İrem o eve gitmek istemediğimi bildiği için, beni Cansu'nun yanına getirmişti.
Cansu da yakın arkadaşımızdı. Ben ve Cansu'yu da İrem tanıştırmıştı zaten.
Biz salonda otururken, Cansu elinde tepsiyle geldi.
"Zahmet etmeseydin keşke." Dedi İrem. Benim konuşacak halim yoktu zaten.
Abi birini mal gibi vermek nedir ya, nedir?!
Sen hangi hakla beni verdiğini bana söyleyebiliyorsun ki?
Ama şimdi gitsem polise, anlatsam olayı, reşit olmadığım için beni o aileye geri verirdi.
Belki de kaçmalıydım ama kaçacak gücüm yoktu.
Hadi kaçtım diyelim. Nereye gideceğim? Nerde kalacağım? İrem'in vereceği para beni en az 4 hafta idare ettirirdi.
Baran denilen adamla gitmek zorundaydım.
Mecburdum...
Ve mecbur olmaktan nefret ediyordum. Umuyorum ki beni düşürdükleri bu hallere, birgün kendileri düşer de değerimi biraz olsun anlarlardı.
"Defne telefonunu yanına aldın mı?" İrem'in sorusu ile ona döndüm.
Ellerimi cebime koyup baktım. Hırkamın cebindeydi.
"Evet yanımda." Cansu kahveleri masaya koyup bize döndü.
"Hadi bari sıcak sıcak için de kendinize gelin." Dedi gülümseyerek. Bende ona aynı şekilde karşılık verip, kahveyi elime aldım.
Bundan sonra herşeyin kolay olacağını düşünmüyordum.
Önceden de kolay değildi zaten.
Herşey sarpa sarmıştı.
Belki de böyle daha iyi olurdu.
Belki de...
*
Sabah gözlerimi köpek sesleriyle açmıştım.
Ah clai!
Cansu'nun köpeğiydi.
Clai hemen kucağıma atlamıştı. Beni hatırlamıştı demek.
Kafasını öpüp, aynı zamanda da tüylerini okşuyordum.
"Defne!" Cansu'nun bana seslenmesi ile ayağa kalkıp mutfağa ilerledim.
"Efendim."
"2 tane arkadaşım gelecekte, bana yardım eder misin?" Gülümseyerek kafamı salladım.
Oturma odası zaten temizdi. Ancak yemek odası baya dağılmıştı.
Dağını olan yerleri düzeltip, yastıkları yerine fırlattım. Masanın üzerindeki örtüyü katlayıp, çekmeyece koydum.
Şimdi biraz daha iyiydi.
Cansu müzik açmıştı.
"Deli kız." Diyerek güldüm.
Duyduğum şarkı ile sırıttım.
Valiente...
Ah! Hadi ama siz de küçüklüğünüzde mutlaka Soy Luna izlemişsinizdir.
Cansu ile birlikte hem şarkıya eşlik ediyorduk hemde yemekleri masaya taşıyorduk.
Herşey tam olduğunda kendimi koltuklardan birine attım.
"İş yapmak zor değil ama, iş yaparken şarkı söylemek insanı çok yoruyor." Cansu bana katılırcasına kafasını sallamıştı.
Zaten birkaç dakika sonra zil çalmıştı.
"Bana bak Savaş'a göz koyarsan seni gebertirim!" Ellerimi gülerek havaya kaldırdım.
"Patron sensin kral." Oda gülmüştü. Adamları kapıda bırakmamak için koşarak kapıya gittik.
"Bismillah. Allahım sen konuyu biliyorsun." Cansu'nun dediğine gülmemek için yanağımın içini ısırdım.
Cansu çok bekletmemek için hemen kapıyı açtı.
Kapı açılır açılmaz bir adamla göz göze gelmiştim.
Siktir!
Gözleri çok güzeldi!
~
'Cansu'cuk
'Savaş'cık
*
-Hellööööö
-Evet haftalar hatta aylar sonra bölüm attım.
-Sizi çok beklettin farkındayım ama okul sıkıntısı var işte.
-Ay bu arada arkadaşlarımla iddaya girdik.
-Okul bitene kadar kitabımı en az 500k okunma yapmalıyım.
-Bana yardım edin ha.
-İşin ucunda karam var ÇWĞFLSŞDÖİWŞDŞD
-Neyse hadi sağlıcakla kalın.
-Goot bay😌
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz Farklıyız | Abilerim
FanfictionKlasik yeni ailem yok. Aksiyonlarla dolu, gizli sırların olduğu ve herkesin beğeneceği türden bir abilerim kitabı. Bu kitapta birbirinden nefret eden iki kız yok. Bu kitapta, birbirine sıkıca bağlı olan iki kız var. Defne ve İrem. Onların hayatına...