Son İhtimal

4 0 0
                                    

Cebimde son umut bozukluklarım. Hepsini son bir ihtimal uğruna harcamaktan çekiniyorum. İlk kayıplar hiç canımı yakmamıştı. Çünkü geride fazlasıyla umudum hala vardı. Hedefi tutturamazsam tekrar sıkabileceğim birçok mermim duruyordu cebimde. Peş peşe sıkıp istediğimi almaya çalışmak yormuyodu beni. İstediğimi alamasam da en azından savaşabiliyordum. Şimdi elimde kalanlar son umut kırıntılarım oldukları için o kadar değerliler ki... Riske atmak ya da yanlış bir ihtimale harcamak kendime yapabileceğim en büyük kötülük olur. Bu benim son mermim  ve bu kez doğru hedefi doğru zamanda doğru yerden vurmalıyım.

     Şuan almak istediğim şeyin savaşmaya değer olmadığından değil, savaşmadan teslim olcak kadar bana ait hissetmemesinden çekiniyorum. Savaştığımda ona ancak madden sahip olabilirim. Manen asla.

     Tutmak zorunda hissediyorum onu. Ama dokunduğum an sanki bir su baloncuğu gibi patlayıp kaybolacağına o kadar eminim ki... Tutmak zorundayım. Dokunursam kaybedeceğim, dokunmazsam sonsuza kadar onsuzluk esir alacak beni. Her iki senaryoda da kaybedeceksem neyden korkuyorum? Ona dokunup patlamasına izin verip yok oluşunu izleyerek onsuz kalmak mı; yoksa dokunmadan, varlığını uzaktan izleyerek onsuz kalmak mı?

     Bu tür ne yapmam gerektiğini bilemediğim durumlarda iki seçeneği de yok sayıp kendime o iki seçenekten de çok uzakta yeni bir seçenek oluşturup ona sığınırım. Genelde canımı en çok yakacak olan seçenek odur. Bile bile ona giderim. Sanırım bu bir ego göstergesi. Dış etmenlere muhtaç olmadığımı, onların beni zora sokma çabasını kolaylıkla atlatıp kendi kurduğum dünyamda da rahatlıkla yoluma devam edebileceğim gerçeğini ya da ideasını kendime göstermek istememden ortaya çıkan bir durum gibi gözlemlenebilir.

     Yalnız bir çelişki var. Bunun bana acı vermesine rağmen rahatlıkla yapabiliyor ve anında o duruma adapte olabiliyor oluşum.

SustuklarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin