Kelimelerin ağızdan çıkmak için çırpındığı ama bir hamleyle hepsine kelepçe vurduğun zaman bütün acıların yerini boş bakışlar ve kimsenin göremediği acılı ruh alır. Ruh bütün acıların biriktiği bir kutu derken annem haklı olduğunu yeni yeni kavrıyordum.
Kaybolmak istiyordum. Yaşadığım şehirden,anılarımdan ve en çokta insanlardan. İnsanları sevmiyordum. Beni sevmedikleri hatta nefret ettikleri gibi bende onlara karşı aynı duyguları besliyordum. Babasının sevmediği kızları kimse sevmezmiş sözünü duyduğumdan beri babamı suçluyordum. Onun yüzünden sevilmiyor,onun yüzünden sıradanlığa itiliyordum belkide. Ya da kendim gibi davrandığım için. Bazı insanlar gibi dikkat çekmiyordum. Dikkat çekecek bir yanım yoktu gerçi. Yaşantım boyunca hayatıma giren bütün insanları kendi zehrim ile zehirlemiştim. Ve hayatıma almak istemediğim isimlerden biri de Cemdi.
"Gelmek istemiyorum dedim Cem hem oyunu oynamayı da bilmiyorum."
Buruk gözlerle yüzümü incelerken elinde tuttuğu sigarasını dudaklarına doğru götürdü. Okulun arka bahçesinde sigara içiyor,bende gözcülük yapıyordum. Erkek grubunun geldiğini görünce Ceme doğru döndüm.
"Erkek grubu buraya doğru geliyor."
Bir şey olmaz manasında kafasını salladığın da Cemin yanına gidip duvara yaslandım.
"Öğreteceğimi daha kaç kere söylemem lazım."
Ayakkabımın ucunu yere doğru sürterken gözüme takılan yabancı ayakkabı ile kafamı kaldırdım. Kumral tenli göz altları kızarmış çocuk bir bana bir Ceme bakarken Cemin elinde tuttuğu sigarada takılı kaldı gözleri.
"Çakmak var mı?"
Cem cebinden çakmak çıkarırken çocuk arkasını dönüp karşı duvarın altında bekleyen arkadaşlarını eliyle çağırdı. Bir kaç dakika sonra etrafımız çevrildiğinde hepsi sigara yakmış Cemle konuşmaya başlamışlardı.
"Okulda yeni misin?"
Çakmak isteyen çocuk soruyu sorduğun da Cem gözleriyle beni gösterip konuştu.
"İkimiz de bir hafta oldu daha."
"İsimler?"
Cem kendi ismini söylerken bense kapalı tutuğum ağzımı açmak zorunda kaldım.
"Ecrin."
"PlayStation oynar mısınız?"
Soruyla kaşlarımı çatarken Cem gülerek bana bakıyordu. Onunla oynamadığım için tanımadığı insanlarla oyun oynama peşindeydi. Kafa sallayanlarla kumral tenli çocuğa doğru yaklaştı.
"Yarın hafta sonu bize beklerim. Kapışmaya."
Kumral çocuk grubunu süzerken hepsi kafa sallayınca Cemin numarasını alıp yanımızdan ayrıldılar.
"Salak mısın? Kim olduklarını bilmiyorsun ve Can abi ne diyecek bu duruma?"
Arka bahçeden çıkıp okul binasına girerken Cem elini omzuma atıp güldü.
"Can abin hafta sonu şehir dışında bebeğim. Sende geliyorsun yarın."
Sigara kokusu midemi bulandırırken omzumda olan eline vurdum. Benim adıma karar veriyordu.
"Gelmezsen eve gelirim. Pijamalarınla çocukların karşısına çıkarsın. Şu pembe panterli olanlar." göz kırpıp beni serbest bıraktığında hızlı yürümeye başlamış benden önce sınıfa girmişti. Gözlerimi devirerek peşinden giderken sınıfa girmekten vazgeçip koridorun sonunda ki cama ilerledim. Okulun arka bahçesine bakan camda gözlerimi gezdirirken bankta oturan kapşonlu çocuk dikkatimi çekti. Siyah kapşonlu çocuk elinde ki sigarasını fark ettiğimde rahat içişi karşısında duraksadım. Okuldaydık ve rahatlığı buradan fark ediliyordu. Okulun korkulan kişisi falan mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhların Maskesi #Wattys2017
Teen FictionGerçekler ne kadar saklanır? Acılar geçer mi? Yalnızlık genç bir kızın kalbini ele geçirmişse her şeye geç mi kalınmıştır? Bu hikayede ya kurtuluş var yada sonsuzluk.