Bölüm 18

41 4 0
                                    

Herkes Bill ile buluşmaya hazır görünüyordu. Elena "Hadi millet saat altı çeyrek!" diye bağırdı. Mary, sanki başka ülkeye göç ediyormuş gibi tüm eşyalarını almıştı. Üç ya da dört tane bavul, sayılamayacak kadar çok poşet vardı. Elena, Mary'nin elindekileri görünce "Mary! Bu ne? Çabuk bırak şunları. Bir tane poşet kalsa yeter." dedi. Mary biraz ısrar ettti ama işe yaramadı. Kızlar her zaman Elena'nın sözünü dinlerlerdi. Herkes hazır olduktan sonra hızlı hızlı yürüyerek sahaya gittiler. Geldiklerinde Bill öylece ayakta duruyordu. Ayak seslerini duyunca arkasını döndü. Başını hoşgeldiniz anlamında salladı. Sonra da "Oldukça kalabalıksınız. Ve bu benim işime yarar. Elinizdekileri bırakın. Hadi biraz çabuk olun." dedi. Herkes aceleyle elindekileri bir köşeye koydu. "Elena" dedi Bill. Elena koşarak Bill'in yanına geldi. Elena geldikten sonra Bill, Will'i çağırdı. Will, elinde iki kılıçla geldi. Birini Elena'ya attı. Elena güçlükle kılıcı tuttu ve "Çok kibarsın." dedi. Will, güzel bir şimşek çaktırdı. Bill kızgınca Will'e bakınca Will şimşek çaktırmayı daha fazla devam ettiremedi. Sonra da Bill geri çekildi ve "Savaşın." dedi. Elena ayakkabılarını çıkardı. Çünkü Will de öyle yapmıştı. Will, Elena'ya girişmeye başladı. İkisiniz kılıçları havada birleşti. İkisi de kilitlenip kalmıştı. Elena tüm gücünü kullanarak Will'i yere ittirdi. Will yere düşer düşmez Elena'ya çelme taktı. Bu sefer Elena yere düşmüştü. İkisi de doğruluverdi. Will, Elena'nın yüzüne çizik attı. Elena "Kahretsin Will. Kanıyor!" dedi. Ama Will de dahil kimse umursamadı. Elena büyüleyici bir şekilde Will'i yere düşürdü ve keskin kılıcını Will'in boğazına dayadı. Will "Çizik atmaya kalmayacaksın değil mi?" dedi. Elena alaycı bir şekilde sırıttı ve kılıcını geri çekti. Will de ayağa kalktı. Bill, Elena ve Will'e iyice yaklaştı ve "Seçildin Elena." dedi. Elena o kadar da sevinmemişti. Güçlü olmak güzeldi ama Savaş Oyunları'na gitmek cesaret isterdi. Nedensizce birbirleriyle savaşıyorlardı. Ya da bir nedeni vardı fakat bizimkiler bilmiyordu.

Sırada Mary vardı. İnce, nazik kız. Ayakkabılarını çıkardı ve Will'in karşısına geçti. Will gerçekten güçlüydü. Fakat Mary tahininden çok daha güçlüydü. Mary, Will'i tek hamleyle yere yığdı ve kılıcı kalbinin üzerinde gezdirdi. Sonra ikisi de ayağa kalktı. Bill'den yine aynı cevap "Seçildin.". Mary, Elena'nın yanına gitti. Miranda ve İsabel de aynı şekilde Will'i yenmişti. Belki de Will bunu bilerek yapıyordu. Çünkü işi Vini, Orlando ve Harry'de zorlaşacaktı. Vini -yani kas yığını- Will'i kolaylıkla yere yığdı. Ama dost olmuşlardı bile. Harry biraz zorlansa da Will'i yendi. Orlando hiç hatta hiç hiç hiç zorlanmadı. Will yine yere yığıldı. Bill'in cevapları aynıydı. "Seçildin". Herkes seçilmişti. "Will, sen savaşmayacaksın. Beni koruyacaksın." dedi. Will gurur duymuştu. Bill'i korumak harika olsa gerek.

YOLCULUK

Elena'nın yanağı az da olsa hala kanıyordu. İçinden Will'e saydırıyordu ama bu fayda etmiyordu. Trene bindiler. Tüm eşyaları yerleştirdiler. Bu tren onlara özel tutulmuştu. En baştaki odada Bill, yanında Miranda, yanında Mary ve onun da yanında İsabel vardı. Karşı taraftaki odalarda ise erkekler vardı. Biraz yakında tuvalet vardı.

Elena, yanağındaki yarayı eliyle kontrol etti. Bu kan biraz daha farklıydı. Yani normal insanların kanından. Çok daha koyuydu. Elena kendi kanını yalamak gibi aptalca bir şey yapmamıştı. Ta ki birkaç dakika sonrasına kadar. Kendi kanını içiyordu. Odaya Miranda girdi sonra da "Napıyosun gerizekalı?" dedi. Elena dudağını ısırdı, bir şey diyemdi. Miranda onun yarasına acı bir şey sürdü. Artık Elena kanını ememeyecekti. Miranda ve Elena sohbet ederken yan odadan Mary'nin sesini duydular. Kusuyordu sanki. Hemen odaya koştular. Fakat odada Mary değil İsabel vardı. İsabel'i tuvalete götürdüler. Ve Mary yoktu. Treni aradılar fakat Mary yoktu. Neden? Çünkü Vini onu kendisi gibi görünmez yapıp bir yerlere götürmüştü. Kızlar önceden bunu kabul etmemesini söylemişti. Mary'e kızıp onu düşünmeyi bıraktılar. İsabel hala kusuyordu. Elena "Yoksa trene gelirken çimlerin arasında kırmızı bir bitki görüp onu yiyip kusmaya mı başladın? Bu harika!" dedi. Miranda gözlerini devirdi ve "Bence mavi bir bitki yedi. Ve bu, onu zehirledi. İsabel kusarak can verecek. Bu harika!" dedi. İsabel kusmasına ara verdi ve "Sadece trendeyken midem bulanıyor." dedi. Elena ve Miranda hayal kırıklığına uğrayıp tuvaleti terk ettiler. Mary ve Vini gelmişti. Mary'e hesap sorduktan sonra herkes odasına çekildi. Yarın Savaş Oyunları'nda olacaklardı.

HİLAL (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin