Yarışmadı
Yenilmedi
Açık seçik sizle oynamadı
GerilmediSanılmasın yine basmış onu bulantılar
Yanılmasın öyle dalga geçen yabancılar-----------
Prova o gün öğleden sonra çok uzun sürmedi. Hürkan onları serbest bırakmadan önce Ömer'in umutsuzluğu kafasında üç kez onayladı. İlk turlarında, Hürkan ellerini çırparak grubu alkışladı. "Çok daha iyi!" dedi ciddi bir şekilde. Sonra yeniden başlamaları için Ali'ye kafasını salladı. "Eve ne kadar hızlı gitmek istiyorsanız o kadar güzel söyleyin." İkinci turlarında ilkinden daha iyi geçmişti.
Ömer her şeyi güçlendiren, müziğin ıssızlığını yıkıcı boyutunu aktarmayı amaçlayan tek bir yükselmede, yankılanan bu tür harika kontrolü duygusal güç artışını etrafında hissedebiliyordu. Müziği kaldırdığını duydu, ama dikkati dağıldı için kendini ondan uzaklaştırmış hissetti. Tek düşünebildiği Hürkan'ın onu yanlış yorumlamasıydı, nasıl bir anlık hayal kırıklığı yüzünü kapladı ve sonra sanki Hürkan'dan daha iyisini bekleyememiş gibi yavaşca eriyip teslim oldu.
Hürkan, Ömer'in erimesini paçık görüyordu. Ama onun bir tuzak olduğuna o kadar emindi ki, Ömer'in karakterine bir şekilde uyuyormuş gibi!
Hürkan parmaklarını gitarın boynundan hızlı ve doğru bir şekilde haraket ettirdi ve devam etti, her zaman ki gibi kusursuzdu, ama bu ezbereydi.
Hürkan ve Ömer, müziğin içinde rahatlayamadı. Tüm şarkı içinde meşgul olmazdı, kafasına takılmış bu saçma yanlış anlamaya değil. Açıklaması gerekiyordu.
Görünüşe göre benim bir tür kalpsiz psikopat olduğum izlenimi altında, diye düşündü Hürkan, provadan sonra elini kaldırıp insanların dağılmasını söyledikten sonra.
Hürkan'ın etrafındaki insanlar yavaş yavaş ayrılırken, en kısa sürede Ömer ile konuşması gerektiğini düşündü. Bu sefer birbirlerine yumruk atarak ya da birbirlerini öpmeden bitmesi gerekiyordu.
Ömer, siyah deri ceketini siyah tşörtünün üzerine giyerken Hürkan hamlesini yapmaya karar verdi. Birkaç yavaş adım attı.
Neredeyse yanına vardığında kolundan çekilmesi ile bağırdı. "Hürkan!" Ali arkasında mahcup bir şekilde duruyordu. "Seni korkutma istemedim."
"Tutmadan ve çekmeden önce adımı söyleye bilirdin."
"Zaten 3 kere söyledim!"
"Ah," dedi Hürkan.
"Seninle bir şey konuşmam gerek." Ali onu dahada çok çekerek Ömer'in yanından uzaklaştırdı.
"Daha sonra konuşsak olmaz mı?"
"Olmaz." Ali onu sessiz bir köşeye çektiğinde Ömer'in kapıdan ayrıldığını gördü. Derin bir nefes verdi. Elindeki şansı göz göre göre kaçırmıştı. "Bugün çok garipdiniz." Dış kapı kapanma sesi duyulduğunda, müzik odasında tek başlarına kaldılar.
"Kim?"
"Sen ve Ömer." Sanki bir sır söylüyormuş gibi fısıldamıştı.
"Neremiz garip?"
"Fark ettin mi bilmiyorum ama ikinizde ikinci provada şarkıyı mahvettiniz. Sen normal notalara uymazken o da sesini yükseltti. Sonra ise hiç yorum yapmadan ekibi dağıttın."
Hürkan nefessiz bir şekilde Ali'nin dediklerini dinledi. "Bunu bilmiyordum."
"Ne oluyor Hürkan?" Ali sordu. "Ekipçe sizi anlamamaya başladık. İkinizde çok garipsiniz. Ömer senin yüzüne bile bakmazken, sen de onunla hiç konuşmuyorsun. Ömer provaya gelmeyeceğini bile bana söylüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hit & Run - Porgola
Fanfic"Kavga etmeyelim sadece tekrar dans edelim. Dönelim, dönelim ve dönelim. " "Senin Adem'in olmalıyım, ama ben daha çok düşmüş bir meleğim..." - Mary Shelley, Frankenstein