Rüya

3 2 0
                                    

Yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayınn <3



Söyle bana kahramanım? Neredesin?

Bu zaman'a kadar hep bu yaşadığım hayattan kurtulmak istedim ama yapamadım. Kendi kafamda çözümler kurmak istedim, hep kendim halletmeye çalıştım. Annem'le bu çıkmazdan çıkmak için planlar yaptım. Bir el uzansın istedim, her şey bitti artık özgürsün densin istedim. Ruhun artık özgür densin istedim. Hiç unutmam 4. sınıftayım öğretmenimiz "Çocuklar veli toplantısı var, ailelerinizi çağırmayı unutmayın." Demişti. Okuldan çıkıp eve gittiğimde babam'a söyleyecektim fakat korkuyordum. Tersleyeceğinden, kıracağından, vuracağından korkuyordum. Tahmin ettiğim gibi de olmuştu aslında. "Okuyup ne olacaksın, dünya'yı mı kurtaracaksın?" Deyip vurduğunda annem kızı bırak diye çığlıklar atıyordu. Ne ben kendimi kurtarabildim, ne de annemi.

Tüm acılar geçer sanmıştım, annem'in dediği gibi sabretmiştim ve hâlâ sabrediyordum. Ne için? Neden? Sabrettiğimi bilmiyorum ama sabretmeye devam ediyordum.

Tüm kızların kahramanları babalarıdır değil mi? Benim kahramanım yok. Babam benim kahramanım olacak kadar sevmiyordu, değer vermiyordu bana. Hep bir kahramanım olsun istemiştim, olmadı. Kendi kendimin kahramanı olmak istemiştim, yapamadım. Kendimi karanlıktan tutup çıkarmaya çalışmıştım, başaramadım. Ama ne oldu biliyor musunuz? Karanlığı sevmeye başladım. Eskiden karanlıktan ne kadar çok korkuyorsam şimdi karanlığı o kadar çok seviyorum. Ya kendimi güçlüyüm diye kandırıyorum, ya da gerçekten güçlüyüm.

Kapıdan gelen tanıdığım sesle gözlerimi duvardan ayırıp kapıya baktım. Emir'di. Elinde iki bardak kahveyle gelip yanıma oturdu, birini elime verdi.

Hiç bir şey demedim, hiç bir şey demedi. Ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü gördüklerimin karşısında şok olmuştum.

Sonra sessizliği bozdum.

"Benden ayrılabilirmişsin artık. Babam öldü, öldürdüm. Bir şey olursa da babana söyleyecekmişsin, öyle dedi." Dedim tok bir sesle.

Anlam vermeye çalışır gibi suratıma baktı. Daha fazla bilmiyor gibi yapmasına tahammül edemeyip telefon'u eline uzattım, aldı. Babasından gelen mesajı gördü mahçup ve pişman şekilde gözlerini bana çevirdi.

"Sana bir açıklama borçluyum."

"Bundan sonra sen de açıklamaların da umrumda değil. Açıklamalarını bana değil babana yap. Yarın babam'ın cenazesi var, iki gün sonra da annem'in mahkemesi var. Bunları da söylersin." Bu cümleleri kurarken gözlerim dolmak üzereydi.

"Ayla, lütfen sözümü kesmeden beni dinle. Sonra ne istersen onu yapacağım söz veriyorum sana."

Bir şey demedim, tepki vermedim. Gözlerim duvarı izlemeye devam etti.

"Öncelikle senden çok özür dilerim seni sevmeden seninle çıktığım için."

Emir bunu söylüyor muydu gerçekten? Gözlerim doluyordu işte Allah kahretsin.

"Baban'ın babama borcu vardı. Neden almış? Ne kadar almış inan bana o kadarını bilmiyorum. Geri de ödeyememiş borcunu. Babam ise 1 hafta süre vermiş eğer borcunu ödemezse onu öldüreceğini söylemiş. Baban da veremeyince babam'a seni sundu. Kızımı vereyim borcum kapansın demiş. Babam'ın planı ise seninle beni evlendirmekti. Fakir kızla zengin erkek meseleleri işte bilirsin. Babam tüm Türkiye'nin gözlerini üzerine toplamak istediği için böyle bir çözüm buldu pek de çözüm denilemez aslında. Sonra zorla da olsa senin hayatına girmemi, seninle çıkmamı yoksa bir daha yüzünü göremeyeceğimi söyledi. Benim de bir ilişkim vardı Ayla, yapmak istemiyordum. Ne ilişkimi bitirmek ne de senin duygularınla oynamak istiyordum ama mecbur kalmıştım yapacak başka bir şeyim yoktu. Babam beni de tehdit ediyordu. Sonra babanı öldürdün tabi ki bu aramızda kalacak bunu senin yaptığını babam'a bile söylemeyeceğim. Ben sır tutarım Ayla. İstemeyerek de olsa hayatına girdim, duygularınla oynadım, çok saçma bir ortamda bu durumda sana gerçekleri  söylemek çok üzüyor beni Ayla. Özür dilerim yaptığım her şeyden. İstersen hayatından çıkıp giderim."

Babam'ı öldürdüğümü kimseye söylemeyecek miydi? Dalga mı geçiyordu bu? Kafayı yemek üzereydim. İstersen git eline mikrofon al tüm ülkeye söyle. Ayrıca istersen hayatından çıkıp giderim mi? Ne saçmalıyordu bu? Hayatımda kalacağını falan mı sanıyordu? Şu dört duvar arasında kafayı yiyecektim. Ne diyeceğimi de bilmiyordum. Bundan sonra ne yapacağımı, nereye gideceğimi de bilmiyordum. 22 yaşına gelmiştim ama ayaklarımın üstünde duracağımı sanmıyordum. Hayatımda artık ne Annem ne de Emir vardı. Nereden baksan boktan bir hayat.

"Siktir git hayatımdan." Dedim gözyaşlarımı silerek.

Bir şey demedi öyleye yanımdan kalkıp gitti. Nereye gitti bilmiyorum bu saatten sonra da umrumda değil.

Tek düşündüğüm şey annem'in mahkemede alacağı ceza ve buradan sonra nereye gideceğim, ne yapacağımdı. O eve gitmek istemiyordum. Yerde o adam'ın kanlarını görmek istemiyordum.

...

Saatler sonra annem'i götürdüler, ağladım. Saatlerce oturduğum yerde ağladım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama başka çarem olmadığı için arkadaşımı aradım. Size söyledim mi bilmiyorum ama evet benim de bir arkadaşım var. Çocukluk arkadaşım. Yaşadığım her şeyi, babam'ın nasıl biri olduğunu öğrendiğinde beni bırakmayan her zaman yanımda olan tek kişi.

Orada kalacaktım bir kaç gün. Sonra ne yapardım bilmiyorum. İstemeye istemeye de olsa evimize gidip kıyafetlerimi toplayıp bir valize koydum. Alacaklarımı alıp evden çıktıktan sonra arkadaşım'a geldim. Tek başına yaşıyordu ama sevgilisi vardı arada o gelip gidiyordu. Fazla rahatsız etmek istemediğim için yarın ev aramaya başlayacaktım.

"Kahve içer misin?" Dedi dolu gözlerle bana bakan Sahra.

Ona olan biten her şeyi anlatmıştım. Dinlerken gözleri dolmuştu bir de ben onları yaşadım. Dinlerken gözleri dolan biri yaşadıklarımı yaşasa ne yapardı? Ayakta durabilir miydi?

"İçerim güzelim."

"Tamam yapıp geliyorum. Üşürsen şuradan battaniye alabilirsin." Dedi dolabı göstererek. Ben ise başımı sallamakla yetindim.

Balkon'da oturmuş atıştıran yağmur'u izliyordum. Sahra bir kaç dakika sonra elinde kahvelerle gelip yanıma oturdu. Kahvemi aldığım an konuşmaya başladı.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Hissetmiyorum. Bu zaman'a kadar ruhsuz gibi yaşadım, herkesten kaçmak istedim. Kimsenin yüzünü görmemek istedim. Biri bana elini uzattığında vuracak sanıp kendimi geri çekmek yordu beni Sahra. Her şeyi içime atmak, kendi kendimin kahramanı olmaya çalışmak yordu beni. Kendimi bir çıkmazda hissediyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum, tek istediğim yağan yağmur'un altında dizlerimin üstüne oturup saatlerce ağlamak. Çok doldum, ruhum o kadar dolu ki boş sanıyorum."

Sessiz kalmakla yetindi. Bir şey demedi ben de tek kelime dahi etmedim. Öylece yağan yağmuru izledik.

Gözlerimi açtığımda sehpa'nın üzerine koyduğum telefonu aldım saat'e baktım. Saat 11.30'du. Sahra üzerime battaniye örtmüş yanıma da bir not bırakmıştı.

"Prenses benim çok uykum geldi uyumaya gittim. Seni uyandırmak istemedim. Koridor'un sonundaki ilk odayı sana hazırladım. İyi uykular prenses."

Sahra bana çocukluğumuzdan beri hep prenses derdi. Babam'ın söylemediklerini söyler gibi.

Notu okuduktan sonra yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Üzerimdeki battaniyeyi katlayıp kenara koyduktan sonra Sahra'nın benim için hazırladığı odaya gittim. Kendimi yatağa atar atmaz uyumuşum.

Uzun zamandır rüya görmüyordum ama o gece ilk defa görmüştüm. O babam olacak adam'ı görmüştüm özür diliyordu benden. Rüyamda bile sinirimi bozmayı başarıyor. Sonra bir ses duydum, bu bir gitar sesiydi. Kim çalıyor olabilirdi ki? Birden şarkı söylemeye başladı.

Böyle diyordu şarkı;

"Öyle kolay aşık olmam.
Ama senin ayrı bir havan var..."

Ben küçüklüğümden beri her şeyde bir anlam, bir sebep aradım. Babam'ın annemle beni dövmesinde bile sebep aradım. Neden yaşadığımı bile sorguladığımı hatırlarım. Aşık oldum yine sebep aradım. Gerçekten bir insan neden aşık olur? Sebebi var mıdır? Gözlerine baktığımızda, ellerini tuttuğumuzda kalbimiz neden küt küt atar? Bir sebebi var mı? Her şeyin bir anlamı var mı?

Bence var. Her şeyin bir sebebi vardır. Bu rüya'nın da bir anlamı var.

Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin