die for you

1.7K 206 237
                                    

tartaglia karşısında ona her eziyeti ettikten sonra saçlarını çekti diye pişman gözlerle bakan zhongli'yi anlayamıyordu. "neden?" diye sormak istedi, "bu sefer belli ettiğimden mi?"

büyük ihtimalle o yüzdendi, aklına başka bir ihtimal gelmiyordu ki. eh, madem öyle.. durumdan faydalanmalıydı.

"nasıl canımı yaktıysan öyle al acısını o zaman. seni ancak bu şekilde affederim."

"acını nasıl alabilirim?" zhongli karşısındakinin her gördüğünde yüzünü buruşturduğu o insan olduğunu unutmuştu. bu sefer onu gerçekten anlamaya çalışıyordu. tartaglia da bunun farkındaydı ve içten içe sevinmeli mi yoksa üzülmeli mi emin olamıyordu.

üşüyen elini oğlanın sıcak elinin üstüne koydu ve yavaşça kaldırıp yanağını tutmasını sağladı. ters bir tepki almadığında artık endişelenmeyi bırakıp gözlerini kapatmıştı. bir kedi gibi yanağındaki ele hafifçe sürtünmeye başladı. zhongli ona dokunuyordu, bunun gerçekleşeceğini aklının ucundan bile geçirmezdi.

zhongli tepkisiz kaldığı sürenin ardından elini yavaşça oğlanın boynuna indirdi ve "sen de benim canımı yaktın aslında," dedi. gözlerini açtığında oğlanın boynundaki kızarıklığı yeni fark etmişti tartaglia.

"anlaşmamız karşılıklı mı öyleyse?"

zhongli anlaşmaları, verilen sözleri normal birinden çok daha fazla ciddiye alırdı. cevabını düşünüyorken buldu kendini. bir anlaşmaya daha ihtiyaç var mıydı bu durum için? karşısında tutuşu yüzünden nefes almakta zorlanan tartaglia içinse suskun kaldığı her saniye işkenceye dönüşüyordu.

sonunda "öyle," diye cevapladı kendi kendini ve sandalyesinden yere inerek zhongli'nin karşısına oturdu. şaşırtıcı şekilde hâlâ ayrılmamış ellerindeki parmaklarını birbirine kenetleyerek yere sabitledi. "dediğin gibi sonra unuturuz."

aslında oğlanın öncesinde yaşananları unutmaktan bahsettiğini ikisi de biliyordu ama tartaglia kelimelerle oynamakta iyiydi. karşıdakinin bir cevap vermesine fırsat tanımadan diğer elinin parmak uçlarıyla çenesini hafifçe yukarı kaldırdı. beklemeden eğilip tırnaklarının çizdiği yeri yavaşça yaladı. hareketlerini yumuşak tutuyordu ki zhongli onu itmek istediği an itebilsin.

ama öyle bir şey olmadı. oğlanın dokunduğu için kavga çıkardığı saçlarını yavaşça omzundan geriye attı ve boynunu daha da açmasını sağladı. zhongli derinleşen nefesleriyle uslu uslu durmaya devam ediyordu. bu sefer sınırları dudaklarıyla belirleyerek yeniden, birkaç kez yaladı. arada tenine değen dişleri ısırmak için can atıyordu ama bunu ona yapamazdı.

yutkunmak için geri çekildiğinde verdiği nefes yüzünden zhongli ürperdi ve oğlanın kafasını tutup boynundan uzaklaştırdı. birkaç dakika önce bu hareketi yaptığına pişman değil miydi? tartaglia gözlerine bakarak utanmaz bir gülüş savurdu. zhongli o gülüş yüzünden aniden tekleyen kalbiyle birlikte kendine geldi, ne yapıyordu böyle? üstelik etkilenmişti.

"şartlar yerine getirildi," dedi kaşlarını çatarak, "artık unutuyoruz." ve oğlanın saçlarını bırakıp hızla ayaklandı.

tartaglia onun bu halinden nedensizce memnundu. gay panic mi deniyordu buna? alaycı ses tonuyla rahat rahat oturmaya devam ettiği yerden konuşmaya başladı. "ama şartlar yerine getirildikten sonra yeniden saçlarımı çektin? anlaşmayı bozmuş oluyorsun."

oğlan ellerini masaya koyarak öne eğilmiş, sakinliğini korumaya çalışıyordu. boğuk sesiyle cevapladı. "anlaşma yeniden yapmamayı içermiyordu."

"yani saçlarımı çekiştirmeyi bu kadar sevdin ha.."

"tartaglia." zhongli dişlerinin arasından hırıltılı sesiyle adını söylediğinde susması gerektiğini anlayıp "tamam, tamam" diye mırıldandı ve o da ayağa kalktı. "artık konulara bakabiliriz ha?"

bir süre kendini dizginlemek için sustuktan sonra kontrol altında tutabileceği bir durumda olduğunu düşünüp sandalyesine oturdu. "bakabiliriz." bu iş bugün bitmek zorundaydı, aksini kaldıramazdı. hem tartaglia birini seviyorken böyle tehlikeli anlardan kaçınması gerekiyordu.

bir saniye, ne düşünüyordu ki? sanki çocuğun kalbi boş olsa yapacakmış gibi.. hah. o sırada tartaglia da sandalyesine oturmuş ve arkasından görebilmek için hafifçe defterine eğilmişti. yine başladıkları yerdelerdi işte. saçlarını dikkatlice kulağının arkasına sıkıştırdı ve nihayet bulduğu konuları sesli okumaya başladı. aynıları bir daha asla yaşanmayacaktı.

stammer | zhongchiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin