"Teyzeme gülümseyip odama çıktım. Eda'yı arayıp haber vermeliyim değil mi? Rehberden adını bulup aradım. İkinci çalışında açtı. "Hey Eda. Şey diyecektim. Sana da uygunsa teyzem seninle bugün tanışmak istiyor. İşin yoksa bize gelsene." "Tamam, olur.8 gibi uygun mu?" "Tabi, bekliyoruz." "Tamam. Görüşürüz." "Görüşürüz." Gülümseyip telefonu yatağın üstüne bıraktım. Bakalım dolapta giyebileceğim bir şeyler bulabilecek miyim?"Aynada son kez kendime bakıp aşağıya indim. Mutfaktan harika kokular geliyordu. Teyzem olmasa ne yaparım bilmiyorum. Tam mutfak kapısındayken kapı çaldı. Koşup kapıyı açtım. Tanrım, Tanrım, Tanrım. "Hey, umarım erkenci değilimdir." "Hayır, hayır tam zamanında geldin. İçeri geçsene." Kapının önünden çekilip geçmesi için yol verdim. Oturma odasında en sevdiğim yer olan mavi koltuğa oturdu. Teyzeme haber verip yanına oturdum. Teyzem hemen arkamdan geldi. "Edacım, hoş geldin." "Merhaba, hoş buldum. Sizinle tanışmak güzel." "Seninle de öyle canım. Ahh, yemeği unutuyordum. Masaya geçin isterseniz, orda devam ederiz." "Kafamı sallayıp Eda'yla birlikte masaya geçtik. Karşılıklı oturduk. "Teyzen çok tatlı biri. Şanslısın." "Öyledir. Görüşmeyeli nasılsın peki?" "Daha iyi. Sen?" "Ben, dün seni öyle bıraktığım için üzgünüm. Umarım kızgın değilsindir hı?" "Aslında tek şey için kızabilirim, tüm bulaşığı bana bırakıp gittin." Ciddi bir konuşma beklerken bunları söylemesiyle ilk önce şaşırdım, sonraysa gülümsedim. Eda küçük bir kahkaha attı. "Tanrım, bende gerçekten kızgınsın sandım." "Ben ciddiyim. Ortalığı toplamak 1 saatimi aldı. Cezanı çekmek zorundasın." "Ne gibi bir ceza acaba?" "Tekrar bana geleceksin, yemek senden. Bulaşıklar konusunu hala düşünüyorum. Kabul mü?" "Memnuniyetle. Ama yemek yapma konusunda pek başarılı değilim biliyorsun." "Teyzen ne güne duruyor. Ondan öğren. 3 günün var." "Kabul." "Anlaştık o zaman." Elini uzatıp gözlerime baktı. Bende uzattım ve elini sıktım. "Anlaştık." Teyzem gülümseyerek geldi ve masaya oturdu. Bir yandan konuşup bir yandan da yemeğimizi yerken teyzem boğazını temizleyip Eda'ya döndü. "Demek sende salonda çalışıyorsun?" "Evet, yaptığım işi seviyorum." "Ama fazla tehlikeli değil mi?" "Tehlikesi de var ama ne biliyim işte, seviyorum." "Alex için fazla tehlikeli. Özellikle de astım hastası olması. Onun için başka bir iş düşünüyorum." Teyzemin söyledikleriyle kafamı ilk önce ona sonra Eda'ya çevirdim. "Sen astım hastası mısın? Neden daha önce söylemedin?" "Gerek duymadım." "Önemsiz bir şey olarak mı görüyorsun?" "Evet." "Gerçekten ne kadar tehlikeli olduğunun farkında değilsin dimi?" "Bak, benim için önemli olsaydı söylerdim. Ama söylemedim. Kapatsak şu konuyu." "Peki, kapatalım." "Aaa bu ne ya? Küçük çocuklar gibisiniz. Alex senin böyle olduğunu biliyordum ama Eda'yı bilmiyordum. Edacım, Alex senden çok bahsetti. Diyemeyeceğim çünkü ne zaman senin hakkında konuşmaya başlasam yanakları kızarıyor ve kaçıyor. Anlay..." "Teyzecim tatlıya geçsek mi artık? Ne dersin?" Eda'nın yanakları hafifçe kızarırken bende teyzemi kaş göz işaretlerimle mutfağa gönderdim. Kafamı öne doğru eğerek çatalımla oynamaya başladım." "Benden hoşlanıyor musun?" Kafamı kaldırıp sorunun Eda'dan geldiğine emin olmak için baktım. Gözlerini bana dikmiş cevabımı bekliyordu. "Böyle bir soruyu sana düşündüren ne acaba?" "Hissettim diyelim." "Demek hissettin. Peki, cevabım 'evet' olursa ne olacak?" "Hımm, cevabına karşılık bir şeyler düşünüyorum." "Tamam. Hayır." "Ne hayır?" "Senden hoşlanmıyorum." Cevabım karşısında şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. Sonra kafasını salladı. "Peki. Öğrendiğim iyi oldu." Yalancı gülümsemesine karşılık bende gülümsedim.
