"Ordalar..."
Diye mırılandı genç kadın. Adamı zorlukla oturtmayı başarmıştı. Okyanus mavisi gözlerindeki sevinç,güvensizlik ve şaşkınlık rahatça okunurken kadın sadece bir anlığına kendinden nefret etti. Ne kadar haklı olursa olsun genç adamın onun gibi düşünmeyeceğini çocuklarıyla görüşmek isteyeceğini biliyordu. Adamın şu an ki sesizliği tamamen olayın şokundan olmalıydı.Genç kadın ağzından nasıl kaçırdığına anlam veremiyordu. Kadın o an sadece Steve yine onunla olsun istiyordu. Yine birlikte olmak istiyordu. Ama bu olanların üzerine pek de mümkün değilmiş gibi duruyordu. Adamın çatık kaşları ile artık kendisi de yeniden olmayı isteyeceğini sanmıyordu. En azından doğumamış bir çocuğun katili olarak sıfatlanmaktan kurtulmuştu.
Steve Natashanın gösterdiği görüntüleri pür dikkat izliyor. Bazen başa sarmasını istiyordu. Natasha diğer görüntüye geçecek iken Steve sayesinde durdurulmuştu. Natasha elini saran parmakların sahibine bakındı.
"Bir daha...Lütfen..."
Genç kadın başını onaylarcasına sallarken görüntüyü başa sardı. Gördüğü iki çocukla gülümsemesi büyüdü.
•~•Görüntüler•~•
Kardan adam yapan iki çocuk adamın onlara getirdiği havuçları kardan adamın yüzüne yerleştiriyordu. Arada attıkları kahkahalar yağan karı ne kadar sevdiklerinin kanıtıydı. Üstünde uçuşan dronlardan habersiz karın keyfini çıkarıyorlardı.
Havucu yerine yerleştirdikten sonra Kardeşine döndü.
"Biliyor musun Diana? Tıpkı sana benziyo--"
Sözünü kesen şey yüzüne yediği yumuşak sayılmayacak kadar sert bir kar topuydu. Yüzü kar içinde olan çocuk elleriyle sarı saçlarındaki karı temizlemeye koyuldu. Kaşlarını çatarak mavi gözlerini küçük kıza dikmişti. Diana kahkaha atarak abisine bakındı."Şimdi ise ona benzeyen sensin Jamesie--"
"Bana Jamesie demeyi kes kızıl "
Demesiyle karla kaplı bahçedeki kardeşine koşması bir olmuştu. Araya girmek isteyen babaları jamesin omzuna çarpması ile kara gömülürken iki çocukta başına toplanmıştı. Kızının telaşlı sesi adamı kahkaha almaktan alıkoyuyordu. Üstelik sert bir darbe yemek adamı şaşırmıştı."Baba iyi misin? Aptal Jamesie! Hepsi senin yüzünden"
"Ölmedi ya? Hem bana Jamesie dememen konusunda uyarmıştım kızıl"
Diana mavi gözlerini kardeşine devirirken kaşları yukarı kalkmıştı. James babasının kardeşini korkutmak için yaptığını biliyordu. Hangi insan gülerek bayılırdı ki?"Ölmedi değil mi?!"
Kızın tüm masumiyetiyle sorduğu soruya onlara yaklaşan anneleri cevapladı."Ah, hayır kızım. Sanmıyorum"
Dediği gibi kocasının başına dikilmiş genç kadın ayağıyla adamı dürttü. Adam her ne kadar yüzündeki ifadeyi saklamaya çalışsa da başardığı söylenemezdi."Anne sanırım o gerçekten ölmüş"
Kızın tatlığına dayanamayıp oğluna ve kocasına sert bakışlarını yolladı. James omuz silkmekle yetindi. Kardeşinin aşırı duygusalığı ve herşeye hemen kanması onun hatası değildi."Harry Nicolas Keener hemen ayaklanmazsan geriye döneceğin bir evin kalmaz"
Kadının söylediklerini dinlemediğı belli olan adam kızının duygusallığı ile gülmemek için dudaklarını bastırdı. Oynunu devam ettirdi."Ben dedim o gerçekten ölmüş"
Kızını kucağına alan kadın Jamese bakınırken bu soğukta nasıl üşümediğini merak etmiyor değildi. Kızının paltosunu yerde olması bu yaşta çocukların dayanamıyacağı soğukluktan etkilenmediklerinin belirtisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Romanogers-
General FictionSteve rogers sadece Tony'in kalbini-ark reaktörünü- parçalamamıştı. Parçaladığının farkında bile olmadığı bir şey daha vardı. İmkansız olan bir duvarı yıkmıştı. Kızıl kadını kendine aşık etmişti.