"geliyor musun?"
tartaglia hâlâ ruh gibi dolaşıyor olsa da kalkıp yanına gelmişti. doğru ya, xiao'dan sonraki arada onunla kahve içeceğine söz vermişti. onu neşelendirmenin bir yolunu bulmuştu çünkü.
"sen önden gidip kahveleri alır mısın? ben de geliyorum hemen."
oğlan hayâl kırıklığına bile uğramamıştı, o kadar alışkındı ki bu duruma. onaylarcasına kafasını salladı ve dönüp telefonuna eğilerek uzaklaştı. anlaşılan kardeşinden bir haber var mı diye bakıyordu.
zhongli onun sınıftan çıktığından emin olunca sırasının altındaki çantaya eğilip hızla defteri çıkardı. sınıfta sadece birkaç kişi olduğundan rahattı, zaten kimse arkalara bakmıyordu.
gördüğünde neşeleneceğinden emin olduğu defteri oğlanın sırasının altına koyup hızla ona yetişmek için sınıftan çıktı. kalbi ağzında atıyordu, diğer yandan da sonunda rahatlamış hissediyordu. uzun bacakları sayesinde çok geçmeden kantine vardığında tartaglia'nın kahveleri yeni aldığını gördü.
elinde iki bardağı tutarken masum bakışlarıyla etrafta boş yer arıyordu. aslında gerçekten tatlıydı. hem de çok,
ne? zhongli dikilip onu izlediğini fark ettiğinde kaşlarını çattı ve oğlanın yanına yürüdü. "ben geldim," derken nefesini dışarı verdi. çok hızlı yürümüştü anlaşılan. tartaglia ona sakin bir gülümsemeyle karşılık vererek elindeki bardaklardan birini uzattı. konuşacak hâli bile yoktu.
"kardeşinden bir haber mi var?" diye sordu endişesini gizlemeyi denerken. neden tartaglia'yı düşünmeyi kendine yediremiyordu? "daha iyiymiş ama bir şeyler yemeyi reddediyormuş. ne yapacağımı bilmiyorum."
kahvesini yudumlarken gerçekten düşünceli görünüyordu. oturma çabasını esgeçip bir duvara dayanmıştı. zhongli de ona ayak uydurarak karşısında dikildi. "azdaha huysuzlandığında aslında yemesini istemiyormuş gibi davranırım, gerçi o artık obez.. bu da bir bakıma taktiğimin işe yaradığını gösterir?"
tartaglia omuzları hafif hafif savrulurken güçsüz kıkırtılar savurdu. karşısındaki gerçekten onu önemsiyor muydu? üstelik neşelenmesi için uğraşıyordu. şu an gerçekten sadece onunla ilgilendiği bu an için, yaptığı tüm eziyetleri unutabilirdi.
"keşke defterim de birden sıramın altında belirse," dedi ve kahvenin sıcaklığına aldırmadan bir yudum daha aldı. zhongli bunu duyduğuna sevinmişti, oğlanın gerçekten dilediği bir şeyi gerçekleştirmişti sonuçta. "ama çok şüpheli olmaz mıydı? defterim birden sıramın altında beliriyor, kesin biri yaptı. onu bulup hak ettiği muameleyi.. neyse."
bu cümleler üzerine tam kahvesini yudumlamak üzere olan zhongli yaşadığı şokla elinin titrediğini hissetti. çenesine çarpan bardağı düşmekten son anda kurtarmıştı. eline dökülen kahveyi görmezden gelip irkilerek "evet çok şüpheli olurdu," dedi. siktir, ne yapmıştı böyle?
siktir, siktir, siktir..
her şey anlaşılacaktı. bir kaçış yolu bulması gerekiyordu ve aklına gelen tek şey sınıfa ondan önce gidip defteri yeniden almaktı. "elimi yıkamam gerek, kahve için teşekkürler."
"bekle," dedikten sonra kalan kahveyi de kafasına dikip tamamen bitirdi tartaglia. "birlikte çıkalım." yaslandığı duvardan ayrılıp bardağı çöp kutusuna fırlattı.
zhongli kalbi yayından her an fırlamaya hazır bir okmuş gibi hissediyordu. o an aklına gelen şeyle kasanın önündeki uzun sıraya bakarak "aslında bana bir iyilik yapıp su alır mısın?" diye sordu. "söz bir dahaki benden olur. çok teşekkür ederim."
ardından oğlanın cevabını beklemeden tam bitirmediği kahvesini çöpe atıp hızla yürümeye başladı. becerememişti işte. bulduğu ilk an geri verseydi şimdi bu duruma düşmeyecekti. salaklığına yanarak sınıfa koştu ve defteri koyduğu yerden çekip çantasına tepti. başka bir yolunu bulacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stammer | zhongchi
Fanfictiondışarıdan mükemmel göründüğü için zhongli'nin sinirini bozan tartaglia, sırasının altında unuttuğu defteriyle tüm kusurlarını ortaya sermiş olur.