Different Worlds ¦ Yoonmin ✔️

02

Selamm. Bu kurguyu nedense çok seviyorum ve yazmak için çok heyecanlanıyorum. Lütfen sizde çok çok sevin. ♥️

Remedy keyifli okumalar diler.

(⌐■_■)–︻╦╤─♥️

°
°
°

Geçmişe ışık tut. Gelecekten göreceğim...

°
°
°

siktir' diye geçirdi Jimin içinden koca bir Siktir hemde. Tarih kitaplarının sayfalarca yazıp yazıp yinede anlatamadığı Kral Min Yoongi. Acımasız Kral Min Yoongi. Yüzlerce insanın kanıyla yıkanan doyumsuz Kral Min Yoongi. Jimin sertçe yutkundu. Sıçtım dedi içinden kesin sıçtım...

Taehyung öylece dönüp kalan arkadaşının koluna dokundu. Jimin ufak bir irkilme yaşadığında Taehyung'un endişe ile bakan gözleri arkadaşını süzdü. "Mini-Jimin biri sorun mu var?" dedi. Jimin derin bir iç çekip başını iki yana salladı. "Y-yok." diyebildi.

Taehyung elbette onu geçiștirdiğini biliyordu. Lakin daha fazla üstüne gitmek istememiști. "Peki, başka sormak istediğin bir şey var mı?" dedi konuyu dağıtmak için. Jimin başını yeniden iki yana sallayıp gözlerini bir tur odada dolaştırdı. "H-hayır. O-odam nerede acaba?" diye sorduğunda Seokjin 'in kaşları çatıldı. "Odan?" dedi şaşırdığını belli eden bir nida ile. "Ne odası Mi-Jimin?"

Jimin elini saçları arasına atıp biraz karıştırdı. Tabi ya ne odası. Eski dönemde ayrı oda diye bir şey yoktu. "Ah şey her neyse. T-Taehyung Taehyungdu değil mi?" dedi ona merakla bakan esmer tenli adama. Esmer usulca kafasını onu onaylarcasına salladı. Jimin yutkundu. "Kıyafet verebilir misin? Üstümdekiler biraz şey-" dediğinde Taehyung tebessüm edip beklemeden ayağa kalktı. "Ah tabi gel benimle." dedi samimiyetle.

Jimin ayağa kalkıp yürümeye başlayan esmer tenlinin hemen ardından paytak paykat ilerliyordu. Yerde üç tane yer yatağı bulunan odaya girdiklerinde Jimin bu odayıda hayranlıkla izledi. Esmer tenli kıyafetlerini koydukları yere gidip Jimin için geleneksel kıyafet olan pembe ve gri renkli hanboktan çıkardı. Sarı saçlı arkadaşına pembeyi ve griyi çok yakıştırıyordu. Minie onun için güzeldi.

"Al bakalım. İstersen biraz dolaşırız hım? Bugün tatil günümüz." dedi elinde tuttuğu kıyafeti Jimin'e uzatırken.
"Çok isterim" dedi Jimin uzatılan  kıyafeti teslim alırken kocaman tebessüm etmeyi ihmal etmedi. Geri dönemiyorsa dönene kadar güzel vakit geçirmeliydi. Sonuçta sürekli krallık dönemine ışınlanmıyordu.

Esmer tenli içten bir tebessüm edip az önce oturdukları odaya geçti. Jimin rahat giyinsin diye sürgüyüde ardından çekmişti. Jimin odada tek başına kalır kalmaz eli acele ile beyaz tulumunun cebine gitti. Kimliğini yeniden yoklarken telefonunun yanında olduğunu fark etmişti. Aceleyle tulumun cebinden telefonunu çıkardı. Neyse ki şarjı vardı. Bunu iyi akıl etmişti. Fakat akıl edemediği tek şey sinyal olmayıșıydı. Telefon çekmiyordu. Ki bu durum oldukça doğaldı. 1455 yılından bahsediyoruz! Bu devirde telefon ne arasın?!

Jimin oflayark avucundaki telefonu sıktı. Böyle tahmin etmemişti ki. En azından 2010 yılında olsa iletişim kurabilirdi. Fakat aklına gelen şeyle birlikte bozulan moreli yerine geldi. Fotoğraf çekebilirdi! Evet evet bunu yapabilirdi. Bu yüzden telefonunu açıp kamera simgesine dokundu. Kamera açıldığında Jimin büyükçe bir tebessüm sundu. Çok güzel kamera sorunsuz çalışıyordu!

Jimin fotoğraf çekmeden önce ön kamerasıyla kendini videoya almaya başladı.

"1455 yılından merhaba" dedi fısıldayarak. Bağırmak istiyordu lakin sözde* arkadașları onu daha fazla  deli sansın istemiyordu. "Herkes geleneksel kıyafetler giyip geleneksel evlerde yaşıyor. Ve bu çılgınlık." dedi kamerayı biraz aşağı eğip kıyafetlerini gösterdikten sonra yeniden yüzüne odakladı. "Dizilerde gördüğünüz şeylerin bin katı kadar daha güzel. Keşke herkes gelip görebilse..."