Yalvarış

8 1 0
                                    

Bir Deniz kızı, özgürce okyanusunda gezmeye hazırlanırken acımasız bir fırtına birden çıkagelmişti. Havanın koyu rengi insanın içini sıkarken, bir güneş ışığı bulmak ümidiyle etrafa baktı. Büyük bir şimşek  çakmış, kulağı sağır edercesine bir ses bırakmıştı arkasında. Çırpınmaya başladı bu sefer, ışık dolu yere gitmek ister gibi. Oysa tam kıvıracaktı ki yüzgeçini, bir darbe kondu üstüne. Atılan balık ağı onu çoktan kıskıvrak yakalamışken çabalamaya başladı şimdi de. Gözlerinden akan her bir damla yaş bir inci tanesi olarak düştü koca okyanusun içine. Süzüle süzüle en dibe gitmeye çalışırken inciler, o ise bir ümit  kurtulmak için savaşıyordu. Nefesinin daraldığını anladı Deniz kızı, soluğu yavaş yavaş içine kaçıyordu. Ağız dolusu içtiği su içini doldurmaya başladığında ise çırpınmayı artık bırakmıştı. Okyanusta hayat bulmuşken şimdi son nefesini de okyanusa verecekti. Kapattı gözlerini,kollarını birleştirdi göğsünde ve kendisine sarıldı. Soğuk daha da üşütmeye başladı onu. Oysa az önce güneşi görmüştü. Ne olmuştu birden böyle ? Su alıp götürdü onu başka yerlere o da teslim oldu bu hakimiyete. Ne kadar süre geçti öyle,belirsiz. Savruldu o naif vücudu sağa-sola. Birden üstünde ki ağ kalktı, okyanusun en tepesine doğru bir el onu taşıdı. Sudan çıkıp derin nefesler almasını sağlarken bile bir an yanından ayrılmadı. Yeni bir okyanus buldu onu taşıyan ellerin sahibinde. Her göz göze geldiğinde, Deniz kızı diye sevildiğinde buldu okyanusunu. Şimdi ona nefes olan,can olan,okyanus olan kişiyi bir hastanenin duvarına  sırtı dayalı bir şekilde bekliyordu. Yanaklarından akıp giden yaşlar, kendi intiharını gerçekleştirip çenesinden aşağı düşüyordu. Boğazına kaçan hıçkırıklarını  bastırmaya çalıştıkça küçük iç çekişler duyuluyordu. Saçı öylesine dağınık bir hâl almaya başlamıştı ki tokasından firar eden tutamlar yüzünün çevresini kaplamış ve ara ara ıslak olan yanaklara yapışmıştı.
Kazağının tersi ile burnunu silerken sadece öyle duruyordu. Oktay ona doğru gelip bir su şişesini uzattığında kafasıyla istemediğini belirtti.
"Hadi bak Nehir,harap oldun bir su iç kendine gel."
Herhangi bir tepki vermeden sadece önüne,ayakkabısına bakıyordu.
"Bir iki yudum iç için rahatlasın. Hadi be kızım."

"İstemiyorum." Dedi düz bir sesle.
"Bu doktorlar neden hâlâ çıkmıyor kaç dakika oldu ? "
Gözlerini kaldırıp ameliyathanenin önüne bakarken kapının biran önce açılıp iyi haberler verilmesini arzuluyordu.
Saatine bakıp cevap verdi Oktay.
"23 dakika oldu. Tam olarak neyi var bilmiyoruz ki."
Su şişesini kenara koyarken o da derin bir oflama sesiyle ellerini başının arasına aldı. Kardeş bildiği adamın şu an bu hastanede ameliyata girmiş olması onun için de çok zordu. Haberi veren Ahmet ile apartopar adamlarını  bulundukları konuma yollamış ve kendisi de hemen Nehir'in yanına gitmişti. Bunu yapan o şerefsizin ise bu fırsattan yararlanarak Nehir'e zarar vereceğini düşündüğünden korumalara hemen haber yollamış ve etrafı daha detaylı kuşatmalarını sağlamıştı. Ama kendisi daha gitmeden haberi almış olan Nehir'i yerde ağlarken görmüş içi bir kez daha yanmıştı. Onu zar zor toparlayıp hastaneye getirirken onların gelmesinden bir kaç dakika önce Rüzgar gelmiş ve hemşireler onu ameliyathaneye almıştı. Durumu hakkında hiç bir haber alamayan bu iki kişi ise şimdi oturmuş öylece içinden dua ediyordu.

"Neden hâlâ bir haber yok ki Oktay?."
Sesinde oluşan o saf hüznü buram buram hissediyordu Oktay. Nehir'in ne kadar çok etkilendiğini görmüştü.
"Birazdan haber gelir, Rüzgar öyle kolay kolay başımızdan gitmez korkma. " yüzünde olan buruk tebessümle öyle kaldı. Ona bir şey olma düşüncesine de tahammülü yoktu. Kardeşine zarar veren o adi köpeğe bunun hesabını soracaktı.

O sırada iki polis memuru gelmişti.
"Rüzgar Yıldırım'ın yakınları siz misiniz?"
Soruyu soran iri yarı ve bir o kadar da uzun olan esmer polis keskin bakışları ile her iki kişiyi süzüyordu. Ellerini kafasından çekip ona soru işaretleri ile bakan polislerle göz göze gelen Oktay,ayağa kalktı ve konuştu.
"Evet,bir şey mi oldu ?"
Polis baştan aşağı Oktay'ı süzdükten sonra otoriter bir ses tonu ile konuştu.

Ruhun Sarmaşığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin