20. Bölüm

27 16 2
                                    

Iphone 10 almadan önce Iphone 7 kullanan biriydim. Gerçekten ona iyi bakıyordum, üzerinde tek bir çizik bile yoktu. Onu kaybetmemiş olsaydım, muhtemel hala kullanıyor olurdum.

Telefonu bulma uygulamam, bir gün onu kaybedip yerini tespit etmek zorunda kalırsam diye sürekli açık olurdu. Hala telefonumu nasıl ve nerede kaybettiğimi hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım şey eve geldiğimde telefonumun olmadığıydı. Neredeyse kalp krizi geçirecektim. Tüm evi, arabamı, bahçeyi, bahçedeki yolu hatta o gece gittiğim tüm lokasyonları araştırdım ancak hiçbir yerde bulamadım.  Sonunda laptopum üzerinden uygulamayı da kullanarak onun yerini bulabileceğimi hatırladım.

Uygulama telefonun sinyalini yakaladı. Şehrin bir ucundaki bir ormandan geliyordu. Kardeşlerimden hiçbiri o sırada evde değildi. Hepsi okulda olduklarından benimle beraber gelmelerini isteyemedim. Oraya tek başıma gidecektim.

Babama durumu anlattım. O da gelemeyeceğini ancak sinyali takip etmek için kendi telefonunu verebileceğini söyledi.

Ormana varmam on dakikamı aldı. Arabayı yolun kenarındaki çimenlik alana park ettim. Kuzeye doğru bir dakikalık mesafede gözüküyordu. El fenerimi yanımda getirmiştim. Bir süre orada durdum. Ormana girmek çok cazip bir fikir değildi. Ayrıca tüm bu olaylar biraz şüpheli ve ürkütücü geliyordu. Telefonumu bulan kişi neden gecenin onunda karanlık bir ormanın orta yerine gelirdi ki?

Kesinlikle tek başıma gelmemeliydim ancak o andan itibaren sinyali takip etmekten başka çarem yoktu. Ormanın içine doğru yürümeye başladım. El fenerim çok kötüydü, önümü doğru dürüst aydınlatmıyordu. Kısa süreli bir yürüyüşün ardından tam sinyalin geldiği alana varmıştım. Feneri etrafımda döndürdüm ancak karanlıktan ve ağaçlardan başka bir şey görünmüyordu. Birilerinin ortaya çıkması için bağırdım. Bir saat içerisinden ilk kez kendi sesimi duymuştum, kulağa oldukça zayıf geliyordu.

O sırada ağaçların arasından fısıltıya benzer bir takım sesler geldi. Tekrar seslendim. Bu sefer sadece sessizlik vardı. Babamın telefonundan kendi telefonuma mesaj gönderdim ve bip sesinin fısıltıları duyduğum taraftan geldiğini işittim. Oraya doğru ilerlediğimde telefonun parlak ışığını gördüm. Ve bu ışı ağaçların arkasında duran 2-3 adamı aydınlatıyordu.

O an dehşete kapıldım. Telefonumun hayatımı tehlikeye atmamı gerektirecek kadar önemli olmadığını hatırladım. El fenerimi kapadım ve geldiğim yöne doğru tüm gücümle koşmaya başladım. Arada sırada takip ediliyor muyum diye arakama bakıyordum ancak kimseyi göremedim. Arabama varınca hemen içine atlayıp oradan uzaklaştım. Artık telefonum telefonumu bul uygulamasında gözükmüyordu. Ya kırılmıştı ya da kapatılmıştı. Hemen eve döndüm.

Sonraki birkaç gün sinyal tekrar gelir mi diye uygulamadan kontrol ettim ancak hiçbir şey yoktu. O gece oradan kaçmakla doğru kararı vermiştim. Hiçbir şey gecenin ortasında bir ormandaki şüpheli insanlara yaklaşmaya değmezdi. - — Dalai Lama

GERÇEK KORKU HİKAYELERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin