23

1.2K 76 15
                                    

Elimde ki telefona son kez baktım.
Sanırım doğru adrese gelmiştim.

Şuan karşımda tüm ihtişamıyla jungkookun yaşadığı ev duruyordu. 2 yada 3 katlı olmalıydı. Bir villadan ziyade bir malikaneye benziyordu.

İlk defa böyle bir eve girmenin verdiği heyecanla zile bastım.
Bir hizmetçinin açmasını bekliyordum fakat kapıyı açan kişi, jungkooktu.
Yeni duştan çıkmış gibi saçları ıslaktı.
İçeri geçmem için biraz geriye çekildi.

"Hoşgeldin"

Sesi bana karşı çok soğuk çıkıyordu.
Artık benimle uğraşmıyordu. Bu güzeldi fakat böyle soğuk ve mesefeli yaklaşmasını da istemiyordum.

Aylar önce jungkooktan delicesine nefret eden park jimine ne olmuştu?

Aklımda ki sinir bozucu düşünceleri silip içeri girdim.
Ev beklediğimden daha da büyüktü.
Karşımda kocaman bir salon vardı.
Salona bağlı bir mutfak. Ve yukarı katlara çıkan haşmetli merdivenler.

Ben dalgın bir şekilde evi incelerken jungkookun hafiften güldüğünü gördüm.
Sanırım tepkime gülüyordu.

"Bu ev çok büyük"

Jungkookta başını onaylar bir şekilde salladı.
"Evet çok büyük"

Bir süre daha evi inceledim. Duvarlarda asılı olan tabloları ve süsleri. Herşey parlıyor gibiydi. Acaba burda yaşamak nasıl hissettiriyordu?

"Annen çok zevkli olmalı duvarda ki tablolara bakılırsa"

Jungkook kafasını çevirip bir süre duvarsa düzenli bir şekilde asılı olan tabloları inceledi.
"Yaa hiç sorma çok zevklidir"

Sanırım annesinden pek hoşlanmıyordu.
Ya da ben onun her hareketine takılıp kendi kendime senaryolar üretiyordum.

"Neyse odama geçelim biz
bugün evde kimse olmayacak zaten"

Jungkooku kafamla onaylayıp onu takip ettim. Yukarı kata çıkmıştık fakat bir merdiven daha vardı. O merdiveni de çıktıktan sonra sadece bir odası olan bir koridorda geldik. Ne kadar güzeldi. Kendi katında bir odası vardı. İster istemez özenmiştim. Benim odam çok sıradan ve küçüktü. Fakat jungkookun odasını görmemle kendi odama şükür etmiştim.

Oda çok büyüktü fakat çok sıkıcıydı. Sadece bir yatak bir çalışma masası birde kıyafet dolabı vardı. Onun dışında oda neredeyse bomboştu. Duvarlar full siyaha boyanmış bir haldeydi.
Girer girmez bilene içim daralmıştı.

Bu şahane evin yanında jungkookun odası çok sönük kalmıştı. Jungkooku daha zevkli biri sanmıştım oysa ki.

"Sen otur jimin ben bir kaç atıştırmalık şey getireyim."

Yüzüme bile bakmadan odadan çıktı.
Bu günlerde çok soğuktu. Konuşması, bakışları...
Ve ister istemez bu moralimi bozmuştu.

Jungkooku beklerken son kez bu sıkıcı oda da göz gezdirdim. Hemen yatağın yanında ki komodin de bir fotoraf duruyordu.
Yaklaştığımda bunun jungkookun küçüklüğü olduğunu hemen anlamıştım. Çok tatlı gözüküyordu ve neredeyse hala aynıydı. Yanında ise çok güzel bir kadın vardı. İkisi birlikte çok mutlu gözüküyorlardı.
Bu güzel kadın eminim annesiydi. Acaba şuan da hala bu kadar güzelmiydi? Annesini görmeyi çok isterdim. Fakat bana evde kimsenin olmayacağını söylemişti.

"Neye bakıyorsun?"

Arkamdan gelen sesle irkilmiştim. Jungkook elinde ki tepsiyi masaya bıraktı. Ve yanıma geldi. Oda benim gibi resmi incelemeye başladı.

"Annen mi?"

"Evet"

ben jungkooku o ise resmi izliyordu.
Neden bu kadar dalmıştı ki bu resme anlamamıştım.

"Çok güzel bir kadın eminim hala da güzeldir"

O an jungkookun gözlerinin dolduğunu gördüm. Tanrım yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Evet çok güzeldir benim annem"
Jungkook şuan dokunsam ağlayacak gibiydi.
Acaba annesiyle bir sorunu falan mı vardı.

"Jungkook iyi misin?"

Cevap vermedi ve uzun süredir öylece baktığı fotoğraftan gözlerini çekti.
Gözünden bir iki damla yaş aktığını gördüm. Fakat hızlıca arkasını dönüp gözlerini sildi.

Neden birden böyle olmuştu?

"O öldü jimin"

Duyduğum cümleyle neye uğraşımı şaşırdım. Annesinin öldüğünü söylüyordu.
İyi de nasıl? Ben hep onu bir annesi var diye biliyordum. Okulda ki kimseden de duymamıştım annesinin öldüğünü.

"Ne"

Sadece ağzımdan çıkabilen tek cümle buydu. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

Jungkook kendini yatağa attı ve uzandı. Hala gözleri doluydu.

"Ben daha 12 yaşındayken öldü. Ondan sonra da üvey annem oldu zaten o günden beri de hayatım iğrenç bir hal aldı. Sana bunları neden anlatıyorum bilmiyorum ama lütfen aramızda kalsın"

Duyduklarım ile iyice şok olmuştum. Neden hayatı iğrenç bir hal almıştı? Yoksa Üvey annesi ona kötü mü davranıyordu.

Biraz teselli olmak için jungkookun yanına uzandım. Elleriyle gözlerini kapatmıştı.
Yanımda ağlamaktan utanıyordu.

"Jungkook özür dilerim bilmiyordum."

Kafamı uzatıp fotorafa tekrardan baktım.
İkisi o kadar mutluydu ki
Şuan kendi annemi kaybetmiş gibi üzülüyordum.

"Üvey annen sana nasıl davranıyor peki?"

Jungkook sinirle güldü.

"Tahmin bile etmek istemezsin"

Bu beni iyice meraklanırıyordu.
Jungkooku bu hale getiren üvey annesi olabilir miydi?

"İstersen anlat bana"
Jungkook dolu gözleriyle gözlerimin içine baktı. Anlatmak istiyordu fakat deli gibi korkuyordu. İçini dökmeye çok ihtiyacı var gibiydi.

"Çocukluğumu elimden aldı o benim.
Babam annemi o kadınla aldattı.
Ben gördüm onları. Daha küçüktüm. Çok küçük. İnanmak istemedim fakat yapmışlardı. Sonra aniden annemin ölüm haberi geldi. Nasıl hissettiğimi tahmin edebilir misin?
Kendimi öldürmek istedim. Tanrı güzeller güzelli annemi benden öylece alıp gitmişti.
Ardından o pislik kadın babamla evlendi.
Düşünebiliyor musun babam annemin yasını bile tutmadan evlendi o kadınla.
Sonra babam hep yurt dışına gitti iş için. O kadın beni her gün dövdü. Eziyet etti. İşkence etti.
Taciz etti jimin beni taciz.
İnanamadım birdenbire hayatımın böylece kararmasına inanamadım. O adi kadın beni hep tehtid etti. Hep baskı uyguladı. Bu evden nefret ettim. Babamdan nefret ettim.
Kimseye güvenemedim. İçimde kopan bu fırtınaları dışarı yansıtmamaya çalıştım.
Beni seven bir babam olmamıştı annem zaten yoktu o yüzden ben başkalarının sevgisine muhtaç kaldım.
İlgi odağı olmak istedim. Beni güçlü sansınlar istedim. Fakat gün geçtikçe o kadına benzediğimi fark ettim.
Bu sefer de kendimden nefret etmeye başladım.
Gözümü her kapadığımda geçmişte yaşadıklarım geliyor aklıma.
Her gün düşüncelere dalıyorum.
Uyursam geçer sanıyorum. Sigara acılarımı dindirir sanıyorum. Fakat olmuyor.
Ben gerçekten yoruldum."

Jungkookun ağlaya ağlaya anlattıklarını duyunca benim de gözlerim dolmuştu.

Bu söylediği şeyleri yaşamış olduğuna inanamıyordum. Bu gerçekten çok kötüydü.
Onu nedense çok iyi anlıyordum.

Daha fazla dayanamadım ve dudaklarımı jungkookun dudaklarına bastırdım.

LOSER//JİKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin