İçimde öyle bir his var ki şuan hiç bir terminalojide bu hissi tam anlamıyla karşılayabilecek bir kelime yok. Kaygı, sevinç umut ve tükenmişlik ana hatlarını oluştursa da detaylarında nelerin yattığını henüz kavrayabilmiş değilim. Ne olduğunu tam olarak bilmediğim için biraz merak uyandırıyor bende. Alışık olmadığım için biraz da korku var. Bünyemin bu hisse nasıl bir reaksiyon vereceğini bilmiyorum. Bana iyi mi gelecek yoksa işleri daha da mı sarpa saracak bilmiyorum.
Kısa bir süre içinde mutlu olacağımı sandığım anda gelip bütün hevesimi kursağımda bırakıyor. Bugüne kadar neyin ne olduğunu, bundan sonra da ne olacağını bana dayatarak hızımı kesiyor. Bu yönüyle baktığımda özgüvensizlik ve biraz da korku olarak adlandırabileceğimi düşünüyorum. Ama işin garip tarafı, ne zaman aşırı mutsuz olsam aynı his gelip, hiçbir şeyin kendimi bu kadar yıpratacak kadar önemli ve büyük olmadığına, eğer öyle olsa bile benim bir şekilde ne yapıp edip tüm sorunlarla en iyi şekilde başa çıkabileceğime inanmamı sağlayıp kendini gösteriyor. Bu yönüyle de cesaret ve özgüveni andırmıyor değil. Evet garip ama taban tabana zıt iki durumda da bende yine taban tabana zıt etkileri yaratan şey aynı his. Buna koyacak bir isim bulamıyorum.
Sanırım artık aşırı mutlu olmaktan ya da aşırı üzülmekten korktuğum için bilinçaltım bir savunma mekanizması geliştirdi ve bana bu oyunu oynuyor. Duygu durumumda ani ve beklenmedik derecede büyük bir değişim fark ettiğinde onu tekrar nötr hale getirip orada sabitlemeye çalışıyor. Evet bu güzel be kuvvetli bir teori oldu. Çünkü ne zaman aşırı sevindiysem sonu hep hüsranla bitti. Bu hiç şaşmadı. Kader beni bir mutlu ettiğinde ben daha fazlasını istedim hep. İstediğim mutluluklar son derece masum olduğundan gerçekleşmesine kesin gözüyle bakıp aşırı umutlanma gafletinde de bulundum hatta. Sonra ne mi oldu? Beton etkisi... üzüldüm.
Üzüldüğümde de kendi dertlerimin yanı sıra beni ilgilendirmeyen şeyleri bile kendime dert edinip çekildim köşeme. Sırf, yaşamışken en dipleri yaşayayım diye olur olmadık şeyleri bile takmışlığım var. Böyle durumlarda kendime daha çok acı çektirmek istedim hep.
Eğer teorimde haklıysam, bilinçaltımın bu denli bir mekanizma geliştirip bana karşı kullanmasına şaşmamak lazım. Bu tabii ki tahmin etmesi kolay bir ihtimal oldu. Biraz daha derin düşüneyim.Ya bu his benim yaşama hevesimin son çırpınışlarıysa? Bilinçaltımın bir yanı yaşamak için en ufak düzeyde de olsa bikaç sebep aradığı için umut ve sevinç; diğer yanı ise yaşamaktan bıktığı için sürekli kaygı ve tükenmişlik hislerini üretiyorsa? Bu da yüksek ihtimale sahip bir teori. Bilinçaltımın iki yanı da birbiriyle savaşıyor ve henüz biri galip gelemediği için hem ikisinin de ağına düşüp hem de nerde olduğumu fark edemiyorum sanırım.
Tanrım... belirsizliklerden nefret ediyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sustuklarım
Gizem / GerilimKoca bir yanılgıdan ibaret tüm yaşanılanlar. Bir an sonra artık olmıycaz. Tüm isteklerimiz, hırslarımız, pişmanlıklarımız da bizimle beraber olmamış olacak. Bir zaman sonra, bir zamanlar olmuş olmamızın aslında hiçbir önemi olmadığını bize, bizi hat...