Evet. Tanışalım mı? Ben Yaprak. 12. sınıfa gidiyorum bir de ikizim istediği için dershaneye. Neyse ki bende okulda birilerini kesiyorum da hayat geçiyor. Yoksa bu hayat çekilmez vallahi.
Şuan metroya bineceğim inşallah! Önümdeki teyze ilerlerse tabi...
"Teyzeciğim biraz hızlı lütfen bakın geç kalacağım!" diyerek önümdeki teyzeyi itekledim ve metroya sonunda binebildim. Yani bu kalabalıkta hayatta kalabilirsem ayrı sevinecektim orası farklı yani.
Söylediğime şaşırır mısınız bilmem ama ben ne kadar dışa dönük olsam da insanları izlemekten çok hoşlanırım. Özellikle de şuan karşımda duran, her şeyden habersiz, dönem başından beri onu kestiğimi bilmeyen, Umut. Allah'ım nasıl da yakışıklı böyle! Maşallah bin kere. Tu tu tu!
Ben Umut'u keser, ve üzerine iltifatlar yağdırırken etraf iyice kalabalıklaştı. Hani derler ya, 'İğne atsan yere düşmez.' diye. Aynen onu yaşıyorduk. Resmen nefes alınmayacak duruma gelmiştik burada! Derken 30'lu yaşlarında gözüken ama hala yakışıklı kalmayı becerebilmiş bir adam bana yaklaşmaya başladı. Bir dakika resmen adam dibimde bitti! Ne yapıyor bu geri zekalı...
Ne olur ne olmaz diye Umut aşkımın yanına geçtim. Sorarsa bahanem var sonuçta? Hem şaka bir yana adam gerçekten içimi ürpertti. Sorun şu ki bana edepsiz bir şekilde bakmaya da başladı. Böyle sap gibi durmayacaktım tabi ki. Ya adam önüne dönecekti yada önüne döndürtecektim.
O sırada adam yine yanıma geçti. Bende adama kaş göz hareketleriyle, 'Neye baktın dayı?' imasını verdim. Ama adam aramızda bir karıştan az mesafe olacak şekilde bana yaklaştığında eli de bacaklarıma doğru gitti. Tamam normalde kendimi savunabilirim ama neden şimdi olmuyor! Ne oluyor bana resmen adama izin veriyorum!
Kendimi toparlayıp, metronun en uç kısmına doğru gittim. Ama arkamdan beni takip ediyordu. En son arkamı döndüm ve direkt yüzüne baktım. Pis pis sırıtıyordu ve eli de rahat durmuyordu. ''Ne istiyorsun sen be?!'' diye bağıdım adamın yüzüne tükürerek. Herhalde böyle bir tepki beklemiyordu. Yüzü düştü adamın. Yazık.
''Çok güzelsin tatlım...'' diye kulağıma fısıldadı şerefsiz. Ben onu durduramadan elleri kalçama doğru gitti. Ondan kurtulmak için çabalarken birden kulağıma eğildi ve,'' Sesini çıkartma yoksa bıçağımı çıkartır bir yerlerine saplarım ve kimsede bana engel olamaz.'' dedi. Demesiyle başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Tüm vücudumun yandığını hissediyordum. Ellerim genelde titrerdi ama bu sefer öyle bir titriyordu ki ellerimi yumruk yapıp saklamak zorunda kaldım. Dolu gözlerle bizi izleyen var mı diye baktım ama yoktu. Herkes metronun kalabalığı içinde kendi halindeydi. Zaten bizi gören varsa da sevgili sanıp önüne dönüyordu. Ama o hariç...
Umut. Direkt bana bakıyordu. Arada bir gözü beni taciz eden adama kaysa da gözleri gözlerimden ayrılmıyordu. Adam ellerini kalçamdan popoma doğru indirdiğinde hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Ama sesimi de çıkaramıyordum bana bir şey yapar diye. O sırada Umut bize doğru yürümeye başladı. Ona yalvaran gözlerle bakmaya başlamıştım beni kurtarması için. Bir anda metro durağında durdu ve iniş çıkışlar gerçekleşti. Bu benim için fırsat olmuştu tabi. Hemen kaçmak için bir hamle yaptım fakat bir eli kolumu tutuyor diğer eli de hala kalçalarımda geziniyordu. Kaçamadım, kahretsin!
Umut yanımızda belirdiğine, adam gözlerini kalçalarımdan çekip Ufuk'a baktı. '' Ne oldu birader bir sorun mu var?'' dedi adam ellerini bedenimden çekerek. Umut gayet sakince konuşmaya başladı, ''Evet, küçük bir sorunumuz var,'' dedi ve sesli bir şekilde nefesini verdi. ''Sevgilimi metronun içinde arıyorum ama senin yanında gözleri yaşlı buluyorum. 3'e kadar saydığımda buradan siktir olup gitmezsen sonuçları çok fena olur.'' Adamın suratı alaycı bir tavır aldığında ben sadece şok içerisindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Grup Kimsesiz
Teen FictionYaprak ve nasıl girdiğini anlamadığı ajanlık kurumundan tanıştığı 7 çocuk. İkiziyle beraber normal bir lise hayatı geçiren Yaprak, aniden kendisinin ve ikizi Toprağın çaylak ajan olarak alınmasıyla; Elçin, Metin, Zümrüt, Oflaz, Kıvılcım, Can ve Mele...