Herkese merhaba, keyifli okumalar :) 💟💟
Tırnakları ile eşelediği toprağa hırsla saldırıyor, derin bir çukur açmak için çaba gösteriyordu. Tırnaklarının arası toprakla dolmuş ona da kan eşlik etmişti. Sızım sızım sızlayan tırnakları değil kor düşmüş yüreğiydi. Gözlerinin önüne düşen saçları hırsla geri itekledi ve yan tarafına kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü. Havanın ayazı soğukluğunu kanıtlamak istermiş gibi verdiği solukları buhar olarak çıkartıyordu. Etrafta duyduğu kuşların sesi onu biraz daha rahatsız ederken hızlıca işini yapıp buradan gitmek istiyordu. Duyduğu bir kurt ulumasıyla kafasını dikleştirdi ve etrafa bir bakış attı görmeyeceğini bile bile. Üstünde ki pembe elbise çamur içinde kalmıştı. Toprak gittikçe eşeleniyor, toprak dağı kenarda birikmeye devam ediyordu. İnleme sesini duyduğunda hırsla oraya döndü. Tiksinç dolu bir surat ifadesiyle adama bakıyorken gözlerini ondan ayırmadan toprağı kazıyıp kenara atmaya devam etti.
"Ya-yar- yardım edin."
Zar zor çıkan cümlesi ile adam öksürük krizine girmişti.
"Kes sesini adi herif!"
Diye gürledi Nehir. Öyle öfkeli bir şekilde bağırmıştı ki bazı kuşların havalanıp kanat seslerini etrafta duyurmasına neden oldu. Bir kez daha uluyan kurdun çok yakında olduğunu düşündü. İşini bitirip burdan hemen kaçmalıydı."Hayallerimi çaldın sen!"
Diye bir kez daha konuştu hırsla. Avuç dolu toprağı biraz ilerisinde yatan adamın tarafına savurdu hiddetle.
"Bana dokundun!"Bir kez daha aldığı toprağı adamın yüzüne hedef alarak fırlattı. Kazmaya devam ederken bir damla yaş düştü toprağın üstüne. Ardından peş peşe bir kaç damla daha süzülerek bir yol izledi yüzünde.
"Defalarca kez işkence ettin!"
Tükürür gibi çıkan ses tonuna inat elleri öylesine kuvvetli çalışıyordu ki bu sefer tuttuğu avuç dolu toprağı bir kaç adım atarak adamın ağzına doğru döktü. Yüzüne gelen toprağı tükürmeye çalışan adamın ağzını eliyle kapattı.
Tüm gücüyle bastırırken nefret kokan sesiyle bağırdı."Yut bu toprağı! Bak bu toprak yıktığın şehrimin toprakları. Sen toprak yiye yiye öleceksin."
Bir kez daha yere eğildi ve hırsla toprak alıp tekrar adamın ağzına döktü ."Görüyor musun vücudumu ? "
Gözleri ayaklarından üstüne şöyle gelişigüzel bir şekilde süzerken devam etti.
"Bunları sen yaptın,sen!"
Bu sefer avuçladığı toprakları peş peşe adama doğru fırlattı.
"Bıçak izlerin,kemer izlerin,sigara izmaritlerin, hepsi burada"
Elbisesinin yakasından tutup biraz aşağı indirdi ve o bıçak çizgisini gösterdi. Bu aldığı darbelerden biriydi.
Bir hıçkırık daha firar ederken başka kaçmasın diye dudaklarını birbirine bastırdı. Sıkıca yutkundu ve elinin tersiyle yanaklarını sildi. Çamur yanaklarına bulaşmış ama umursamadan ona dönmüştü. Adam öksürmekten nefes alamaz hale gelirken gözleri hemen sağ tarafında olan bir şeye takıldı.Gördüğü kurt ile birden durdu kız. Bakışları kurdun mavi gözleri ile buluşurken kurt ona bakmıştı. Siyah tüyleri pırıl pırıl parlıyordu. Esen rüzgar tüyleri dalgalandırırken öyle kendinden emin adımlarla yürüyordu ki hayranlıkla süzdü onu Nehir. Ona doğru adım atan kurt çok kısa bir saniye yerde yatan ve durmadan öksürüp inleyen adama gözlerini dikmiş sonra da tekrar kıza dönmüştü. Nehir ne yapacağını bilemeden kaskatı kesilmiş bir şekilde durdu. Etrafında halka çizen bu kurdu sadece kafasını çevirerek izliyordu. Ardından ona doğru gelen kurt birden küçük bir inilti ile kızın ayaklarının önünde oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sarmaşığı
Teen FictionTırnakları ile eşelediği toprağa hırsla saldırıyor, derin bir çukur açmak için çaba gösteriyordu. Tırnaklarının arası toprakla dolmuş ona da kan eşlik etmişti. Sızım sızım sızlayan tırnakları değil kor düşmüş yüreğiydi. Kimdim ben? Neredeydim? Ben...