"Her şey için teşekkür ederim. Çok güzel vakit geçirdim. Ve yemekler harikaydı. En kısa zamanda tekrar yemek istiyorum." "Ben teşekkür ederim tatlım. Ne zaman istersen bekliyorum. Yemek yapmayı sevdiğim kadar yemeklerimin sevilmesi de hoşuma gidiyor." Kısa bir gülüşmeden sonra Eda ceketini giyerek kapıya yaklaştı. "Alex, Eda'ya dışarıya kadar eşlik et istersen. Bende mutfağa dönüyorum. Güle güle tatlım." "Güle güle." Bende ceketimi giyip kapıyı açtım. Eda önden ben arkadan dışarı çıktık. Yavaşça yürüyüp sokak başına kadar geldik. "Bundan sonrasını taksiyle hallederim. Bugün ki her şey için çok teşekkür ederim. Çok eğlendim." "Önemli değil. Bende çok eğlendim." "Sorduğum soru için kusura bakma. Neden sordum onu da bilmiyorum ama. Umarım yanlış anla.." Eğilip Eda'yı öperek susturdum. Geçen 2 saniyenin ardından kafamı çekip hatamı anladım. "Ben gerçekten özür dilerim. Birden oldu." Eda da beni öperek susturdu. Şuan neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. İkimizde gülümseyerek birbirimize baktık. Sessizliği bozan Eda oldu. "Artık gitsem iyi olacak. Salonda görüşürüz." "Artık orda çalışmıyorum." "Aww, neden daha önce söylemedin. Daha erken öperdim seni. "Be.. Ne?" Kahkaha atarak ellerimi tuttu. "Peki, bundan sonra seni nerde görebilirim?" "Bilmiyorum, teyzem benim için bir şeyler ayarlayacağını söyledi. En kısa zamanda işe başlarım diye düşünüyorum." "Tamam, o zaman. Bende bundan sonra seni yeni iş yerinde ziyaret ederim olur mu?" "Mükemmel olur." "Pekiii, görüşürüz." "Güle güle." Ellerimi bırakarak arkasını döndü ve koşarak karşı kaldırıma geçti. Taksi durdurup bindi. Camdan el salladı. Bende el salladım ve arabanın uzaklaşmasını seyrettim. Gözden kaybolunca arkamı döndüm ve eve doğru yürümeye başladım. Kapıya yaklaşıp zili çaldım. Teyzem mutfak önlüğüyle beni karşıladı. "Yüzünde ki gülümsemenin sebebini öğrenebilmem mümkün mü acaba?" O söyleyene kadar haberim bile olmadan yaptığım gülümsemeyi fark ettim ve ufak bir kahkaha attım. "Öncelikle içeri geçmem gerekiyor." Diyerek ayakkabılarımı çıkarıp köşeye attım ve oturma odasına koştum. Sizinde tahmin edeceğiniz üzere mavi koltuğa uzandım. Ayaklarımı uzattım ve gözlerimi kapadım. Umarım gözlerimi açtığımda hayal kırıklığı yaşamam. Çünkü bunların bir rüya olmasını asla ama asla istemiyorum.