Kendime yalan söylediğimden beri kimseye inanmıyorum.
-OSCAR WİLDE
Annem her zaman ona yakışır bir kız olmamı söylerdi.
"Benim adıma zarar gelecek davranışlar yapma Ecrin."
Her zaman yüzüne takındığı ciddi maskesi ile bize görünmüştü. Ablam ve ben aklımızdan geçen bir şeyi yapacağımız zaman iki kere düşünür ona göre hareket ederdik. Annemin duyacağı davranışlardan çoğu zaman kaçmış, hep bir köşede bir başımıza yaşamaya mecbur kalmıştık. Bu odadan çıktıktan sonra bir köşemin kalacağından emin değildim.
"Evet Ecrin diyeceğin bir şey var mı?"
Başımı 'hayır' anlamında sallarken eliyle kapıyı gösteren okul müdürüne son kez bakıp odadan çıktım. Karşı duvara yaslanmış Hale beni görünce duvardan ayrılıp yanıma geldi.
"Özür dilerim Ecrin gerçekten, her şey benim yüzümden."
Suçlu gözlerin arkasına saklanmış üzüntüyü görünce sert yüzümü biraz yumuşatıp elimi Hale'nin omzuna koydum.
"Takma kafana hallederim."
Elleri boynumu bulduğun da bende ellerimi beline koyup sarıldım. Hale hâla özür dilerken zilin çalmasıyla ayrılmış, ayrılırken susmasını söylemiştim.
Hale "kleptomani" hastasıydı, yani halk dilinde bilinen çalma hastalığıydı. Ailesi yaşadığı sorunlar yüzünden durumu hiç iyi değildi. Hem ruhen hem de bedenen işler hiç gitmiyordu. Sadece bana anlattığı bu olayı çözmek için her şeyi denemiştim ama Hale beni red etmiş,kendi kendine halledebileceğini söylemişti. Hiçbir şey yapmayacağını iyi biliyordum ama istemediği takdirde yapacak bir şeyim yoktu. Şu an ise karşılaştığım olay; sınıfta yapılan arama sırasında Hale'nin çantasından çaldığı eşyayı benim çantamaya koyarak benim yakalanmamdı. Haleye yardım edeyim derken kendimi kızgın alevlerin içine attığım farkındaydım ama babası öğrenseydi evde kötü olan düzen yerle bir olurdu. Bir babam olmadığı için sorun yoktu. Baba gibi davranan annem sorunun ta kendisiydi. Hatta sorunun isim bulmuş hali "funda Aslan."
Sınıfa girdiğim de eşyası çalınan kız ve arkadaşları ya da çemberi bu kadar dar tutmazsak bütün sınıf bana kötü gözle bakıyordu.
"Pis hırsız."
Sınıfın en uysalından bile laf yerken kimseye cevap vermeden yerime oturup Haleye baktım. Sınıfa ters gözle bakıyor hepsinin önüne dönmesini sağlıyordu. Ses çıkarmadan önüme dönmüş ders dinleyecek havanda olmadığım için kafamı sıraya koyup yüzü asık Haleyi inceledim. Siyah bukle bukle olan uzun saçları belinden aşağı doğru sallanırken, pürüssüz yüzüne baktım. Gözlerinin altı son bir aydır mor ve çökmüştü. Yüzündeki kemikler daha da netleşmişti. İlk tanıdığım şen şakrak kız değildi. Üzülmeyi hak eden bir kız da değildi çünkü güzeldi.
Bana göre güzel kızlar üzülmemeliydi.
**************
"Eve gidince konuşacağız."
Arabaya biner binmez aldığım tepkiyle gözlerimi devirip, zevzek müdürümüze içimden küfür ettim. Fırsatı kaçırmadan annemi aramış, hemen ispiyonlamıştı. Çantamı arka koltuğa bırakıp emniyet kemerini taktım. Yorgunluğun verdiği ağırlık ile arkama yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Okulla ev arası uzak olduğu için trafik olmazsa yarım saatlik bir yol vardı. Sıkıntıyla nefes verip sol tarafıma bakacaktım ki vazgeçtim. Çatık kaşları ile arabayı kullandığına kalıbımı basabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Maskesi #Wattys2017
JugendliteraturGerçekler ne kadar saklanır? Acılar geçer mi? Yalnızlık genç bir kızın kalbini ele geçirmişse her şeye geç mi kalınmıştır? Bu hikayede ya kurtuluş var yada sonsuzluk.