Gündoğumu

2 2 0
                                    

Yukarıdaki şarkıyı size bırakıyorum<3


Bu yoldan dönüş var mı? Kalbimizin kırıklarını toplayabilecek miyiz? Peki o kırıkları birleştirebilecek miyiz? İzi kalır mı? Her yaranın ilacı olduğu gibi, izi de vardır.

Saatlerdir deniz kenarında oturmuş sohbet ediyorduk. Az da olsa kendimizi toparlamıştık. Kırmızı gözlerimizden ve kıpkırmızı burnumuzdan eser yoktu. Hıçkırıklarımız susmuştu. Biz ise deniz kenarında yaklaşık bir saat önce duran yağmur'un kokusunu içimize çekiyorduk.

Toprak kokusu o Ayla.

Gözlerimi Kıvanç'a çevirdiğimde beni izlediğini fark ettim.

Kalbinin sesini duyacak Ayla, sakin.

Gözlerini gözlerimden ayırmadan konuşmaya başladı.

"Bir gün dayanamayıp babam'a annemi aldatıp aldatmadığını sordum. Vurmuştu, bağırmıştı, çağırmıştı. Ama en sonunda aldattım demişti. Annem'i aldattığı kadının benim yaşlarımda bir kızının olduğunu söylemişti. Benimle arkadaş olabileceğini söylemişti." Dedi dolu gözleriyle.

Yutkunup devam etti.

"Şerefsiz'in önde gideni." Deyip gözlerini deniz'e çevirdi.

Kafamı omzuna koydum. Bir kaç dakika deniz'i izledikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Kızın adı, Aylaymış. Senin ismini her söylediğimde değişik hissediyorum, değişik oluyorum. Aklıma o geliyor." Dedi titreyen sesiyle.

Kafam'ı kaldırıp ona baktığımda gözünden bir kaç damla yaş aktığını gördüm. Ellerimle gözyaşlarını silip sıkıca sarıldım, o da sarıldı. Saçlarımı kokladı, okşadı. Ben de kokusunu içime çektim. Çektikçe huzur buldum.

Burnun bayram ediyor Ayla.

Uzaklaşıp gözlerime baktı. Gözlerimi izledi, bir şey demeden gözlerimi izledi. Ben de gözlerimi ayrımadan gözlerine baktım. Ensesini kaşıyıp gözlerini kaçırdı.

Utandı gözlerini yediğim.

"Üşüdüysen gidelim" dedi.

Üşümemiştim. Hava da aydınlanmak üzereydi. Gündoğumunu izlemek fena olmazdı aslında.

Hayır anlamında kafamı salladım. "Hava birazdan aydınlayacak. Gündoğumunu izleyip öyle gitsek olur mu? Dedim soran gözlerle.

"Olur güzelim."

Güzelim dedi kafasını yediğim.

Çocuğu yiyip bitirdin Ayla, sakin ol kaçmıyor.

Gülümseyerek tamam anlamında kafamı salladım.

"Kıvanç?" Dedim sorar bir şekilde.

"Efendim?"

"Kafamı omzuna yaslayabilir miyim?"

"Her zaman" Dedi omzuna bir kaç kez vurup gel demeye çalışarak.

Gülümseyip kafam'ı omzuna yasladım. İkimiz de gözlerimizi deniz'e çevirdik.

Kıvanç'a bağlanmamam gerektiğini biliyordum. Ama yapamıyordum, beni ona çeken bir şey vardı. Neydi bilmiyorum? Onun nasıl hissettiğini de bilmiyordum. Ama onunlayken eksik parçamı tamamlamış gibi hissediyorum. Hani yapboz yaparken bir parçasını kaybedersin ya, o parçayı kaybetmişim de onu bulmuşum gibi hissediyorum. Daha tanışalı 2 gün bile olmamıştı ama kendimden çok ona güvenmek istiyordum. Sarılmak, kokusunu doya doya içime çekmek istiyordum. Yanımdan hiç gitmesin istiyordum. Hani çocuklar annelerini bırakmak istemez ya ben de öyle hissediyorum. Biliyorum çok çabuk bağlandım, çok çabuk güvendim, yaralarımı açtım, sarıldım, yanında ağladım, yanımda ağladı. Kendimi kaptırmamam gerektiğini biliyordum ama kendimi kaptırmak da istiyordum? Neydi bu aşk mı? İnsan bir günde aşık olabilir mi? İlk görüşte aşk var mıdır? Kafamda o kadar soru var ki kafam'ı yerinden sökmek istiyorun. Aşk değildi bu.

Oyun BozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin