Yollar seni gide gide usandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Bende seni bir vefalı yar sandım
Di Yörü yörü de zalımın kızıKırmızılar giyinmiş alınan oynar
Deste zülüflerin telinen oynar
Di yörü yörü zalımın kızı
Yar beni bırakmış elinen oynar
Elinen oynayan yâri neyleyimKarahan beş yıl boyunca Didem ile karşılaştığında ne tepki vereceğini düşünüp durdu. İçeride olduğu vakitler Didem'e olan o siniri, öfkesi ve hırçınlığı yavaş yavaş yok oldu. Sevdasıyla birlikte nefretini bile yok etti kendi içinde. Beş yıl sonra o sokağın köşesi Karahan'a cehennem olmuştu. Dido Çakır'da yaraydı. Kabuk bağlamış ama dokundukça ince bir sızı bırakan bir yara. Çakır bu gece Didem'in yanından hiç yara almamış, hiç Didem'i tanımamış gibi geçip gittiğinde arkasından dakikalarca baktığını biliyordu o kadının.
Aysar'ın en kuytusunda, karanlığın gölgesinde kalan o tamirhanede gecenin bir yarısı türkü ile dile gelmiş o sözler yükseliyordu.
Karahan eline baba yadigârı sazı almış beş yıl boyunca o dört duvarda diline dolanan o türküyü söylüyordu. Karşısında oturan Pusat elinde ki tespihi çekiyor sessizce arkadaşına eşlik ediyordu. Ne zaman bir yara açılsa orada hep Karahan ve Pusat olurdu. Onlar dört kişi idi ama yara söz konusu olduğunda iki kişi oluyorlardı. Bu Eray'ı ve Gurur'u dışlamak değildi. Bu sevdası yarım kalan adamların meselesiydi.
Karahan sazın tellerine vurdu son kez ve acısı ile beraber sazı kenara aldı. Küçük masanın üzerinde ki yarımlanmış rakıyı alıp dudaklarına götürdü ve arkadaşına baktı. "Hala parmağında," dedi Pusat'a Karahan. Melek'in yüzüğünü hala parmağında taşıyan adam buruk bir gülümseme sundu arkadaşına. "Olması gerektiği gibi." Pusat iç çektiğinde Karahan da çıkarıp attığı o yüzüğün yerinin sızladığını hissetti. "İnsan toparlıyor ama biliyor musun? İlk zamanlar isyan ediyordum oraya," dedi Pusat işaret parmağı ile gökyüzünü göstererek. "Fakat sonralar tüm o isyanım gitti, çünkü anladım ki bazı şeyler olurdu, tutamazdık ucundan olmasın diye." Pusat çekmeyi bıraktığı tespihi sıktı. "Melek'in isminin yazılı olduğu bir mezar taşı yaptılar Melek öldü dediler. Onlara göre ölmüştü Melek ama o hiç ölmedi aslında. Ölmediğini görmeleri için benim gözümden bakmalılardı o taşa."
"Senin büyük şimdi derdin yoksa benim mi?" dedi Karahan burukça gülümseyerek. Pusat'ta hallerine güldü ve kadehini kaldırdı. Karahan da kadehini kaldırınca kadehleri tokuşturdular. "Yarın Dido ile o adamın eşyaları taşınmaya başlayacakmış o eve," dedi Pusat arkadaşına söylemesi gerektiğini düşünerek. Karahan gözlerini masadan kaldırmamıştı. "Allah mesut etsin," dedi adam sadece. "Düğünde olacakmış yakında."
"Olsun... Yakışır ona beyaz."
"Melek'e de yakışmıştı..."
***
Karahan ve Pusat tamirhanede sabahlamalarının ardından Karahan eve gitmiş bir duş almış ve uyumadan tamirhaneye geri gelmişti. Karahan siyah bir arabanın önünde sorunu anlamaya çalışırken Gurur da elinde ki işi bitirmiş çay koymuştu ikisine. "Çakır gel çay iç sonra devam edersin," diyen Gurur ile Karahan kafa salladı ve o sırada kapıdan içeriye Efsun nefes nefese girdi. "Ay Gurur!" dedi panikle kız. Gurur karısının o haline görünce oturduğu tabureden hızla kalktı. "Ne bu halin?" dedi Gurur endişe ile ve gidip karısının kolundan tuttu. Karahan'da kaşlarını çatmış Efsun'a bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Nazlı'nın mekânını dağıtmışlar," dedi Efsun panikle. "Çocuklar söyledi bende hemen buraya geldim," dedi Efsun. "Nasıl ya?" dedi Gurur ve üzerinde ki tulumu çıkarmaya koyuldu. O sırada Karahan da elinde ki bez ile ellerini silip bezi arabanın üzerine bıraktı. "Kim yapmış?" diyen Karahan da üzerini çıkarmak için arka tarafa doğru ilerledi. "Bilmiyorum ki," diyen Efsun derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Romanceİnsanı en çok güvendikleri yıkardı. En çok yapmazdedikleri sırtından bıçaklardı. Her insan bir gün ihanet ederdi ve yalnızca gerçek sevdikleri insanı öldürebilirdi. Düşman art arda kurşunları sıksa daisabet ettiremezdi o ihanet kurşunlarını. Dost is...