18

1.5K 195 251
                                    

tartaglia elindeki balina oyuncağını sıkıp ısırıp bırakıp yeniden tekrarlıyordu ama enerjisini bir türlü atamıyordu. "inanabiliyor musun?" dedi ellinci kez lumine'e atılıp. "yemek bile yedik. çok güzeldi."

"evet osial yemeğe çağırmış sizi. anlıyorum." lumine sabırla ellerini çenesinin altında birleştirmiş bu.. bu şey her neyse bitmesini bekliyordu. oğlanı gerçekten mutlu gördüğü için çenesini kapatmasını da söyleyemiyordu.

"osial normalde zhongli'nin kapısını bile çalmıyormuş ama beni sevdiği için bize yemek yapmış. baksana ev arkadaşıyla bile iyi geçiniyorum!"

"zhongli pek geçinemiyor gibi, sen geçinsen ne olacak? neyse yine de sen bilirsin." lumine iç çekerek kendini sırt üstü yatağa bıraktı. bok böceğinin varlığı daha az rahatsız edici gelmeye başlıyordu. aşk meşk insanı değildi, dinlerken bile bunalıyordu.

"yarın okulda ne yapacağım şimdi? ben yine ona kahve almaya çalışırım ama o beni azarlamaz.. o zaman ne tepki vermeliyim ki? HAHAAHHA!"

tavana yönelip çılgınlar gibi güldüğünde lumine sıcak bastığını hissederek kıyafetinin yakalarını çekiştirdi. "bitsin artık bu işkence, bok böceği nerdesin?"

"senin de zhongli'yle kaynaşman lazım. gelip gidip evimde kalıyorsun, sorun çıkmasın."

"bilmiyorum, bak cidden.." lumine ciddileşerek doğruldu ve karşısındakine sıkıntılı hâlini yansıtmamaya çalışarak "o çocukta doğru olmayan bir şeyler var," dedi. "sence de garip değil mi birden tamamen değişmesi? daha üç gün önce kantinde sen kahve içerken burnundan çıkarmıştın ve bunu göre göre önündeki peçeteyi almıştı. hadi onu bırak, yanında boğuluyordun ve iyi misin diye endişelenmedi bile!"

"lumine.." tartaglia modunun düşmesine engel olmaya çalışarak "yapma lütfen," dedi. "beni şüpheye düşürme."

"mutlu olmanı istiyorum ama işin kötü yanı üzüleceğini hissediyorum. temkinli davran bence, ne zamandır acı çekiyorsun zaten onun yüzünden. bunun arkasında kesin bir şey var."

"lumine." tartaglia oyuncağını yeniden ısırdı, bu sefer pek de enerjik değildi. "pişman zaten. bir şans versem ne kaybederim? üzülebileceğim kadar üzüldüm zaten. toparlayamayacağımdan korkuyorsan korkma, ben o sınırı çoktan gördüm."

"öyle diyorsan tamam," derken aslında hiç ikna olmuşa benzemiyordu kız. yine de elini desteklercesine koluna koydu ve okşadı. "umarım dediğin gibi olur."

x

"yardımına ihtiyacım var." sıkıntıyla yatağında kıvranırken ne yapacağını bilemez hâldeydi artık. çalışma masasından mavi mavi sırıtan deftere bakmak bile istemiyordu.

telefonun diğer ucundaki ganyu her zamanki kibar tavırlarıyla "tabii, ne olursa," dedi. şaşırmışa benzemiyordu, ya da her zamanki gibi 'iyi misin?' diye sorarak telaş yapmamıştı.

"ben bir şey yaptım ganyu.. işin içinden nasıl çıkarım bilmiyorum." nasıl anlatacaktı ki şimdi? ganyu ona her koşulda yardım eder, sırrını da saklardı, biliyordu ama kendine yediremiyordu işte.

"defterden mi bahsediyorsun?"

zhongli şaşkınlıkla sıktığı yastığı fırlatıp "ne?" dedi. "sen nereden biliyorsun?"

"anlamayacağımı sanmış olamazsın. betin benzin atıyordu ve sürekli tartaglia'yı izliyordun. sonra herkesi onun evinde toplayınca şüphelerimi doğrulamış oldun.."

zhongli hem şaşkındı hem de etkilenmişti. "vay canına, beni çok iyi tanıyorsun."

"defteri okumadığını düşünüyordum ama tavırların değiştiğine göre kesin okumuşsun."

sonunda birilerine söylemek daha az suçlu hissettiriyordu. "okudum," diye cevapladı telefonu diğer kulağına alırken. "hepsini bitirmedim. başlarda temkinli yazıyordu ama gittikçe her şeyi açmaya başlamış. bilmemi istemediği bir şeyi daha öğrenmek istemedim."

"demek bir şey öğrendin."

"ganyu, neyse ne," diye konuyu kapatmaya çalıştı. "şimdi ne yapacağım? geri versem çaktırmadan, işin peşini bırakmayacak. her şeyi açıklasam güvenini sarsmış olurum. yok etsem de.." iç çekti ve birkaç kere sinirle alnına vurdu. "yok etsem de değer verdiği tek şeyi sonsuza dek kaybetmesine yol açmış olacağım. bu defteri dünyalara değişmem yazmış biliyor musun? ahh, siktir."

"fena," dedi ganyu sıkıntıyla.

onu onaylayarak "bu sefer cidden batırdım," diye ekledi.

"unutmasını bekleyelim. bir ay falan sonra kayıp eşya dolabından çıkmış gibi ayarlarız bir şekilde. aklıma sadece bu geliyor."

"hayır," derken istemsizce sesini yükseltmişti zhongli. tavanı izlemeye devam ederken aklına gelen ilk planı ortaya koydu. "bir ayda ben kafayı yerim. sen anahtarlarını kaybettin tamam mı? yarın lumine'i kayıp eşya dolabına seninle gelmesi için iknâ edersin. ben defteri sizden önce oraya bırakmış olurum. lumine de görür ve tartaglia'ya götürür ha? kimse şüphelenmez."

"denemeye değer. zaten herkes ikizlerden absürt şeyler istiyor, garipsemeyecektir."

"teşekkür ederim ganyu. rahatladım gerçekten."

"yarın görüşürüz, konuşuruz yine." kız minnetine karşılık her zamanki gibi neşelenen sesiyle konuşmuş ve telefonu kapatmıştı. zhongli artık yarını nasıl ederdi bilmiyordu ama bu işi sonunda hâlledeceği için memnundu.

yeni kapak yuzunden tartagliaya yeniden asik oldum begendiniz mi

stammer | zhongchiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin