"Ahh belim kırıldı"
Kafamı kaldırıp tavanı temizlemeye çalışan jungkooka baktım. Bende duşa kabinin kapılarını silmeye çalışıyordum. Neredeyse 1 saati aşkın süredir banyoyu siyah sudan temizlemeye çalışıyorduk. İkimizde birbirimize tek kelime etmemiştik. Sadece jungkook arada bi belim ağrıyo kafam ağrıyo diyip mızmızlanıyordu.
"Hep senin yüzünden jimin "
Şaşkınlıkla jungkooka baktım. Benim yüzümden öylemiydi?
"Jungkook suçu başkalarında arama huyundan vazgeç artık biraz yaşına göre olgun davran"
Jungkook elinde ki bezi bırakarak kafasını sağa sola doğru oynatarak belini rahatlamaya çalışıyordu.
"Bunu bana her boka ağlayan birinin söylemesi fazla ironik "
Birde utanmadan bunu diyip sırıtıyordu. Onunla laf dalaşına girmeyecektim. Çünkü hala temizlemem gereken bir banyo vardı.
"Noldu sustun bi an"
Şuan jungkook tüm işini bırakmış ve benimle uğraşmayı seçmişti. Tanrım cidden hala velet gibi davranıyordu.
"Jungkook lütfen bırakta hemen temizleyelim şurayı"
Omuz silkip eline tekrardan bezi almıştı. Ve ben birazdan açlıktan ölecektim.
Sonunda heryeri tertemiz yapabilmiştik fakat bende, jungkookta mahvolmuştuk. Şuan Kılımı kıpırdatacak halim yoktu.
Jungkooka baktığımda yaslandığı koltukta uyuklaya kaldığını gördüm. Gün boyunca okulda uyumuştu zaten birde burda keyif çatıyordu.Fakat uyurken fazla masum duruyordu. Onu hiç tanımayan biri masum ve tatlı biri olduğunu düşünebilirdi. Fakat o kötü olmayı seçmişti. İnsanlara bir çöp gibi davranmayı seçmişti. Onu bu hale getiren bazı sebepler mi vardı acaba? Çünkü hiç kimse sebepsiz yere bu denli kalpsiz olmazdı.
Belkide sadece, ailesi onu çok fazla şımartarak büyütmüştü.
Acıktığım karnımı doyurmam lazımdı artık. Hem jungkookta acıkmış olmalıydı. Onu izlemeyi kesip direk mutfağa gittim. Tek yapabildiğim şey ramendi zaten o yüzden iki tane rameni dolaptan çıkardım.
Sonunda yemekler hazır olduğunda ramenleri kaseye koyup içeri doğru ilerledim. Jungkook hala mışıl mışıl uyuyordu. Annem ise nereye gittiyse hala gelmemişti.
"Kalk hadi uykucu"
Seslenmeme rağmen hala uyuyordu.
"Hayır anlamıyorum ki okulda bile kafanı kaldırmadan aralıksız uyudun nasıl hala uykun olabiliyor hayret ediyorum"
Hala bir tepki vermeden öylece uzandığı koltukta yatıyordu.
Lan acaba ölmüş yada bayılmış mıydı?
Yanına gidip nefes alıyor mu diye kontrol ettiğimde hala nefes alıyordu.
Bu kezde kolunu dürttüm."Jungkook uyan hadi acıkmışsındır"
Sonunda beyefendi gözlerini açma zahmetinde bulunmuştu. Yavaşça açtığı uykulu gözlerini bir süre etrafta gezdirdi. Ardından ise yerinde doğruldu.
"Yine mi uyuyakaldım?"
Yeni uyandığı için sesi çatallı çıkıyordu. Evet anlamında başımı salladım. Ve artık açlıktan bayılacak noktaya geldiğim için yemeğimi yemeye başladım.
"Hadi gel sende ye"
Jungkook bir süre yaptığım ramene bakıp durdu. Ne bakıyordu ki aval aval?
"Sen şimdi bunun içine zehir falan atmışsındır "
Bu sefer o iğrenç şakalarından yapmıyordu. Gayet ciddi bir şekilde söylemişti bunu.
Hah benim işim gücüm yoktu ve jungkook beyi zehirleyecektim öylemi.
Cidden bu çocuğun psikolojik sıkıntıları olmalıydı."Asıl onu ben değil sen yaparsın nasılsa iyi biliyosun bu işleri"
Umursamamaya çalışarak yemeğimi yemeye devam ettim çünkü jungkook artık ciddiye alacağım bir insan değildi.
Tüm hata bendeydi zaten. Neden hala onu düşünüyordum ki?"Bana bak jimin bu aralar haddini ne kadar aştığının farkında mısın?
Sırf birden kedini değiştirip okulun gözdesi oldun diye havalara girme
Çünkü sen hala o ezik jiminsin."Neden tam şuan onu evden kovmuyordum ki.
Artık bu çocuk sinir sistemimi de bozmuştu. Elimde tuttuğum çubukları sinirle sıktım. Birde utanmadan hala konuşuyordu."Sen cidden hayatımda gördüğüm en iğrenç en pis insansın jungkook
biraz utanman ve gururun olsaydı bari. Kendini herkesten üstün görerek biryere varamazsın. Sadece kendini daha da rezil biri haline getirirsin"Yine sinirlerime hakim olamamış ve yılardır içimde tuttuğum her şeyi jungkookun yüzüne vuruyordum. O ise sadece susmuştu. Kendini güçlü sanıyordu fakat onunda hassas noktaları vardı biliyordum.
"Hani bana ailene acıyorum demiştin ya jungkook"
Jungkook aşağı eğdiği kafasını birden kaldırmıştı ve o an göz göze gelmiştik. Gözlerinde çok garip bir ifade vardı.
Sinir, üzüntü , pişmanlık...?
Hepsi bir arada gibiydi."İşte bende en çok senin ailene acıyorum. Senin gibi bir hata yaptıkları için pişman olmalılar."
"Sus artık"
Kısık çıkan sesiyle susmamı söylüyordu fakat susmayacaktım.
"Ama en büyük hata da ailende jungkook. Sana biraz olsun terbiye verselerdi emin ol bu halde olmazdın"
"Sus artık"
" merak ediyorum da annenim yüzüne nasıl bakabiliyorsun? Eminim hiç bir zaman seninle gurur duymamıştır."
Jungkook birden sinirle bağırmıştı. Lakin artık bu bağırmaları boşunaydı. Ben ona sadece gerçekleri söylüyordum. O ise gerçekleri kabul edemeyecek kadar çocuktu.
Koltuktan kalkıp çantasını aldı ve kapıya doğru ilerlerdi. İşte işine gelmeyince de kaçıyordu.
Kapıdan çıkarken ise son kez gözlerinin dolu olduğunu görmüştüm.
Ve kapıyı büyük bir hızla kapatarak evi terk etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOSER//JİKOOK
FanfictionSürekli dış görünüşü yüzünden zorbalık gören jimin artık değişmeye karar verir.