8.BÖLÜM

410 32 10
                                    

Wei Ying, Jiang Fengmian'ın kapısını aralamış ve başını içeri uzatmıştı.

- Baba gelebilir miyim?
- A-Ying içeri gel.

    Aldığı onayla kapıyı arkasından kapatıp içeri süzüldü.

- Benimle konuşmak istediğin bir şey mi vardı?
- Şey, bir şey sormak istiyorum.

    Birkaç saniye kendini hazırladıktan sonra derince bir nefes aldı ve babasının gözlerinin içine baktı.

- Bana annemi anlatır mısın?

    Bu soru üzerine Jiang Fengmian afallamıştı.

- Bu konuyu konuşmak istemiyorum Wei Ying. Çıkabilirsin.
- Ama
- Çıkabilirsin dedim!

    Wei Ying babasının ona bağırmasıyla irkilmişti. Daha önce babası ona hiç bağırmamıştı. Hızlıca odadan çıktı. Hızlı adımlarla odasına geri döndü.

- Wei Ying

    Lan Zhan, Wei Ying'in kötü göründüğünü fark ettiğinde hızla ayağa kalkarak eşinin yanına gitti.

- Wei Ying sorun ne?
- Lan Zhan babam bana ilk defa bağırdı.
- Ama neden?
- Bilmiyorum. Sadece annemi sordum.

    Bu Lan Zhan'ı düşüncelere sokmuştu.

- Annem hakkında bilgi edinmeliyim. Bilmediğim şey her neyse önemli olmalı.

    Kararını vermişti.

- Lan Zhan, annemin memleketine gitmek istiyorum. Onun nasıl biri olduğunu öğrenmeliyim. Seni benimle gelmen için zorlayamam. Bu yüzden karar senin. Gelmek istemezsen de anlarım.
- Wei Ying sen benim eşimsin. Ben de seninle geleceğim.

    Destek verircesine Wei Ying'in elini tuttu. Yanlarına gerekli eşyaları aldılar ve sarayın bahçesine çıktılar. Ejderhaları Bichen ve Suibian'a binerek uçtular.

    Bir süre uçtuktan sonra Wei Ying, Lan Zhan'a vardıklarını işaret etti ve alçalarak yere indiler. Kendi sarayları kadar büyük olmasa da çevredeki evlere kıyasla büyük bir yere yaklaştılar. Wei Ying daha önce buraya girmemişti fakat bazen uzaktan bakar ve evine geri dönerdi. Dışarıda hiçbir korumanın olmaması dikkatini çekmişti. Saray sanki terk edilmiş gibiydi.

- Lan Zhan bir terslik var.

    Lan Zhan'la bakıştıktan sonra kapının kulpunu tutarak çekti. Kapı gıcırdayarak açıldı. İçeri yavaş adımlarla girdiler. Etrafa baktıklarında hiçbir ses yoktu.

- Kimse yok mu? Ben Wei Ying.

    Fakat hiç kimse karşılık vermemişti. Wei Ying etrafa biraz daha göz attı ama saray bomboştu. Omuzları çökerek Lan Zhan'a döndü.

- Hiç kimse yok gibi görünüyor.

    Kapıyı arkalarından kapatarak çıktılar.

- Genç adam burada ne arıyorsun?

    Arkalarını döndüklerinde yaşlı bir adam gördüler.

- Wei ailesini ziyaret etmek istemiştim.
- O halde geç kaldın. Wei hanedanının lordu ve eşi iki yıl önce hastalıktan vefat ettiler. Varisleri olmadığı için hanedanlık sona erdi. Saray çalışanları da burayı terk ettiler.

    "Gerçekten de geç kaldım."

    Umutsuzlukla başını yere eğdi. Lan Zhan yaşlı adama sordu.

- Wei ailesini tanıyan hiç kimse yok mu?

    Yaşlı adam bir süre sakalını sıvazladı. Ardından aklına bir şey gelmiş gibi yüzü aydınlandı.

- Evet biri var. Leydinin çok yakın bir hizmetlisi vardı. Leydi vefat ettiğinde çocuklarını ve torunlarını alarak başka bir yere göçtü. Leydi ölmeden önce ona kendi memleketine gitmesini ve orada yaşamasını vasiyet etmişti.
- Leydinin memleketi neresi?
- Nie kraliyetindeki Hua bölgesi. Leydinin hizmetlisinin adı da Yang Mey.
- Yardımınız için teşekkür ederim efendim.

    Lan Zhan kıyafetinin cebinden para kesesi çıkararak yaşlı adama uzattı.

- Aiya genç adam buna gerek yok. Bunu kabul edemem.
- Lütfen kabul edin. Yoksa içim rahat etmez.

    Yaşlı adam pes ederek para kesesini kabul etti.

- O halde ben de teşekkür ederim. Kendinize dikkat edin.

    Yaşlı adam onları ardında bırakarak yoluna devam etti.

- O halde Hua bölgesine gidelim. Eminim o kadın annen hakkında bir şeyler biliyordur.
- E-evet. Gidelim.

    Lan Zhan, Wei Ying'in ağlamaklı olduğunu gördü. Wei Ying'in yüzünü elleri arasına aldı.

- Ne oldu Wei Ying?
- Ben büyükannemi ve büyükbabamı hiç tanıyamadım. Buraya kadar geldim ama bir kere bile onları ziyaret etmedim. Onları tanıma fırsatını kaybettim. Öldüklerini bile bilmiyordum.

    Lan Zhan, Wei Ying'i kendine çekerek sarıldı. Eliyle başını okşadı.

- Senin bir suçun yok Wei Ying. Eminim onlar da seni anlıyorlardır.
- Mn. İyi ki varsın Lan Zhan.

    Sıkıca Lan Zhan'a sarıldı ve kokusunu içine çekti.

- Onlar için kâğıt para yakmak istiyorum.
- O halde öyle yapalım.

    İkisi de bir dükkândan kâğıt para aldılar ve onların ruhu için kâğıt paraları yaktılar. Wei Ying, kâğıt paraların yanışını hüzünle izledi.

    "Bu hayatta size iyi bir torun olamadım. Ama umarım bu paraları öbür dünyada kullanabilirsiniz."

    Ejderhalarına binerek yola çıktılar. Gökyüzünde uçarlarken Lan Zhan vücuduna bir sıcaklığın yayılmaya başladığını hissetti. İlk başta umursamasa da gittikçe daha da sıcaklamaya başladığını ve deliğinin zonklamaya başladığını hissetti.

- Ahh Wei Ying.

    Wei Ying duyduğu inleme sesiyle başını Lan Zhan'a çevirdi.

- Lan Zhan sorun ne?

    Nefes almak zorlaşmıştı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.

- B-ben sanırım yumurtlama dönemine girdim.

Ejderha Krallığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin