"Onu kafaya çok takıyorsun."
"Yemin ederim, Ömer Aslan benim kendi kişisel käbusumun canlanması gibi."
"Onu kafandan atman lazım."
Hürkan donmuş bahçe toprağını tekmeleyerek ve titrek boğazının içinde hırladı. Onun tehdidinden çok, Ömer'in her alanda beklenmedikliği Hürkan'ı daha da çok sinirlendirdi. "Beni kullanıyormuş gibi hissediyorum. Sanki aptal yaratıcı rüyasını gerçekleştirmek için kullanabileceği teknik bir otomat gibiyim. Ve tabii ki, beni yeterince iyi kılması için üstelerine çullanmalı ve gelişmiş sanatını üzerime eklemeli."
Emre, Hürkan'a baktı ve yüzünde şüphecilik yazılıydı. "Bana ne olduğunu anlatacak misin? Bir anda kapıma dayandın ve içeriye girmeden anlatmaya başladın." Hürkan o anda nerede olduğunu anladı. Emre'nin kapısının başında ileri geri yürüyordu. Emre'de üzerinde ki battaniyesi ile kapının başında Hürkan'ı dinliyordu.
"Bugün çalışma için kendime izin verdim. İşim bittiğin de odadan çıktım ve kapıyı kilitlemeye durdum. Bir anda Ömer yanımda belirdi. Söz dalaşına girdik ve onu öpmem gerektiğini söyledi..."
"Sende öptün onu?"
Hürkan derin bir nefes aldı, soğuk hava ciğerlerini yaktı. "Adi herifin teki. Bir Kadın Avcısı.
Emre omuz silkti. "Öyle diyorsan."
__________
Kaan, Cuma günkü provadan önce Hürkan'ın yanına uğradı. Hürkan sabahı Ömer'in kendisinden daima 1 metre uzakta olmasını ve ne bok verse yesin kendisini ilgilendirmediğini söylemişti. Aktif olarak kendi kendine mahremiyeti olmaması hakkında mırıldanıyor ve grup arkadaşları için notlar alıyordu. Kaan'ın açık kapıya yaslandığını görmek için başını kaldırdığında omuzlan gergindi. Kolları göğsünde çaprazlanmıştı, ayakları biribirinin üzerine denk gelmiş ve sahte bir şekilde Hürkan'ın onun varlığını fark etmesini bekliyordu.
Hürkan, dikkatinin dağılmasından memnun olarak gülümsedi ve başını sallayarak sandalyesinde geriye yaslandı. "Oh Kaan şükürler olsun. İlk kez seni görmek hoşuma gitti."
"Ne?" Kaan sırtışı bir gülümsemeye dönüşerek sordu. Hürkan homurdandı. "Bazen aklıma geliyor, gerçekten eğlenceli bir insansin."
ikiside kıkırdadı. "Dur tahmin edeyim." Dedi Hürkan, gülmeye ederken elleriyle yüzünü ovuşturdu. "Seni oradan dikilirken görmeseydim, kapı çerçevesine vurur "Benim kurt bakışlı, yakışıklım ben geldim!' derdin haklı miyim?"
Kaan kıkırdadı ve kapı pervazını iteleyerek tamamen odaya girdi. Gözleri eğlence ile kıkırdamıştı. "Yanlış." Dedi neşeyle. Hürkan'ın yanına giderken Ali'ye selam vermeyi unutmadı. Yumuşak bir kıvrımla Hürkan'ön karşısındaki sandalyeye çöktü ve kendisini ileriye iterek rahat bir oturuma kavuştu. "Dünyadan Hürkan'a ile girecektim."
"Dünyadan kurt bakışlı Hürkan'a"
"Kurt bakışlarını kendine saklayabilirsin, teşekkürler." Dedi Kaan hafif bir hoşnutsuzlukla.
"Gülünç olan ben miyim?" alay etti. Sanki kendisine destek olacak başka birini anıyormuş gibi, inanamayarak başın iki yana salladı.
"Beş yaşında ki bir zihniyete sahipsiniz biliyorsunuz değil mi?" Ali girdi araya,
"Beş yaşında bir gitariste sahip olmak nasıl bir duygu?"
"Müthiş buna kesinlikle bayılıyorum." Dedi Ali, çubukları birbirine vurdu. "Biraz hayvanlı kraker alabilir miyim, lütfen patron. Zulan nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hit & Run - Porgola
Fanfiction"Kavga etmeyelim sadece tekrar dans edelim. Dönelim, dönelim ve dönelim. " "Senin Adem'in olmalıyım, ama ben daha çok düşmüş bir meleğim..." - Mary Shelley, Frankenstein