Merhabaaaa iyi okumalarr.
Bölüme yıldız yağdırmayı ve yorumlarınız ile güzelleştirmeyi unutmayın lütfen⭐Hayat o kadar garipti ki. Neyi ne zaman yapacağımız ne olacağı belli olmuyordu.
Karşımdaki manzara hayatı sorgulamama yetecek gibiydi. Egemenin yeşillerinin aynısı ama beni ısıtmak yerine üşüten bakışlarla bakan yabancı..
Kendini toparlaman lazım Berfin. Herkes sana bakıyor
Gözlerim benden istemsiz Egenin gülüşünü arar vaziyette yabancının dudaklarına indi. Hayal kırıklığı ile gözlerimi kapattım. Buz gibi surat ifadesi ile bana bakıyordu. Silkelendim. Yutkundum ardarda.
Yavaş adımlarla bana yaklaştı elini uzattı. Büyük damarlı eline baktım.
"Eflâh Ata" kalın erkeksi sesi ile eline bakmayı kesip yüzüne baktım.
Gözleri.. Beni parçalar haline ayırıyor. Toparlanmamı zorlaştırıyor...
Titreyen soğuk ellerimi elleri ile birleştirdim.
"Berfin" herzamanki gibi kısık çıkan sesimle cevap verdim. Duydu mu orasıda muamma tabi..
Kar kaplamış ormanlarında kırılma oldu. Sanrıda olabilir anlayamadım. Geri çekildim hızlıca.
"Hadi ayakta durmayalım salona geçelim" dedemin hüzün kokan sesi ile bakışlarım onu buldu.
Anlamıştı beni. Anlamıştı bakışlarını Ege'me benzettiğimi. Yüzüm dalgalandı. Gözlerim doldu dedemin o bakışını görünce.
"B-ben" titreyen sesimi yok etmek amacı ile öksürdüm. " Ben bir lavoboya gideyim"
Hızla salondan ayrıldım lavaboya doğru ilerledim. Kendimi nasıl içeri attığımı bilmez bir halde suyu açtım yüzüme çarptım. Göz yaşlarım akmaya başladı.
Bir renk insanı nasıl mahveder oynat bakalım.
Yüzümü kaldırdım aynaya baktım. Yüzümden damlayan su damlaları, kızarık göz içim ile darmadağın gözüküyordum. Kaç gecedir bir saatlik uykularla durduğum için gözlerimin altlarında mor halkalar oluşmuştu. Umursamadım hızla kağıt peçeteyle yüzümü sildim.
"Allahım sen bana yardım et. Ya bana dirayet ver yada Ege'min yanına al beni Yarabbim. Dayanamıyorum."
içli içli yakarışım banyo duvarına çarpıp bana geri dönmüş gibiydi. İç çektim. Kendimi toparlayarak kapıya döndüm. Can havliyle girdiğim için açık banyo kapısı ve karşımda karşılaştığım Eflâh ile yerime çakıldım. Boğazım kurudu. Kar altında kalmış ormanları dahada sert fırtınalar altında kalmış bir şekilde bana bakıyordu. Boğazımdaki kuruluğu götürmek için yutkundum. Bakışlarım hiçbir şey olmamış gibi sertti benimde.
"Bir sorun mu var?" kısık ve sert sesim ile sorduğum soruyla kaşlarını çattı.
"Hayır izin verirsen ellerimi yıkayacağım" sert sesi ile buz tutan ellerimle çekildim. Kötü bir enerjisi var ve bu hiç hoşuma gitmiyor benim.
Hızla arkamı döndüm dolaptan temiz el yüz havlusu çıkardım. Havluyu askıya astım."Temiz havlu çıkardım." aynı hızlılıkla banyodan çıktım. Benim çıkmamla banyoya girdi ve kapısını kapattı.
Kokusu ıslak çam ve toprak gibi.
Sanane kokusundan Berfin. Sinirli bir soluk alarak salona indim. Kahkahalar aşağıda havada uçuşuyordu. Babannem dernekten gelmişti ve dedemin yanındaki yerini almıştı. Yanında oturup babanneme sırnaşan Cengizi görünce sessizce kıkırdadım. Yüzümde huzurlu bir ifade oluşmuştu. Babannem ve Dedemden başka kimim kaldı bu dünyada. Yüzümdeki gülümsemeyle babannemin yanına ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Yangını'm
General FictionDerin bir nefes aldı. Göz altları çökmüş onu en son gördüğüm halinden eser kalmamıştı. Gözleri dolu dolu dokunsam ağlayacak gibi bakıyordu. Yavaşça aldığı nefesi bıraktı titrek bir şekilde. "ölüye hesap sorulur mu? Uğruna günlerce ağladığın uykusu...