Kış Meleği

736 57 216
                                    

"Seninle buz pateni yapmayacağım." Hürkan, hafif bir şaşkınlıkla sordu. İlk geldikleri zaman duyduğu kahkahalar ve müzik sesi, lokantanın arkasındaki buz pateni alanından geliyordu. 

"Ama ben seninle dans ettim." Ömer durdu ve "Ve beni tanımak istediğini söyledin." 

"Bak Ömer, seninle bunu yapmam. Yaparsam ne olacağını biliyorum. Peşimi bırakmayacaksın." 

"Sadece bana bir söz ver. Sana anlattıktan sonra buradan ayrılacağız ve istediğini konuşacağız." 

Hürkan, kötü biri değildi. Ömer'in isteğini geri çeviremiyordu. İkisi soğuk alana geldiklerinde Hürkan'ın seçimi belli oldu. "Teşekkür ederim Hürkan." 

Ömer, gişenin olduğu yere geldi. Gişedeki Ömer'in tanıdığı olduğu için iki çift buz pateni ayakkabısı aldı. Ceketini de adama bıraktı. "Tanıdığın mı?" Hürkan sordu. Ömer ise yandan bir gülümseme verdi ona. "Burada ki herkes benim tanıdığım." Buz pateninin bir çiftini Hürkan'a uzattı. 

"Ben yapamam." 

"İlk başta bende öyle düşünmüştüm." Yere eğildi ve ayakkabılarının bağcıklarını çıkartmaya koyuldu. "Yanında olacağım." Buz pateni ayaklarına sağlam bir şekilde geçirdi ve Hürkan'ın da giymesini bekledi. 

Ömer Aslan ilk kez bir arkadaşının yanında -arkadaş denirse- kayacaktı. Bu çılgıncaydı onun için, hayatı boyunca kayarken bir eşi olmamıştı. Olmasını istemezdi ama şimdi Hürkan Gügen onun tüm tabularını yerle bir ediyordu. 

"Hazırım." Hürkan sessizliği bozdu. Ömer gülümsedi, arkasını döndü keskin tarafı kapatılmış, düz yolda yürümesini sağlayan ayakkabı ile yürüdü. 

"Bu topuklu ile yürümek gibi." Hürkan arkada dengesini sağlamak için etrafa sallanarak peşinden geliyordu. 

"İstersen tutun bana." Ömer elini uzattı, Hürkan onu reddetti. Kısa bir yer için tutunmaya gereği yoktu. 

Çitlerin yanına geldiklerinde ikiside tutundu. Ayakkabının plastik koruyucusunu çıkararak soğuk donmuş gölün üzerine bastılar. Hürkan hala çiti bırakmamıştı. Ömer, Hürkan'ın bileğini kavradı. Hürkan'a göre güçsüz olsa da buz üstünde ondan daha güçlüydü. Hürkan ne kadar huysuz olsa da Ömer'in Hürkan'a karşı ateşlenen aşırı korumacı duygusu ağır bastı. Ömer olmasa, Hürkan şimdi yere kapaklanıyordu. 

"Sadece benim yaptığımı yap." Ömer, Hürkan'ın elini tuttu ve onu buzun üzerine götürdü. Hürkan'ın bacakları bir ayrılıyor bir ileri geri gidiyordu. Neyse ki gecenin bir yarısı olduğundan insanlar daha azdı. Rezil olmayacaktı. 

 "İlk başta yürüyüş yapalım." dedi Ömer. Hürkan'ı çizgilere yakın bir yere götürerek elini bıraktı. "Ellerini ileriye koy ve ayaklarınla tempo tut." Ömer örnek olarak kendisi gösterdi. 

Hürkan bunu yapıp yapamayacağından emin değildi. "Eğer düşersem, dalga geçmeyeceksin söz ver." 

"İnan bana geçmeyeceğim. Aynısını bende pek çok kez yaşadım. " 

"Pekala." Hürkan çitten ellerini çekti, Ömer'in yaptıklarının aynısını yapmaya başladı. Bir çok kez dengesini kaybedip yalpalandı ama en sonunda ortalama derecesinde iyi yapıyordu. 

"Nasılım?" 

"Harika." Ömer, içindeki taşan duyguyu saklayarak söyledi. "Tamam şimdi yürümek yerine güç alarak göstermeye geçelim. Böylelikle kolayca hareket edeceksin." Hürkan yaptığı şeyi yapmayı kesip Ömer'e baktı. 

Ömer biraz geriledi ve yana döndü, Hürkan'a daha rahat gösterebilecekti böylece. "Bir bacağın dik dursun, ilk başta bükerek başlayabilirsin. Diğer bacağın senin hızlanmanı ve ilerlemeni sağlayacak. Diğer ayağınla bir yarım daire çizeceksin." 

Hit & Run - PorgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin