case

9.8K 436 79
                                    

merhaba güzellerim. gece kafamda kurduğum senaryolardan birini arkadaşım ile yazmam ne kadar güzel olur¿🐻

bölümün yayımlanma tarihi: 07.02.2022

şöminede ki yanan odunların çıtırtı sesleri kulağıma ninni gibi geliyordu. köşeli koltuğumda oturmuş uyumak üzereydim, normal olarak sabahlayan birisi güneşi görünce yavaş yavaş uykuya dalardı lâkin ben derin nefesi içime doldurmuş ve evimin camlarının karşıladığı güneş ışığının vücudumu aydınlatmasını izliyordum. bu sıcak ev orman kokuyordu, önümde ki ormandan gelen bazen de yağmurla harmanlanan koku evi doldururdu. camdan gördüğüm en yakın ağaca yuva yapmış ve uzak olduğundan dolayı hafif bulanık gördüğüm kuşun yumurtaları vardı. gülümseyip elimde ki sıcak çikolata bardağını eğilip parkeye bıraktım. bej rengi kanepeye sırtımı yaslayıp bacaklarımı kendime çektim, havanın sıcaklığı ne olursa olsun üşüyor gibi hissediyordum. burası, bizim küçük kasabamız sonbaharı karşılıyordu. ağaçlar çoktan turunculaşmaya, yaprak dökmeye başlarken çam ağaçları tüm kasvetleriyle duruyordu. ormanın hepsinin olmasada çoğunluğunu o büyük ve kasvetli ağaçlar dolduruyordu.
bu kasaba çoğu yere, şehire uzaktı ama mutluluklar hâkimdi. mutluluk her evdeydi, anlayış her yerdeydi, saygı ise her insanda hâkimdi. böyle bir yerde yaşadığım için kendimi şanslı hissediyordum, kasaba halkının sıcakkanlı ve yardımsever olduğunu bilmek dedemin en başından beri yerleşim için doğru yeri seçtiğini gösteriyordu. küçük bir tebessüm oluştu dudaklarımda. bulunduğum evin eski sahibi, beni yetiştiren, annem/babam olan kişiydi. ailemi hiç görmememin yanı sıra dedemde hiç bahsetmemişti ve bugün ile tam bir yıl önce kaybolmuş ertesi gün ise cansız cesedi bulunmuştu. hiçbir pençe, bıçak, silah izi veya yarası bulunmamıştı. otopsi yapılmadan ölümü kayıtlara geçerken tek yanımda olan kasaba halkıydı, olduğu kadarıyla. bu durum öncelerden beni üzmüyordu ama tek aileniz, tek dayanağınız gidince inanın ki kendinizi zor toparlıyordunuz. onun bana bıraktığı mirasla geçiniyordum, üniversite okumak için hazırlanırken onu kaybettiğim için tekrar şansımı denemek istememiştim lâkin her geçen gün yalnızlığa biraz daha alışmış ve kendimi içime kapatmak yerine neşeli biri olmayı seçmiştim. kendi seçimimdi, karamsar olmaktan nefret ediyordum ve bu durumun beni iyi yönde etkilediğini düşünüyordum. mutlu olacaktım...

yüzüme doğru gelen güneş ışığıyla esnemiş ve ayak uçlarımda ki beyaz battaniyeyi üzerime çekmiştim. ellerimi ovuşturup ateşe bakmış ve ben uyanıncaya kadar yeteceğini düşündüğüm için gözlerimi kapatma kararı almıştım.

saat:13:45

ateşin miskin kokusu burnuma dolarken kaşlarımı çatarak gözlerimi aralamıştım, evin konumu ve öğlen saatleri nedeniyle daha fazla ısınan ev mayhoşluk hissi veriyordu.
üzerimden kayan, ayaklarıma dolanan beyaz battaniyeyi iterek doğrulmuştum. kanepede uyuduğum için hafif boyun ağrısı kendini belli ederken gerinmiş ve ayaklanmıştım.
üzerimde ki kazağın yakasını düzeltmiş ve arkamda kalan mutfağa geçmiş, dolaptan aldığım ezmeyi dilimli ekmeğe sürmüş ve kendime ananas suyu koymuştum. kollarımdan destek alarak tezgaha oturmuştum. bağdaş kurup, sözde olan kahvaltımı yemiştim.

tezgahtan atlayarak inmiş ve bardağı lavabo içine bırakmış, merdivenlerden çıkarak odama gelmiştim. kenardaki boy aynası resmen ne kadar pasaklı olduğumu hem kendime hemde odamı yansıtarak belli ediyordu.
avuç içimle gözümü ovalamış ve uyuşukluğumdan kurtulmak için ormanın patika yollarında yürüyüş yapmaya karar vermiştim. eşofmanım ve kazağımı çıkarmış,turuncu ve bol olan kapüşonlumu ve bacaklarıma gri eşofman geçirmiştim. evdeki tek anahtar olan, duvara takılı anahtarı almıştım. kulaklıkları kulağıma yerleştirip hızlıca merdivenlerden inerek evin bahçe kapısından çıkmıştım. evin arka bahçesi beş metre çimlik alandan sonra ormanı karşılıyordu.
tepede olan güneş saç diplerimi ısıtırken yola koyulmuştum.
önümde ki patika yoldan ağaçlar arasına girmiş, ilerleyen kısımlarda patika yol seyrekleşiyor,belli uzaklık sonrası kayboluyordu. kullanan kimse olmadığındandı sanırım. çok kez o yolları geçmiştim
Seol'e inmek için. kulağımda çalan müzik sesine rağmen kaçışan kuş seslerini duyabilmiştim. başımı gökyüzüne doğru kaldırdığımda sürü halinde korkuyla kaçışan kuşları görmüştüm. hepsi gittiğim yönün tersine doğru uçuyordu.
kulaklığımın tekini çıkarıp ormanı dinlemiştim, hiçbir ses yoktu. omuz silkip tekrar kulaklığımı takmış ve seyrekleşen patika yolda ilerlemeye devam etmiştim.

Unknown Case'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin