"2 HAFTA SONRA"
İki hafta içerisinde harika zamanlar geçirmiştik. Şimdi ise benim en güzel günümün başlamasına hazırlanıyorduk. Bugün bizim bütün zorlukların üstesinden gelişimizin imzasını atacaktık. Herşey çok ani gelişmişti ama biricik bebeğimiz için acele etmemiz gerekiyordu.
Bugün günlerden" NEHUR "
Tarih 7 Ekim, yani hem bizim günümüz hem de benim doğum günüm.
Bugün ilk çektirdiğim fotoğraf ;Gelinlik öncesi bakışlar olmuştu.
Daha sonra sahil yolunda dış çekim yapmıştık.Ardından da
Bu üç fotoğrafı da gerçekten çok beğenerek çektirmiştim.
Çekimleri Berk yapmıştı, beni kırmayıp.
Sağdıcım Sude olmuştu, Uraz'ın sağdıcı ise Burak'tı.
Aynaya gelinliğimle son kez baktım, onca şeyi alt etmenin zaferi vardı üstümde. Ama bir yanım eksikti, babam yoktu en güzel anımda. Uraz'ın ısrarı üzerine annemin gelmesine izin vermiştim. Uraz'ın yakını olarak teyzesi vardı. Bu arada teyzesiyle ilk karşılaşmamız terminalde olmuştu. Bana terminalde öğüt veren teyze Uraz'ın teyzesi çıkmıştı.
Tam kendimi incelerken kapı çaldı.
- Gel!!!
İçeriye Sude ağlayarak girdi.
Kapıyı kapatıp yanıma yaklaşınca ellerimi iki yanağına yerleştirip soran gözlerle baktım.
Yaşlar akan gözleri bana bakınca;
- Ne oldu? diye sordum.
Pencereye kafasını yöneltip dışarıyı izledi, sonra bana bakıp;
- Nehir ya acaba biz seni evlendirme konusunda geri adım mı atsak?
Kahkahalarıma engel olamadım.
Sude afallamışca bana bakıyordu.
Gözyaşlarını silip, yanağından öptüm.- Niye böyle söyledin şimdi? diye sordum.
Bana sarıldı ve ;
- Sen şimdi Uraz ile bizden daha çok vakit geçireceksin diye korkmaya başladım.
İkimizde aynı anda gülmeye başladık. Sonra yanlış düşündüğünü ona anlatmak için uzun bir çaba gösterdim.
- Saçmalama Sude ya, gerekirse günlük bize gelirsin canım arkadaşım, aynı şehirde aynı apartmanda karşı komşu olacağız. Neyin sıkıntısı bu?
Hem sen Berk ile daha çok vakit geçireceksin gibi geliyor bana.Sude;
- He doğru lan, biz sizinle aynı apartmana taşındık değil mi?
Ne bileyim ya gelin yakınları ağlar ya, ondan dolayı ağlıyorum işte.İkimizde birbirimize sıkı sıkı sarıldık.
Kapı iki kere tıklanınca ikimizde " gel"
diye bağırdık. Kolumun birisi ile hala Sude'ye sarılıyordum.
İçeriye Ada girince diğer kolumu gözlerim dolmuş bir şekilde ona gösterdim. Üçümüz birlikte sarıldık.Ada aramızdaki duygusal anı bozup;
- Eh yeter bu kadar ağlamak, bugün yüzyılın aşkının imzası atılacak. Hadi bakalım ben kurbağa prensi çağırıp geleyim.
Hepimiz bu espriye gülmüştük. Kurbağa Prens Uraz diye tekrarladım.
Ada koşarak damat odasından Uraz'ı getirdi. Uraz ve beş başbaşa bıraktıklarında Uraz alnımdan öpüp;
- Bitti mi şimdi tüm masal? diye sordu.
Gözlerinin içindeki ışılyıya baktım. Benim gözlerim onun kadar parlıyordu emindim.
Yutkunup;
- Daha yeni başlıyor herşey, diye ekledim.
İkimizde birbirimize sımsıkı sarıldık. Uraz karnıma elini yerleştirip;
- Dünyanın en güzel günü bugün, ve bugünde sen de varsın biriciğim, dedi.
Ayağa kalkıp elimi tuttu, Burak gelip bizim odadan çıkmamız yardımcı oldu. Aşağı indiğimizde herkes kocaman alkışlarla bizi karşıladı. Uraz'ın teyzesi gözleriyle bana gülümsedi. Beni küçükken bırakıp giden annem de gözleri dolu bir şekilde gülümsedi bana. Kırmak istemedim onu. Gülümseyip karşılık verdim.
Tam nikah masasına otururken onu gördüm. Daha duygularımı yeni tatmaya başlamışken beni duygu boşluğunun içerisine gömüp, gençliğimi kırmızıya boyayan, sevdiğim adamı öldü olarak bilmeme sebep olan, babamı benden koparan, ruhumun katili karşımda gülümseyerek bize bakıyordu. "AHMET KILIÇ" oturduğumda o eski anıların verdiği korkuyla refleks olarak Uraz'ın elini sımsıkı tuttum. Uraz sıkı kavradığımı farkedip bana baktı. "Ne oldu?" işareti yaptığında, kaşlarımı çatıp onu işaret ettim.
Görünce şaşırmış bir şekilde ona baktı. Demek ki gelmesini beklemiyordu.
Kulağıma eğilip;
- Nikahtan hemen sonra, Burak haddini bildirecek, göndereceğim buradan söz veriyorum, dedi.
Kafamı iki yana sallayıp;
- Şimdi gitsin, dedim.
Yutkunup;
- Herkes bize bakıyor Nehir, bunun burada olduğunu görürlerse iptal ederler düğünü, söz veriyorum halledeceğim güzelim, dediği an reddetmeye hazırlanıyordum ki, Burak koluma elini koyup;
- Kimse size bir şey yapamayacak korkma prensesim, halledeceğiz ama yeğenim için susman gerek, lütfen deyince "Tamam" dedim.
Bana öyle bir bakıyordu ki karşıdaki oturduğu masada, gözümün önüne babamın vurulduğu orman geliyordu.
Her gece "Baba" diye sayıklayışlarım, çığlıklarım, gözyaşlarım geliyordu. Nikah memuru eline mikrofonu alıp;
- Siz Uraz Kılıç, Nehir Yılmaz'ı bir ömür hastalıkta sağlıkta yanında olmayı kabul ediyor musunuz?Uraz önce benim gözlerime bakıp;
- Tha se agapo oso zo...
NOT:
Yunanca da " Ömrüm yettiği sürece seni seveceğim" demek.
Sonra nikah memuruna bakıp;
- Eveeet diye bağırınca, kocaman bir alkış koptu salın içerisinde. Herkes alkışlıyor, sevinç çığlıkları atıyordu. Nikah memuru Gülümseyip bana;
- Siz Nehir Yılmaz, Uraz Kılıç'ı eşiniz olarak bir ömür hastalıkta sağlıkta yanında olmayı kabul ediyor musunuz?
Uraz' ın kulağına doğru;
- Tha se agapo mechri na stamatisoun na svinoun ta asteria.
NOT:
Yunanca da " Yıldızlar sönmekten vazgeçene dek seni seveceğim, demek.
Nikah memurunun uzattığı mikrofona;
- Sonsuza kadar eveeeet.....Evlilik cüzdanını elime alınca herkes alkışlayıp, mutlu haykırışlar gösterdiler.
Uraz'ın ayağına basınca;
- Adet yerini buldu sanırım, dedi.
Sude ve Burak bize sarılınca işte o an anladım. Bir şeyler şimdi gerçekten tamamlanmıştı, eksik bir parçayı tamamlamıştık.
- Hadi söz verin bakalım birbirinize diye atladı, Burak.
Uraz'ın gözlerine bakıp;
- Seni her zaman çok seveceğim, NEHUR Sözü,dedim.
Uraz dudaklarıma buse kondurup;
- NEHUR Sözü, diye ekledi...
Bu bizim, sizin, Umulmaz Gerçeğimizin sözü." NEHUR SÖZÜ"
Eveeet arkadaşlar sezon finaline son saatler gerçekten diğer bölümümüz acayip heyecanlı ve hüzünlü olacak.
Ben gerçekten bu kitabı hep kalbimde bir farklı seveceğim. Ve eminim ki sizde öyle olacaksınız. Çok farklı bir duygudur bir kitaba aşık olmak. Biz hepimiz Umulmaz Gerçeğin birer parçası, eksik kalan parçasını tamamlayan güzelliğiz.
İyiki varsınız UGFC
UGFC>3
🌝🌝
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMULMAZ GERÇEK
Teen FictionUraz & Nehir.... 07.10 Belki de aynı evi, evimiz olarak adlandırmamızdı bizi bir arada tutan, çünkü çok imkansızdık seninle. " Gitgellerin sonu İzmir Sahil Yoluna çıkıyor bu hikayede."