☼ küçük sohbet

576 83 6
                                    

   Chan
Evime vardığımızda bizi bırakan adama iyi geceler deyip Bin'in yanına yürüdüm. Açıkçası ne konuşmak istediğini az çok tahmin edebiliyordum. Aynı evi hatta aynı ömrü paylaşacağımız süreçle ilgili bir şeyler saçmalayacaktı ve beni inceleyip iç çekmeye devam edecekti.

Kahverengi ponponlu anahtarlarımla kapıyı açıp içeriye seslendim. " Annee babaa ben geldim." Annemle babam kapıya gelirken ben de Bin'e favori panduflarımı vermiştim. O bir bana bir panduflara bakarken kıkırdayıp anneme döndüm. Yanında babamla birlikte garipçe bize bakıyorlardı. "Toplantı nasıl geçti bebeğim? Bir sorun çıktı mı?" Annem Chang Bin'in burada olmasına şaşırma sürecini hızla atlatıp sorularına başlamıştı. İki yanağına da birer öpücük kondurup koltuklara ilerledim ve toplantıda geçenleri anlatmaya başladım. Benim her cümlemle onların kaşları daha da çatılıyordu. Konuşmamı bitirdikten sonra Bin'le bir şey konuşmamız gerektiğini ve onlarla bu konuyu daha sonra konuşmayı rica edip odama ilerledim.

Chang Bin'e odamın en sevdiğim köşesini -kaloriferin yanındaki pufuma- işaret edip bende çalışma masasının yanına oturdum.

Odam şimdiden sakinleştirici feromonlarıyla dolmuştu. Heyecanlıydım. Zaten böyle bir efsaneyle aynı odada olmak bile normal şartlardaki kalp krizi geçirmeme neden olabilirdi. Ama şartlarımız asla normal değildi.

İçime ananas ve tatlı elma karışımı kokusunu çekip konuşmaya başladım. "Evet, ne konuşmak istiyorsun?" Gözlerini odamda dolaştırmaya son verip bana odaklandı. "Aslına ne hakkında konuşmak istediğimi az çok tahmin ediyorsundur. Bu ömrümüz boyunca sürecek zorunlu süreç boyunca ikimizin de oldukça zorlanacağı tahmin edilebilir."  Kafamı sallayıp "Ah, tabii." Diye mırıldandım.

Konuşmamız bu yönde kısa bir süre daha ilerledi. Bir ara bize kahve getirmek için mutfağa indim. Dönünce de biraz sohbet etmiştik ve saat baya bi' ilerlemişti. Chang Bin evine gitmek için ayaklanmıştı. Odamdan çıkmadan önce elimden tutarak bana baktı ve tebessüm ederek yanağıma bir buse kondurdu.

Bu duyulan kalp sesi benden mi geliyordu?

Onu yolca edince annemlere benimle konuşmaları için fırsat vermeden hızlıca odama çıkıp kafamı yastığıma gömdüm. Heyecandan domates gibi olduğuma adım gibi eminim. Zaten fazla beyaz tenli ve açık bir kitap gibiydim. Chang Bin'in de bunu farketmemesine imkan yoktu. Odamda bir süredir tek olmama rağmen odaya hemen sinmiş kokusu yüzünden kalbim hâla göğüs kafesimde çırpınıyordu.

Her be kadar bu bir zorunlulukta olsa durumumuzdan oldukça memnundum. O bir deltaydı, en iyisiydi. Okulda her projede yer alırdı, herkes onunla iyi anlaşmak isterdi, oldukça sosyaldi. Şimdiye kadar hiç saygısız veya kötü bir davranışını duymamıştım. Hem zaten hoşlandığım biri de yoktu. Böyle bir seçenek -zorunluluk- benim için hiçbir sorun oluşturmuyor gibi duruyordu.

🌟
Bölüm atmayı unuttum kb

🌟Bölüm atmayı unuttum kb

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oylarsan sevinirim haberin olsun 😽

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oylarsan sevinirim haberin olsun 😽

𝙣𝙚𝙬 𝙙𝙚𝙡𝙩𝙖 ✓ / 𝙤𝙢𝙚𝙜𝙖𝙫𝙚𝙧𝙨𝙚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin