McDonalds'dan aldığımız hamburgerleri yerken aynı zamanda okula dönüyorduk. Ama Toprak'ın dersleriyle kafam fazla karışıktı. Sınavlar haftaya başlıyordu ve o daha sınav konularına elini dahi sürmemişti. Bu beni üzüyor, ayrıca ikizimin götünü nasıl kurtaracağımı düşünüyordum. Ya ders çalışacak, yada sınav sorularını çalacaktık. Yoksa liseyi bitirmesi imkansızdı!
Hele bir çalışmasın bak onu eşek sudan gelinceye kadar dövüyor muyum?
''Bir sıkıntı mı var Yaprak? Ölü balık gibi bakıyorsun. İki saattir sana anlattığım fantezimi dinlemişsindir umarım!''
''Kusura bakma ama bunca derslerin altından nasıl kalkacağını düşünüyordum aptal.''
Elini omzuma atarak beni iyice yanına çektiğinde gülerek gözlerimi devirdim. Cevap vermediğine göre soruları çalıyorduk. Kahretsin! Şimdi ne kadar uğraştırır o öyle? Çalmak için zaman kolla, etrafı kolaçan et, çal, cevap anahtarını ara... Off
''Sınav kağıtlarını dızlayacağız öyle değil mi?'' diye sordum, hayır cevabını bekleyerek. ''Ders çalışacağımı falan mı düşünüyordun salak?'' Bunu homurdanarak söylemesi dikkatimi çekmemiş değildi. Allah aşkına dersler sana ne yaptı Toprak! Yiyorlar çünkü seni dimi!?
''Aptal.'' diyerek omzumla onu itekledim. Yada iteklemeye çalıştım çünkü 1.84 boyu ve mükemmel vücudu iteklenmiyordu anasını! Ben niye 1.60 kaldım ya? Benim çoktan yetmişlerimde olmam gerekiyordu...
Onu itekleyemeyince bana yan gözle bakarak güldü. Bende gülmeye başlayınca havadan sudan sohbetlerle okul yoluna girdik. Tam o anda karşımızda siyah bir araba gördük. Bu ne böyle mafya gibi simsiyah!
Tam okula yöneliyordum ki Toprak'ın merakı yüzünden yolun ortasında kalakaldık.
''Kuşum, okula gidelim mi artık uyuştum burada?''
Uyuştum derken mecaz değildi bu arada! Ayaklarım karıncalanıyordu ve tepemizdeki güneş yüzünden kafamdan duman çıkıyordu. Evet bu mecazdı ama kafamda yanıyordu işte!
''Civcivim, direkt bana bakıyorlar desem?'' Aptal, bende zırt bırt birileriyle sevişirsem bana da takılırlar.
''Yine ne yaptın da sana bakıyorlar acaba geri zekalı!'' diye sitem ederken bir anda kolumu kapıp, okulun tersi yönüne koşmaya başladığında arkasından sürükleniyordum. Toprak'ın yüzüne bakmak için çaba göstersem de arkasından sürüklendiğim için en fazla ensesini görebiliyordum. İşin trajik yanı mafya olarak nitelendirdiğim adamlarda arabaya atlamış peşimizdelerdi!
''Sizin ne dersiniz olabilir bizimle acaba? Siktirip gider misiniz!'' diye bağırırken Toprak başını iki yana sallayarak kahkahalarla koşmaya devam ediyordu.
''Toprak senin de o kıvırcık saçlarına dalacağım yakında! Adamların bizi takip edeceği yoksa da al işte peşimizdeler! Bok vardı da başımıza iş açtın değil mi?'' diye kulağının dibinde bağırıyordum.
''Sinirli civciv, sus artık ne yaptığımı biliyorum.''
Bu kovalamaca bittiğinde İkizimi öldürmek farz oldu.
Kendi düşüncelerime dalmışken, bir anda mafyaların arabası önümüze kırarak bize gidecek yer bırakmadıklarında sert bir şekilde yutkundum. Toprakla göz göze geldiğimizde bana sakin olmam gerektiğini fısıldadı. Aynen ya sakin olmalıyım. HEMDE TAM ŞU ANDA MAFYALAR BİZİ YEMEYE GELİRKEN! Evet Toprakçığım çok haklısın. Bağırıyorum artık!
Tiz bir çığlığı bastığımda ajan görünümlü birkaç kişi yüzünü buruşturarak dışarı çıktı.
''Yaprak Hanım, sakin olun lütfen. Biz gizli bir polis teşkilatının üyeleriyiz'' dediğinde dayanamadım ve sözlerini kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Grup Kimsesiz
Teen FictionYaprak ve nasıl girdiğini anlamadığı ajanlık kurumundan tanıştığı 7 çocuk. İkiziyle beraber normal bir lise hayatı geçiren Yaprak, aniden kendisinin ve ikizi Toprağın çaylak ajan olarak alınmasıyla; Elçin, Metin, Zümrüt, Oflaz, Kıvılcım, Can ve Mele...