10

50 8 105
                                    

                       
                      
                             
TAMAMEN ODAKLANMIŞ haliyle upuzun dakikalar boyunca aynı pozisyonda oturmuş ders çalışan Jimin, sandalyede geriye yaslanıp sırtını esnetti. Kolları ağrımıştı ve dikkatini kaybetmeye başladığı için canı daha fazla ödev yapmak istemiyordu.

Sıradan bir öğleden sonraydı, kafede birkaç müşteri vardı ve içerisi yeni pişmiş waffle ve espresso gibi kokuyordu. Siparişleri alan Jungkook'a bakarken onun nasıl tüm gün enerjik olabildiğini merak etti.

Taehyung tezgahta, Yoongi ise mutfaktaydı ve bugün Weoljoo hastalandığı için Seokjn onunla ilgilenmeye gitmişti. Jimin bunun ne demek olduğunu az çok biliyordu; biricik Jin hyungu hâlâ âşık olduğunu kabul etmese bile sevdiği kadının başında sabaha kadar bekleyebilirdi ve kendine dışarıdan bakamadığı için aslında aşkını açıkça belli ettiğini de anlamıyordu.

Eh, yine de kimse kimseye karışmamalıydı, her şey olacağına varırdı ne de olsa.

Kalemlerini kenara iteleyip başını masaya yasladı ve uykulu gözlerle başını sağa çevirdi. İşte, Rona hemen yanında oturmuş bir şeyler yazıyordu. Okuma gözlüğü burnunun ucundan düşmek üzereydi, kaşları hafifçe çatılmıştı ve durmaksızın dudaklarını kemiriyordu.

Jimin, istemsizce gülümseyerek elini onun saçlarıma doğru uzattı. Platin sarısı tutamların önce ucuna dokundu, sonra kızın burnunun ucuna düşmüş perçemi geriye doğru iteledi. Rona'nın bunu fark etmemiş olması imkansızdı ━━çünkü dikkati gerçekten de çok çabuk dağılabiliyordu━━ ama yine de tepki vermeden hızlı hızlı not almaya, fosforlu kalemle cümleleri çizmeye devam ediyordu.

Oğlan bunu umursamadı, kulağının ucunda sallanan küçük zincire dokunup gözlerini yorgunca kırpıştırdı. "Küpen yakışmış."

Rona gülümsememek için kendini zor tutarak konuştu. "Ödevin bitti galiba."

"Evet. Seninkinin bitmesine ne kadar kaldı?" Parmak uçları Rona'nın kulağına ve boynuna değiyordu.

Kız derin bir nefes alıp başını yanındakine çevirdi. "Biliyor musun, teslim tarihine daha sekiz gün var.

"Hayır..." Jimin kaşlarını çattı. "Erkenden bitir işte."

Rona ona öğüt verici bir sesle cevap verdi. "Elin boynumu okşarken mi, Jimin?"

"Gıdıklanıyor musun?"

"Keşke sadece gıdıklanıyor olsam..."

"Diyorsun." Jimin flörtöz bir sırıtışla ona bakarken ani bir karar değişikliğiyle doğruldu ve elini kızın saçlarından çekti. "Ama ciddiyim, önce ödevini yap. Sonra ne istersen yaparız ve yetiştirmemiz gereken şeyler de olmaz."

Rona somurttu. "Öf, peki."

"Öpücük de ister misin bari?" diye şakayla sordu. Rona'nın onu ciddiye alıp bir anda yanağını öpeceğini hiç düşünmemişti. Bir anlığına donup kaldı ve anında dersiyle ilgilenmeye geri dönen kızdan bakışlarını çekip normal görünmeye çalıştı.

Ama ah, Taehyung kasanın oradan kahvesini yudumlayarak ona göz kırpıyordu.

                                                  
                                                  
                                                  
                                                  
                                                  
                                                  
🍁
                                                  
                                                  
                                                  
                                                  
                                                  
                                                  

AUTUMN OUTSIDE ▬ kim seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin