Keyifli okumalar ✨✨
Bunca yıllık yaşantısında pek çok imtihana girmiş ve çoğundan da yara bere alarak çıkmıştı ama her daima yaralarını saracak dermanı ve inancı kendisinde bulmuştu Nehir. Oysa şimdi tam pes etmiş derken, güzel kokulu mavi bir çiçeğin prensi sayesinde ayakta kalmanın önemini bir kez daha anlamıştı. Her insan bir şeyler yaşayabilirdi. Her insan güzel mi güzel bir hayatın içinden tepetaklak olup birden kendisini yerde bulabilirdi. Önemli olan yerden nasıl kalkıp yürümeye devam ettiğindi. Bunu anladığı dakikadan itibaren ruhunun o derin yarasını sarmaya çalışmıştı. Açılan yara o kadar şiddetli bir kanama ile bekliyordu ki Nehir, her bir cümlesiyle bir nebze de olsa o yaranın kanamasını durdurmaya çalışıyordu. Çünkü yakıcı kan her aktığında bu dünyaya olan nefretini kusuyordu ve bu da başka bir yaranın daha açılmasına neden oluyordu. Ama kararını vermişti Nehir. Savaşacaktı! O adamı hapse yollayacak kendisi de uzun soluklu bir şekilde dinlenip yeni bir hayat kuracaktı.
Şimdi elinde olan iğneye bir umut makarasından bir ip alarak geçirmişti. Kararlılığı ile dimdik duran iğne ipe ev sahipliği yaparak usul usul batmıştı ruhuna. Her bir dikiş,yalnızlıktan da nasibini almış ruhunu usul usul dikiyordu. Akan kanın uğursuzluğuna yüzünü dahi buruşturmadan öylece bakıyordu.
1,2,3...22,23,24
Bir bir saymış ve tam tamına 24 koca dikiş atmıştı ruhuna.
Eline aldığı bez parçasını zamanında akıttığı yaşlarıyla dolu olan kovaya batırdığında, hırsla yıkamıştı beyaz bezi. Ardından kurumuş kırmızının beze bulaşmasına izin vermiş ve ruhunu arındırarak tebessüm etmişti. İçten gülüşünün ardında yatan o tedirginliği şimdilik görmezden gelmek en iyisi olabilirdi.
Geçmişin acı dolu yaşantısı sadece genç bir kızın hayatını değil, kahraman olarak gördüğü adamı da fazlasıyla deşmişti. Öyle ki en sevdiği insanları bir bir kaybettiğinde toy denilecek yaştaydı. Yalnız kalmış ve bu süreçte tek bir arkadaşının varlığını edebiyen hissetmişti.
Bir mızrağı gırtlağına dayamış olarak durduğunu hissetmek yutkunmasından bile bir şey anlamadığını hissettiriyordu. Başında olan bu şiddetli ağrıya karşı gözlerini sadece sıkıca yumdu. Elleri şakaklarını bulduğunda hırsla soluyup biraz fazla güç sergileyerek şakaklarını ovdu. Birazdan önemli bir araziyi görmeye gidecek ve sahibiyle bir anlaşma yapacaktı ama aklı evinde olan o kızdaydı.
Kenarda olan bardağı tutup suyu büyük yudumlar ile bitirdiğinde ayağa kalkmıştı. Oktay, diğer anlaşma projesini imzalatmak için başka bir şirkete gitmişti. Yanına alacak başka bir adam düşündüğünde Ahmet aklına geldi ve kapıdan dışarı çıktığında tam karşısında olan sekreterine baktı.
"Ahmet'e haber ver Aktepe Holding ile arsa imzası yapacağız ama ondan önce gidip bir yerinde görelim arsayı. Ayrıca yarın iki tane mimar ile oraya tekrar gideceğim ve yapacağımız evler hakkında bir plan yapalım istiyorum. İşinde ehli olan insanları çağır yeni işe aldıklarımızı değil."
Tam arkasını dönmüştü ki aklına gelen başka bir şeyi de hızlıca söyledi.
"Bir de güvenliği ara arabamı hazır etsinler 10 dakikaya aşağı ineceğim."
"Tabii ki efendim."Sekreter kız hemen gereken işleri halletmeye çalışırken Rüzgar sert adımlar ile oradan uzaklaşmıştı.
Şehrin biraz uzağında olan bu yer hemen hemen 1 saatten fazla yol gitmesine neden olacaktı. Ahmet'te son derece başarılı bir çalışanıydı. Pek çok konuda fikre sahip olmasıyla beraber departmanında yer alıyor ve gereken ücreti en ince ayrıntısına kadar hesaplayarak kâr edecekleri her bir noktayı Rüzgar'a iletiyordu. Uzun zamandır beraber çalışıyorlardı.
Lavaboya girip elini yüzünü yıkadıktan sonra aynada bir süre yüzünü süzdü. Sakalları daha fazla uzamış ve damlalar ordan aşağı düşerek tek tek intihar ediyordu. Bir tanesi boynundan aşağı akmaya başladığında elinin tersiyle bir kerede sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhun Sarmaşığı
Teen FictionTırnakları ile eşelediği toprağa hırsla saldırıyor, derin bir çukur açmak için çaba gösteriyordu. Tırnaklarının arası toprakla dolmuş ona da kan eşlik etmişti. Sızım sızım sızlayan tırnakları değil kor düşmüş yüreğiydi. Kimdim ben? Neredeydim? Ben...