15(m)- Alla Beni Pulla Beni Al Koynuna Yar

370 32 176
                                    

Bölüm şarkısı : Barış Manço - Alla Beni Pulla Beni (Evet geldik hikayeye adını veren o malum şarkıya, bence bölüme çok uyuyor.. Dinleyin dinlettirin efendim. Keyifli okumalar.)

Yolumu bulmak için sokak lambalarına ihtiyacım olmadığını onun sayesinde öğrenmiştim. Kaldır kafanı demişti, yukarıda yıldızlar. Rehberim yıldız olduğundan beri güneşin doğuşunu beklemez olmuştum. Akşam olunca işten dönerken sırtladığı haberlerle önümü açıyordu her seferinde. Şaşırtıcı bir şekilde dava o kadar pürüzsüz ilerliyordu ki son adıma çok az kalmıştı. Kanıtlar teker teker açığa çıkıyor, yalancı şahitlerin söylemleri hiçe sayılıyordu. Tek eksik asıl sorumluların hala bulunamamasıydı. Yine de göğsümün daraldığı günler uzak bir geçmişe aitmiş gibi hissetmeye başlamıştım. Bu evin beni saran kolları rahatlatıcıydı.

"Sehun şu radyonun sesini açsana biraz."

Minseok hyungun sesiyle elimdeki kalemi bırakıp sehpanın üstündeki radyonun yanına gittim. Jongin hala bürodayken biz salonda vakit öldürmekle meşguldük. Ben yayınevinin verdiği kitabın çevirisiyle uğraşırken Minseok hyung da işten getirdiği evrakları düzenliyordu. Tıpkı babam gibi onun da eve iş getirmesine alışmıştım artık.

"Değiştirsene bir şunun kanalını." dedi yaptığı işi bırakıp gözlerini kısarak.

"Haber dinlemek istemiyor muydun hyung?" diye sordum, haber saati gelmişti çünkü ve asla kaçırmazdı.

"Seul'de hava parçalı bulutlu.." Dediğimi duymaz gelerek eliyle işaret verdi. "Dur dur dur."

Bu tavrına kaşlarımı kaldırarak baktım. Durup dururken ne diye heyecanlanıvermişti ki?

"Hyung-"

"Şşşt!"

"Seul'de hava öğlen saatlerinde parçalı bulutlu iken akşam yağmur bekleniyor. Bütün yurdu saran yağışın önümüzdeki-" Evrak dosyasını elinin tersiyle itip oflayarak geriye yaslandı.

"Bir kere de bize güneş açsın be."

"Noldu ki?"

Önce derin bir iç çekti sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Konuşmak istiyor ama nasıl başlayacağını bilemiyor gibiydi.

"Hyung bana anlatabilirsin. İnan bana bir insanı yargılayacak son kişiyim." Derdini açamamanın nasıl hissettirdiğini iyi bilirdim. Çekindiği her ne ise canını sıktığı belliydi.

"Bir hanımefendi var." diye içli içli söze girmesiyle şaşırarak ona verdim odağımı. İşte bunu hiç beklemiyordum. "Joohyun. Benim çalıştığım yerde ama farklı bir departmanda görevli o, telefonlara bakıyor. Daha evvel böylesi zarif bir kadınla tanıştığımı hatırlamıyorum. Bir kadına en çok yakışan elbisenin nezaket olduğunu onda gördüm. Gülümsediğinde çenesinde oluşan küçük çukur.." Merakla devam etmesini beklerken gözlerini daldığı noktadan kaldırıp yüzüme baktı.

"Gönül yenilgisi nedir bilir misin Sehun?"

Sertçe yutkundum, boğazım acıdı. Benim kalelerim çoktan yıkılmıştı o cephede.

"Gönlüm bu hanıma yenik düştü benim." dedi bakışlarını kaçırarak. Sanki ikimiz de aynı ifadeyi görmüştük birbirimizde.

"Hyung sen aşık olmuşsun." Anlattıklarına diyebilecek başka söz bulamamıştım ve beni şaşırttığını söylemek durumundaydım. Önündeki kalemi üstüme fırlattı.

"Sus ulan eşek sıpası. Ben ne anlatıyorum burada?"

"Yahh! Niye kızıyorsun ya?" Elimi acıtmıştı kalem. Cevap vermedi. Tekrar sessizleşip kendi dünyasına gömüldü. Onu konuşturmak için laf attım yeniden.

Alla Beni Pulla Beni || sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin