Gidişini izlemek

86 1 0
                                    

Ben kanka nın etkisini üzerimden atmaya uğraşırken Eren yine konuşmaya başladı

"Cemre seninle çok önemli birşey konuşmam lazım yürüyelim mi biraz ?" Dedi. Önemli bişey derken? Acaba evlenme teklifimi etcek !!! Hemen kalktım ve yanına geçtim. Ağır adımlarla yürürken bahçede bir ağacın altında durdu ve bana döndü.

"Şeyma'nın sevgilisi var mı?"

"Ne yapacaksın ki ? noldu ki ? niye ki ?"

"Çıkma teklifi edeceğim"

Ağaca tutundum. Eğer tutunmasam yere düşebilirdim. Yaşaran gözlerimle Eren'e baktım.

"Ağlıyor musun sen?"

"Yok ya ne ağlayacağım sadece gözüme bişe kaçtı diyeceğim de ne olduğunu çözemedim" dedim her zaman ki saçma tavırlarımla.

"Neyse öğrenince haber verirsin" dedi ve uzaklaştı.

Yere çöktüm. Bacaklarım vücudumu daha fazla taşıyamazdı. Gözlerim acım ve Aşkınla oluşan gözyaşlarıyla doluydu. Dışarı çıkıp elmacık kemiklerimden aşağıya yavaş yavaş süzüldü. Önümde yeni model New blance larla biri belirdi. Kafamı kaldırdım. yüzde yüz akan rimellerimi kâle almadan kalktım ayağa.

"İyi misin Cemre ?"

"Sence iyi miyim"

"Değilsin. Noldu anlatmak ister misin?"

Ne diyecektim şimdi ben buna. Canım kusura bakma aşık olduğum çocuk seni seviyormuş da ondan ağladım biraz. Şu an beni rahatlatacak tek şey seni çıktığın yere geri sokmak, annen hatasını anlayıp kürtaj yaptırır eminim...

Hiç birşey söylemeden gittim. Çantamdan çıkardığım selpak ve aynayla yüzümü temizledim. O tiple korku filminde baş rolü kapabilirdim. Telefonumu aldım ve Betül 'e ödemeli attım. Kontörüm var ama onun araması varken neden benim gitsin ki(!) İki dakika sonra aradı.

"Nerdesin?"

"Sınıftayım asıl sen nerdesin?"

"Girişteyim gel hemen"

"Noldu?"

Ebenin nikahı oldu Betül gel işte bir kerede sorma"

Telefonu kapatıp bekçi kulübesine yaslandım. Hala bunun bir rüya olmasını umarak kolumu ısırdım.

"Aa acıdı"

"Kızım manyak mısın niye kendini ısırıyorsun"

"Selim siktir git başımdan."

"Şizofren ya"

"Ne bakıyorsun? Hiç mi kendini ısıran görmedin" dedim. Betül geldi onlara doğru giderken olanları anlattım. Eve vardığımızda hemen çantamı attım kafamı yastığa gömüp koltuğa uzandım. Zaten bir kaç saat sonra ağlayarak uyuyakaldığımı farkettim.

Sabaha karşı 5 gibi uyandım. İş yerine gitmek için hazırlandım. Betül'ün yanına gittiğimde fosur fosur uyuyordu. İnsan kankasını teselli eder bizimkinde tık yok.

Kaçırdığım iki otobüsten sonra iş yerine vardığımda patronum eli belinde ayağını ritmik bir sırayla yere vurarak

"Saatin kaç olduğunu farkında mısın" dedi.

"Özür dilerim Sadettin bey. Bir daha olmayacak" diyip içeri girdim önlüğümü giyip işe koyuldum. Her zaman ki sıkıcı ve rutin işlerimi yaparken saatler geçmek bilmedi. Aklımda hep Eren vardı ve o Şeyma sürtüğü.

"Garson"

Olamaz! Cenk bana sesleniyordu. Bana asılan ama benim pas vermediğim, yakışıklı ama benim sevmediğim çocuk cenk. Tamam yakışıklı karizmatik sempatik seksi olabilir ama ben Eren i seviyorum. Oha lan ben bunu niye sevmedim.

"Buyrun ne istemiştiniz"

"Cemre neden beni görmezden geliyorsun?"

"Ne istiyorsun Cenk?"

"Neyse ya boşver gidiyorum ben."

Off yine aynı şey oldu. Bu gidişle müşteri kaçırmaktan dolayı işten atılacaktım. O gün aksiyonsuz bir şekilde devam etti ve çok şükür ki eve gitme vakti geldi. Patron beni yanına çağırdı ve tazminatımı alıp işten ayrılmam gerektiğini söyledi.

"Neden?"

"Senin sapık arkadaşın dükkanı basıp duruyor yeter artık"

"Bunda benim suçum ne?"

"Seni burada istemiyorum."

"Seni Lanet olası pezevenk. Ben sanki çok meraklıydım sana" dedim ve muhasebe bölümüne gidip tazminatımı aldım. Sonra patronun karşısına geçtim tekrar.

"Sen beni kovamazsın ben istifa ediyorum seni yaşlı bunak bıktım zaten senin zorbalıklarından" dedim ve gönül rahatlığıyla çıktım dışarı. Hayatımda yolunda olan tek şey işimdi ama artık o da yoktu. Eren de yoktu zaten. 22 yaşında olmanın verdiği rahatlıkla gidip kırmızı tuborg lar aldım ve deniz kenarına gittim. Bursanın yeşilliğini bütünleyen mavi sulara baktım. İçtim içtim içtim ve bolca küfür ettim bağırdım çağırdım. İlk yarım saatten sonra kafayı bulmuştum. Abimin telefonuma koyduğu iğrenç melodi çalıyordu. Telefonu çıkardım ekranda yazanı okumaya çalıştım ama her harften 4-5 tane gördüğüm için okuyamıyordum.

"Alo"

"Cemre nerdesin"

"Denizdeyimm. Senden naber"

"Ne denizi be manyak napıyorsun orda"

Telefonu kapattım. Farkında olmadan akıyordu yaşlar gözümden Düden Şelalesi gibi. Ayağa kalktım. Filmlerde olduğu gibi karaya vuran dalgaları dinlemek için gözümü kapattım. Artık herşeyden bıktım. Bir adım ileri attım. Eren'i düşündüm son kez ve bir adım daha attım. Tam kollarımı açıp kendimi derin sulara bırakacakken sevgi dolu bir el belini kavrayıp beni kendine doğru çekti. Kim olduğunu bilmiyordum zaten başım dönüyordu. Sonrada bayılırım zaten...

aşktan vazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin