hiçlik kompleksi

30 1 0
                                    

Bunun bir tık ötesi yok!
Bu kendimden nefret edebileceğim son radde.
Bu çok zor.
Bu ne kadar acınılası...
Bu...
Bu hiçbir şey değil.
Aynı zamanda bu hiçbir şey.

    Bir karara varamadığım her endişe tüm olabileceklerimin, olmak üzerelerimin yaşam haklarına kast eden saydam bir gölgeden eleştirmen kimliğiyle beynimin umut hücrelerinde misyoner ve söz hakkı varcasına hüküm süren bir yaratık. Bir bedeni yok. Görüntüsü,  kokusu, uzlaşması ve acıması yok. Emirleri var. Yıkımları... Alıkoyuşları, vaz geçirişleri, hayatı erteletmeleri var.

    Keşkeleri sonra... Hediye kisvesinde gülerek verdiği, hayatlarımıza musallat ettiği keşkeler var. Bir gece dolusu keşke... Keşkelerle kaybettiğimiz onca zaman.
    Tüm bunların farkında olup yine de bu durumdan kurtulamamak kendimize zayıf görünmemize neden olur. Zayıf hissettikçe daha içinden çıkılmaz bir durum ve dolayısıyla daha zayıf bir biz. Ve kısır döngü...
    Sizi daha da karamsarlığa itmek istemiyorum ama bundan kurtuluş yok. Gizleyebiliriz belki. Belki biraz zayıflatıp dizginleyebiliriz. Ama sadece bir süre. Bir süre sonra bu canavar sizi yine yenip kölesi yapacak ve tüm bunlar olurken kılını bile kıpırdatmayacak. Çünkü ne olduğumuzu, ne kadar zayıf ve değersiz olduğumuzu bize bir kere göstererek ilk galibiyetini almıştı. Bir sonraki her galibiyeti, bu saydığım gerçekler yüzünden bizim pes etmemizke elde edecek. O savaşmayacak; biz yenileceğiz. Zayıf ve değersiz olduğumuz için kansız teslim edilecek kalelerimiz.
    Uğrunda savaşılarak kaybedecek kadar değerimiz olsaydı keşke. Yine kaybederdik ama en azından savaşarak.
    Biz hiçiz. Çoğu zaman hiç bile değiliz. Yokluklar bile bizden daha çok varlar. Kahretsin!

SustuklarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin