Bu fic biraz komikli biraz tatlış biraz da soft olacak. Ben yazarken salak salak sırıtıyorum sjsjsjs. Bu arada yeni bir yazmaya başladım. Hiç durmuyorum. Yine eski dönemde geçiyor. İmkansız gibi görünen saf bir aşkı anlatacağım. Krallıklar vs var. Sadece ficin ismini yazacağım o bile çok şey ifade ediyor. Dance Without Touch (Dokunmadan Dans et) offf bir ficde aşırı soft bir fic olcak. Biraz hüzünlü biraz tatlı. Ama hangi ship olacak karar veremiyorum. Taekook mu yoksa Yoonmin mi yazmalıyım?
Yorumlarınız için çok çok teşekkür ediyorum. Yazmaya teşvik ediyorsunuz okudukça yazmak için sabırsızlanıyorum. Yazdığım hikayelerin ilgi görmesi, bir şeyler başardığını görmek o kadar güzel hissetiriyor ki. Dün Sinlessın yorumlarına yetişemedim o bile o kadar güzeldi ki. Geçen sene bir iki yorum için yalvarırken şimdi onca yoruma yetişememek çok şey başardığımı hissettirdi. Bir bölüme maksimum iki yorum gelirken şimdi ben sizden yorum istemeden üç yüzleri așıyoruz. Cevapsız bıraktığım yorumlar varsa da kusuruma bakmayın muhtemelen bildirim yerinde görememişimdir. Hepinizi çok seviyorum 🤟🏻
Remedy keyifli okumalar diler.
(⌐■_■)–︻╦╤─♥️
°
°
°Bir varmış
Bir yokmuş°
°
°Kadın önde Jimin arkasında Kralın odasının, büyük kapının, önünde durduklarında Kadın tepsiyi çocuğa uzattı. Yüzünde büyük bir gülümseme yer edinirken gözleri minnet dolu bakıyordu. "Cheonwoo ben." dedi Jimin gerginlkle yutkunup tebessüm etti. "J-Jimin" dediğinde genç kadın bu defa dişlerini göstererek gülümsedi.
"Çok çok menun oldum Jiminssi. Adımı sakın unutma. Unutma ki bu yaptığın iyiliğin karşılıksız kalmasın. Borçlandım sana." dedi ve Jimin'in omzuna yavaşça iki defa vurup koştura koştura uzaklaştı.
Elindeki tepsiyle zümrüt yeşili irisleri öylece büyük kapının önünde bir taş zemine birde tepsiye bakıyordu. En sonunda ciğerlerine derin bir cesaret nefesi çekip kapının iki yanında bekleyen subaylara içtenlikle tebessüm etti. "Kralın kahvaltısını getirdim. Kapıyı açarsanız gireceğim" dedi. Subaylardan biri Jimin'i baştan aşağı süzdü. Ardından çatılı kaşları ile yanındaki subaya döndü. "Eunwoo getirmiyor muydu Kralın yemeğini?" diye sordu şüpheci bir tavırla. Önündeki güzel çocuğu ilk defa gördüğüne yemin edebilirdi.
"Ince hastalığa yakalanmış. Ișitmedin mi? Kurtulmaz diyorlar" diye yanıtladığında subayın gözü şaşkınlıkla kocaman açıldı. Subay ișittiği şeye şaşırırken Jimin sağ ayağını memnuniyetsizce yere vurup ofladı. "Kapıyı açacak mısınız?" diye sordu sabırsız bir tavırla zira elindeki tepsi her saniye biraz daha ağırlaşıyordu.
Solda kalan uzun subay önündeki çocuğa üstten bakıp ardından kapıyı üç kez tıklayarak içeri girdi. Kral üstüne kıyafetinin son parçasınıda geçirip kuşağını bağladıktan sonra aynadan gelen kişiye baktı göz ucuyla. "Kahvaltınız geldi Kral hazretleri" dedi elleri önünde bağlı başı yere eğik duruyor ve soğuk soğuk ecel terleri döküyordu. Belkide dördüncü yılıydı bu işte lakin sanki ilkmişcesine çekiliyordu kraldan. "Girsin" dedi Kral fütursuz bir şekilde.
Subay aldığı cevapla geri geri yürüyerek odadan çıktı. Açık kapıyı eli ile işaret ederek çocuğun gözlerine baktı. "Geç" dedi. Jimin aldığı komut ile tepsiyi sıkıca tutarak açık kapıdan içeriye girdi. Büyük kapı subaylar tarafından hemen ardından kapanırken tepsiyi koymak için zümrüt yeşili irisleri bir yer aradı. Bir an önce teslim edip gidecekti! Gidip makinasını tamir edecekti bir an önce!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds ¦ Yoonmin ✔️
Ficção HistóricaBilim insanı Park Jimin uzun uğraşlar sonucu icat ettikleri zaman makinesi ile geçmişe gitmek adına gönüllülerden oldu fakat zaman makinesine girilen yanlış tarih ve arıza sonucu Park Jimin 1400lü yıllarda en zalim kralın hüküm sürdüğü zaman gitti. ...