5- Saklanmış İzlerin, Savrulmuş Küllerin

330 33 90
                                    

Bölüm şarkısı: Pentagram - Doğmadan Önce (Pentagramı çok severim, bu şarkı da kitaba çok güzel uyuyor. Dinleyin bence..)

Mahkeme salonundan hışımla çıkan genç adamın her bir adımı öfke doluydu. Polis aracının arkasına park ettiği arabasına bindi kapısını çarparak. Kızgındı. İçine düştüğü karmaşadaki belirsizlik canını sıkıyordu. İfadeler öylesine çelişiyordu ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemez hale gelmişti. Günlerdir gecesini gündüzüne kattığı dava hakim karşısına çıkınca daha beter bir hal almıştı.

Ters giden bir şeyler vardı, biliyordu. Önündeki tutarsızlar ve ilk mahkemede sanıldığından hızlı karar verilmesi içine ekilen şüphe tohumlarını yeşertmiş ve temyize gitmişti. Bütün kanıtlar çocuğu gösterse de söylediği iddiaları görmezden gelmek değildi onun görevi. Henüz 20 yaşındaki bu genç oğlan o kadar tecrübesiz duruyordu ki her bireyin adil yargılanma hakkına sahip olduğunu savunan Jongin onun adına bir avukat talep etmişti mahkemeden. Mahkeme avukatlarının işini başından savdığından da haberdar olduğu için arkadaşına anlattığı olayda Kyungsoo gönüllü olmuştu davayı almaya.

Bu defa adil bir yargılanma olacağından emindi Jongin. Ta ki mahkemenin olduğu sabah savcılık bürosuna gelen telefona kadar.. Kim olduğunu bilmediği ancak nüfuzlu biri olduğuna emin olduğu kalın sesli herif bu davaya bakan savcının değişmesi yönünde bir talepte bulunmuştu. Başsavcı bunu yapamayacaklarını söylediğinde ise kapanmıştı telefon.

Herkesin ağzına sakız ettiği o söylentilerin yersiz olduğunu düşünürdü esasında. Adaletin emin ellerde olduğunu, her hukukçunun onurlu olduğunu varsayardı. Belki de kendisi aksini asla düşünmeyeceği için, herkesi aynı şekilde düşünüyor sanıyordu. Lakin yanıldığı daha büyük bir gerçekti.

Yeniden soruşturulan davada olay yeri tamamen temizlendiğinden yeni bir kanıt bulunamamıştı, Kuzeyli'nin arkadaşı olduğunu söyleyip ifade veren herifler ise onun tehdit içerikli telefonlar aldığını, sürekli tetikte oluğunu söylüyordu. Anlattıklarına göre genç bir adam bir konu hakkında onu sürekli sıkıştırıyor, rahat vermiyormuş. Eh, haliyle oklar yine ve yine Oh Sehun'a dönmüştü.

Jongin ilk görüşte onun birini tehdit edecek kapasitede olduğunu düşünmese de mesleği sayesinde kimsenin melek yüzüne kanmamayı da öğrenmişti. Yüzler aldatıcı, kelimeler düzenbaz olabiliyordu. Saf suratından dolayı değildi yani Jongin'in olayı deşelemekteki ısrarı.

Jongin'in içine düşen ilk kurtçuk davadan alınılmasının talep edilmesiyken o kurtçuğun elmayı kemirmeye başlaması mahkeme salonundan çıkarken gerçekleşti.

"Kariyerine köyde memurluk yaparak devam etmek istemiyorsan," dedi Kuzeyli'nin avukatı olacak herif. "vazgeç."

İşte bu cümlelerdi onu çileden çıkartan. Kim, hangi cüretle devletin savcısını tehdit ederdi?! Bunu üst mercilere bildireceğinden emin olabilirlerdi! Adama cevap dahi veremeden yanından toz olurken arkadaşı tuttu bu sefer de kolundan.

"Uğraşma." diyerek köşeye çekti bedenini. "Bir işe yaramaz. Olay sandığından daha büyük isimleri içeriyor, o masum."

"Masumluğunu kanıtladıktan sonra geç karşıma Kyungsoo, şimdi değil." Kyungsoo kaşlarını çattı.

"Biliyorsun Jongin, suçu ispatlanana kadar herkes masumdur." Hayır, o sözün çıktığı kapı o değildi. Suçu veya suçsuzluğu ispatlanana kadar herkes sanık konumunu korurdu. Sehun, Jongin için şu an ne masum ne de hükümlüydü. Ona göre adil yargılanma süreci bitmemişti henüz.

"Bıçaktaki parmak izleri ortada başka bir şüpheli bırakmıyor." dedi burnundan solurken. Hala tehdit edildiği gerçeğini sindiremiyorken aklı karmakarışıktı.

Alla Beni Pulla Beni || sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin