past

2.1K 211 91
                                    

Güneş batısına kavuşmuş, ay güneşin yerini almışken kasabaya şenlik hakimdi. Büyük meydanı ışıklarla süslenmiş, insanlar orada dans ediyorlardı. Birbirlerinin yüzüne art niyet olmayan gülüşlerini gösteriyor, iki gencin evliliğini tüm kasabalı kutluyor.

Tek evde şenlik yoktu, tek kişide sevinç yoktu. Ağlıyordu genç adam. Beyaz tenli uzun zamandır dökmediği yaşlarını döküyordu son dokuz gündür olduğu gibi. Sicim sicim dökülen yaşlar kulağına kaçıyordu Jeongguk'un, bu rahatsız hissi bile umursayamıyordu. Kaşınan kulakları bir hâl olmuştu ama bu duruma alışmıştı.

Evet, alışmıştı.

Dokuz gündür evinde hapisdi. Taehyung'la iletişime geçmemişlerdi.
Gelmemişti.
Evet, gelse içeri almazdı belki ya da arasa açmazdı ama çabaladığını görürdü.
Böyle uzay boşluğunda, karanlıkta süzülüyor gibi hissetmezdi.
İçinde bir şeyler süzülüyordu. Kalbi kanıyordu sanırsa. Yorgundu, aşkı ararken bu kadar yorulacağını düşünmemişti.

Derin bir nefesi içine çekti ve karnının içine çöküşünü, ciğerlerinin genişleyişini, burnunun yandığını hissetti.

Aşk, bu kadar tehlikeli miydi?
Bu kadar yorucu muydu cidden?
Herkes için geçerli miydi bu?
O zaman neden böyle anlatmıştı dedesi aşkı?
O doğru söylemiştir, ben yanlış bulmuşumdur diye düşündü.

Toparlanması lazımdı, tabi önce yataktan kalkması lazımdı ki, bunun içinde kapının çalması yeterli olmuştu. Taehyung olabilir mi acaba, diye düşünürken yataktan kalkıp kapıyı açması iki dakikayı bulmuştu.

Kapıyı araladığında karşısında Jimin'i görmüştü. Korkmuştu, ilk hissettiği duyhu bu olmuştu. Karşısında ki genç hızla içeriye girip kapıyı kapatmış ve koşarak salonda ki aralık olan bahçe kapısını kapattı, bunlar olurken Jeongguk kaşlarını çatmış Jimin'e bakıyordu.

"Jimin? Ne oluyor?" Hızla ışıkları kapatıp Jeongguk'un kolunu tuttu Jimin.

"Sus Jeongguk, lütfen. Peşimde birileri var. Saklanmamız lazım."

"Ne? Jim-"

"Nereye saklanabiliriz?" Jimin'in delirmiş gibi saklanacak yer aramasıyla Gguk panikle genci tuttu.

"Sakin ol, ne oluyor? Kim peşinde? Sen hamilesin, koşturmaman lazım. Yoongi nerede? Haber verdin mi?"

"Jeongguk, ben Yoongi'lerin yanına gidiyordum ama peşimde birilerinin olduğunu anladım, aptal gibi yolumu değiştirdim. Telefon çekmedi yolda, mesaj attım. Umarım girmiştir. Bilmiyorum, belki panik oldum ama peşimdelerse buraya çekmiş oldum, özür dilerim, özür dilerim."

Jeongguk kalbinin korkuyla attığını hissederken Jimin'in elinden tutup üst kata çıktı ve telefonunu alıp Taehyung'u aramak için numarasını tuşladı. Arama tuşuna basmasını engelleyen şey ise kapının çalınmasıydı.

"Siktir, siktir." Jimin'in sesiyle yutkunurken sarışın yere çöküp ellerinin arasına başını almıştı.

"Bu ilk kez başıma gelmiyor, düzgün düşünemiyorum, silahım yok, hamileyim. Bebeğime bir şey olmamalı, Tanrım bize yardım et, ne olur." Jimin ağlamaya başlarken Jeongguk eğilip Jimin'in dudaklarını kapattı ve diğer eliyle Taehyung'un çalan telefonunu dinlemeye başladı.

"Sessiz ol. Belki başkasıdır, bugün düğün var. Benim içinde gelmiş olabilirler."

Umarım öyledir.

"Sikeyim seni Taehyung." Açılmayan telefonla küfür ederken, terleyen bedeniyle bunaldığını hissetti. Aşağıdakinin kim olduğunu öğrenmesi lazımdı.

Unknown Case'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin