü ve ne yapacağımı bilmiyorum"
Genç kadın uzun bir soluk aldı. Steve'in Sam'in gözünde öyle bir yeri vardı ki kelimeler tarif edemezdi.
"Steve ve Bucky... tanrının benim için gönderdikleri birer hediyeydi nat. Şimdi biri ölü ve diğeri ise--"
"Sam sakin ol. Onun yanına gitmeye ne dersin? Son bir kez görmeye? O bunu hak ederdi emin ol. Duygusalaşmayı sevmiyorum Hadi Falcon sür şu arabayı"
Adam tatmin olmasa da kadının karşısında güçsüz durmayı istemedi. Sadece birkaç metre vardı üsse yaklaşmalarına..
Natasha ve Sam gözleri Stark yazısını bulduğunda istemeseler de üsse ulaştığını anladılar. Araç kısa süre durduktan sonra ve önlerinde tişört-eşofmanıyla duran adamı görünce Natasha gülümsedi. Güçlü görünmek isteyen tek kişi Sam değildi.
Gülümserken düşündüğü tek şey adamın bu soğukta nasıl üşümediğiydi. Tony haklıydı. Bazen 'büyükanne'gibi davranıyordu. Sonbahara rağmen soğuğu iliklerine kadar hissetirken saçlarını geriye doğru götürdü. Rus olanın kim olduğu tartışılmaya gayet açık bir konuydu.
Natasha her zamanki gibi güçlü adımlarla ilerliyorken Tony'in arkasında beliren çocuk ile kaşlarını çattı. Yaralı olduğunu sanıyordu.
"Natasha.."
Genç kadına dolanan kaslı kolların içinde bir an boğulacağını düşündü genç kadın. Hızla kolarını adama dolarken onu ne kadar özlediğini düşündü. Bunu kendisine ve Tonye yaptığı için üzgündü. Herkesten kopmak pek iyi bir fikir değildi."Tony seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin"
Adam kolarını kadından çekip elini kadının beline yerleştirdi. Natasha adamın yüzünü inceledi. Tony yakışılığından, birçok kadını etkisinde bırakan muzip gülümsemesini kaybetmemişti. Hatta ilerleyen yıllar ona olgun bir güzelik getirmişti. Adam hafifçe kaşlarını çattı.
"Beni tanıdığına şaşkınım nat. Hoş gör-"
Öksüren Sam ile gözlerini dikti."O aşağıda diğeri de yanında"
Hâlâ tam barışmamışlardı. Ya da tony hâlâ afedememiş olmalıydı. Sam başıyla onaylayıp hızla ilerledi. Natasha her ne kadar Sam ile beraber gitmek istese de göreceği manzaradan pek emin değildi."İyi misin?"
"Bir kişi eksildik sadece"
Diye mırılandı genç adam. Boğazını temizledi ve konuşmak için dudaklarını araladı."Tasha peterla beraber toplantı odasına da olun. Saldırı detaylarını--"
"Sadece melezleri izlemeliyiz Tony. Eksilenler için yapılacak bir şey yok. Ama bizim için yapılacak tek şey şu an ki üssünün askeri korumasını artırmak ve güvenlik duvarının gücünü artırmak."
"Haklısın ama senin dışında herkes öfke kusuyor."
Petera imalı bir bakış atarken gözünü devirdi ve ekledi"Jarvis melezlerin özeliklerini bayan Romanoff'un odasına aktar. Jarvisin güvenlik duvarını aktifleştirilmesi uzun sürebilir. Yani hâlâ güvende değilsin bu yüzden doğru odanıza bayan kaçak"
Genç kadın gülümserken Tony ona odasının yerini göstermiş ve odasına doğru ilerlemişti. Bugün fazlasıyla yorucu geçmişti ve gün aslında yeni başlamak üzereydi. Odasına girince natasha ister istemez gözleri banyoyu aradı. Hızlı adımlarla banyoya girdi ve üstündekilerinden kurtuldu.
Sıcak su tüm bedenini huzur ile kaplarken genç kadın hızla suyu soğuğa çevirdi. Onun öldüğü gün istediği son şey huzurdu. Ve genç kadının yüzünden akan suların çoğu gözyaşından ibaretti.
Natasha Romanoff...Black Window... Soğuk ve bazılarının tabiriyle ölüm yiyen kadın.. şimdi bir adam için gözyaşları döküyor. Ağlarken yer yer nefesı kesiliyordu.
Black Window ağlıyordu o gün...
..
Ve çok şükür yb!! Özledim burayı... sınavlar,hocayla kavgalar, No Way home(andrew!!) falan derken bu kitabı bitirip bitirmediğimi bile unutum.Durum özeti...
Sınavlar fena girdi,sözlüye 10 yenildi(pişman değilim), Andrew ve Tobeyin gelişi için küçük bir tobey dansı yapıldı ve burası özlendı.03.46da nerden esti bilmiyorum ama umarım güzel olmuştur. Özlendin Watty ve esmakoc23 ♥
Oylayınız lütfen <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Romanogers-
General FictionSteve rogers sadece Tony'in kalbini-ark reaktörünü- parçalamamıştı. Parçaladığının farkında bile olmadığı bir şey daha vardı. İmkansız olan bir duvarı yıkmıştı. Kızıl kadını kendine aşık etmişti.