UMUTSUZLUK RIHTIMI

38 6 5
                                    

Keyifli Okumalar :) 🌊

Bir şimşek çaktı içinde,yağmur acımasızca dövdü tüm şehrini. İçinde bir yerlerde kurduğu ne varsa hepsi bu fevri rüzgarların bozgununa uğradı. Rengarenk olan tüm şehri bir enkaza döndü ve etrafta muhteşem bir toz bulutu kaldı. Öyle, ki nefes almak istese bile toz tanecikleri boğazına yapışıyor onu öksürük krizlerine itekliyordu. Güneş çoktan kapkara bulutlara esir düşmüş,sinsice ona gülümseyenlere karşı boyun eğmişti. Ruhsuz bir bedenmiş gibi uzanan kız,aslında ruhunun içinde ki ruhsuzluğu görüyor ve hissediyordu. Bir şimşek daha çaktı,yıldırım bu sefer yüreğine düştü. Boğazını acıtacak derecede bir çığlık atarken düşünecek bir şey bile bulamıyordu. Avazı çıktığı kadar attığı vaveyla enkaza dönmüş şehrin duvarlarına çarpıp tekrar kendi kulaklarını bulmuştu.Bir karga leş kokan gözleri ile ona bakıyor içten içe onu yeme hayali kuruyordu. Oysa bu şehir bu kız çocuğuna ait değil miydi ? Bu leş kargası nereden çıkmıştı? O an anladı işte kız, enkaza dönen bu evler onun her bir hayali, güneş onun geleceği,karga onu yok eden kişi ve çığlıkları bunca gündür sustuğu ne varsa döktüğü kelimelerdi.

Buram buram acının hissini yaşamaya devam ederken gözlerini taciz eden güneş ışınlarına karşı kaşlarını çatmıştı Nehir. Gözlerini zar zor açmaya çalışırken kolunda olan bir sızıyı tüm hücrelerinde hissediyordu. Görüş açısı oluşmaya başladığında kafasını yan çevirmiş güneşten bir nebzede olsa kurtulmayı hedeflemişti. Yabancı olan odaya gözlerini kırpıştırarak bakıyorken derin bir nefes çekti ardından peş peşe öksürmeye başladı. Bir eli istemsiz yan kısımlarına giderken alamadığı her bir nefes için bile ona bunları yaşatandan hırsını alacağının yeminini etti. Kurtulamamış mıydı ? Yine mi o canavarın elinde hapis hayatı yaşamaya devam edecekti ? Bir umut fısıldayışının sesi doldurdu yine kulaklarını. Aptallık ettiğinin farkındaydı hiç tanımadığı bir insan ona niçin yardım edebilirdi ki ? Peki ya neden bunca zamandır kaldığı odada değildi?

Kolunu hareket ettirmesi ve aynı saniyede inlemesi bir oldu. Acı dolu bir surat ifadesi altında gözleri koluna gittiğinde sargılı olduğunu farketti. Ve son hatırladığı sahne gözünün önüne geldi.
Adamın kucağına doğru atlamış ve peşinde kolunda hissettiği o sızıyı anımsamıştı. Vurulmuş muydu? Kolu hem sargıda hem de siyah bir kol bandının içimdeydi. Demek bundandı bayılmadan önce duyduğu o ağrı. 

Çıplak ayaklarını parkenin soğukluklarına bırakırken bir an içi titredi. Hangi ayda olduğunu dahi bilmediği bir zaman yaşıyordu. Neydi günlerden ? Saat kaçtı?  Bir kaç ufak adım attığında üstünde uzun bir elbise olduğunu gördü. Tıpkı bir hastane elbisesine benziyordu. Bunların üstünde ne aradığını bile düşünmeden açık gördüğü cama doğru ilerledi. Aylardır dışarıyı bile böylesine net görememiş bir fare deliğinde resmen yaşamıştı. Şimdi gördüğü kocaman bu  bahçe ona muazzam bir güzellik gibi geliyordu.

Kış ayına girdiğini gördü. Hatta kar bile yağmış ince bir tabaka halinde yeri tutmuştu. Bahçeyi incelemeden gözleri dış kapının orda duran takım elbiseli adamlara takıldı. Korumalar sert bakışlarını yolluyor ve pusu kurmuş bir Aslan gibi etrafı tarıyorlardı. Bir kaç adım geri gitmiş umutsuzlukla kapıya doğru yürümeye başlamıştı.' Bir umuttu yaşamak ' derler ya buna sığınarak kapının kolunu öylesine aşağı indirmişti. İndirmesi ve kapıdan bir klik sesi gelerek açılması bir oldu. Ağzı istemsizce açılan kız menteşelerin çıkardığı tiz sesiyle kendine geldi ve yavaşça en az ses çıkartmaya çalışarak kapıyı açtı. Bir koridorla karşılaştığında sol tarafında iki oda daha olduğunu ama sonunda bir duvarla bu koridorun bittiğini gözlemledi. Sağ tarafa doğru tekrar baktığında hiç bir adamı görmemesi üzerine parmak uçlarıyla yürümeye devam etti. Yaşadığını belli etmek istercesine hunharca çarpan yüreği birazdan sanki göğüs kafesinden çıkacak ve bir kuş olup uçacak gibiydi.

Ruhun Sarmaşığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin