Bölüm 6

211 99 181
                                    


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar. *-*

*

Tam o sırada dışarıda büyük bir gürültü koptu. Korkuyla yerimden sıçrayıp girişe baktım, kalbim göğüs kafesimi delercesine atıyordu. Tanem kaskatı kesilmişti, gözleri büyümüştü. "O da neydi?"

Bora, Anıl ve Ege gergince bakıştıktan sonra Bora odadan çıktı. Anıl da onu takip etmişti. Ege olduğu yerde gergin bir şekilde karanlığa doğru bakıyordu. Yutkundum, korkuyla yavaşça kapı pervazına yaklaştım. Hızla koşan ayak seslerini duyabiliyordum. Kalbimin uğultulu gürültüsü kulaklarımda çan misali çalıyordu.

"Asel dur! Buraya gel!"

Başımı odadan dışarı çıkardığımda mutlak karanlık sinsice gülümsedi. Zayıf ay ışığı karanlık koridorların duvarlarında mekik dokuyordu. Uzun koridorun iki yanına baktım, sessizlik cirit atıyordu. Yaklaşık beş dakika sonra bir çift ayak sesleri duydum, hızla yaklaşıyorlardı.

Kapıdan uzaklaşıp çerçevesiz, boyaları dökülmüş beton büyük kare pencereye yaklaştım. Etraf solgun ayın yaydığı ışık dışında karanlık ve sessizdi, sadece rüzgarın elleriyle bir çocuğun saçlarını okşaması gibi karıştırdığı ağaçların hışırtısı ve henüz dinen yağmurun boğuk hırıltısı duyuluyordu. Sanki bir şey fısıldamak ister gibiydi.

"Kimse yok."

Anıl nefes nefese odaya girdi, eğilmiş, ellerini dizlerine dayamıştı. Bora kapının ağzında duran Anıl'ın yanından geçti, endişeli görünüyordu. "Her kimse kaçmış."

Tanem kollarını korkuyla etrafına sardı. "Yani burada biri mi vardı? Bunu mu demek istiyorsunuz?" Odadaki atmosferin değiştiğini hissettim. Korkunun kokusunu alabiliyordum. Anıl kafasını yere eğdi. "Girişin üzerindeki ampul kırılmış. Yer cam kırıklarıyla dolu."

"Biz geldiğimizde cam kırıklıkları yoktu, az önce duyduğumuz ses de bu olmalı." diye ekledi Bora, sesi tedirgindi.

Göğüs kafesim titremeye başlamıştı. "Biri bizi takip etmiş." Kurduğum cümle ben de dahil herkesi ürpertmişti. Ege ellerini yüzüne götürerek "İyice baktınız mı? Hala burada olabilir. Her yer karanlık." deyince Anıl öfkeyle doğruldu.

"Gelip yardım ettiğin için sağ ol ve hayır, her bir odaya ve köşeye baktık."

"Belki de kendi kendine kırılmıştır." dedi Tanem araya girerek.

Bora Tanem'e uzaylıymış gibi baktı. "Kendi kendine nasıl kırılsın Tanem? Kaçarken ayak seslerini duydum, burada biri vardı muhtemelen ve sanırım bizi dinliyormuş, piç herif. Bir anda ortadan buhar oldu."

"Belki sizin ayak seslerinizdi duydukların." Tanem fikrini dayatmaya devam ediyordu.

"Hayır." dedi Bora ısrarına karşılık olarak. Bakışları eline doğru kaydı.

"Karanlıkta onu bulamazdınız zaten. Kim bilir saklanıyordur şimdi ya da dışarıdadır, yerin içine girmedi ya."

Anıl gözlerini kısıp elindeki cep telefonundan açtığı fenerini salladı. Ege öfkeyle ayağını duvara vurdu, ellerini yumruk yapmıştı. "Bize bu mesajı atan da odur, bahse varırım. Bizi takip etmiş, hiçbirimiz de fark etmedik. Orospu çocuğu."

"Belki de evsiz birisidir, bizden önce buradadır. Bizi görünce de korkup kaçmıştır?" diyerek iki adım öne çıktı Tanem. Titrediğini görebiliyordum, sesi bir ip gibi gergindi.

Anıl kafasını kaşıdı ve başını gergince olumsuz anlamda salladı. "Öyle olsa neden ampulü kırsın? Ampul kazayla kırılamayacak kadar yüksekte. Biri burada olduğunu bildirmek için bilerek kırdı. Göz dağı vermek için." Endişeli bir şekilde volta atan Ege'ye onaylar şekilde baktı. "Ege haklı, bu mesajı bize o atmış olmalı. Buna inanamıyorum."

Sekiz Ay Önce Ne Yaptığını BiliyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin