21

39 6 92
                                    

RACHEL ARABANIN ÖN CAMINDAN DİRSEĞİNİ UZATMIŞ, zengin bir anne edasıyla sonbaharın ortasında taktığı güneş gözlüğünü düzeltip Yoongi'nin arabaya binmesini bekliyordu. Weol arka koltukta sırıtarak telefonuyla uğraşırken, Hoseok onun yanında, yayıla yayıla kutu meyve suyu içiyordu.

Yoongi utana sıkıla Rachel'ın yanına oturdu. Eğer kadın ona dönüp de, "Eeh! Ne diye yanıma oturdun seni limon yemiş antep fıstığı saçlı ebegümeci!" gibi bir şey söylerse, Yoongi anında Burhan Altıntop sesiyle, "Aaaa! Arabanın tepesine mi binseydim!?" diye cevap vermeyi düşünüyordu.

Neyse ki öyle bir şey olmadı. Dışarısı buz gibi ama tuhaf derecede güneşli, arabanın içiyse ılık ve kısmen sessizdi. Hoseok'un gürültülü bir şekilde kutunun içinde kalan son vişne suyu damlalarını içmeye çalışması ve Weol'ün tırnaklarının ekrana değerken çıkardığı o pıt pıt sesleri haricinde kimse konuşmuyordu.

Yoongi emniyet kemerini takıp gözünün önüne düşen mint yeşili perçemleri geriye iteledi. "Ee, n'aber?"

"İyi," dedi Rachel ve bir an için yanındakine baktı. "Asıl senden ne haber ya?"

Yoongi azarlanmış gibi koltuğa sindi. "İyi. İyi, yuvarlanıp gidiyorum."

"Ciddili soruyorum Yoongi. Hiç de aramıyorsun. İnsan arada bir güncelleme yapar, ben hayattayım bu arada, falan der."

"Ama ben aslında yaşamıyorum. Yoğum ben."

Rachel kıkırdadı. "Deli herif."

"Eh, öyleyimdir," Yoongi gururla sırıttı. Sadece bir saniyelik bir andı, ama birbirlerine bakıp gülümserlerken Rachel'ı öpmek istemişti.

Tabii ki öyle bir şey olmayacak, Kore dizisi mi çekiyoruz şurada, diye kızdı kendine Yoongi. Sevdiği kadının, yanlarından hızla geçen bir sürücüye sövmesini izlerken iç çekmeden edemedi. Söverken de güzeldi bu kadın.

"Bugün rüyamda Jimin benden on santim falan uzundu," Yoongi başını yola çevirirken radyoya uzandı. "Kâbus."

Rachel burnundan güldü. "Zaten senden bir santim falan uzun değil mi?"

"Hayır ya! Herkes öyle sanıyor ama aynı boydayız biz!"

"Ay niye sinirlendin ki şimdi?"

"Sinirlenmedim ben!.."

"Pfft. Kesin öyledir."

"Tövbe tövbe... Sadece bacakları uzun diye benden uzun boylu duruyor bir kere. Eskiden de ben ondan bir santim uzundum." Yoongi bir an durup kıkırdadı. "Manyak çocuk yahu, yirmi yaşından sonra kemikler büyümüyormuş ama ne yaptı ne etti uzattı kendini. Hedefi seneye Hoseok'u da geçmekmiş."

"Ha? Ben mi?" Hoseok arka koltuktan öne doğru eğildi. Elinde devasa bir tuzlu kraker pakedi vardı. "Geçer yani, inanıyorum. Azim böyle bir şey işte evlatlarım, Jimin kardeşinizi örnek alın."

Weol, Hoseok'un pakedinden kraker aşırırken kaşlarını kaldırdı. "Hm? Ben konuyu kaçırdım, neye gülüyoruz?"

Hoseok yanındakine bıkkınca bakarken, Yoongi gülmekle yetindi. Susup kaosu izleyecekti.

                      
                

                                       

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AUTUMN OUTSIDE ▬ kim seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin